Kastamonu Üniversitesi'nden Öğretim Üyesi Dr. Gülay Giral ise Türkiye’de mantar zehirlenmelerinin yüzde 95’inin 'köygöçüren' mantarından kaynaklandığını belirterek, ölüme bile yol açabileceğini kaydetti.
Sonbaharda mevsim yağmurlarının artması ile mantar bolluğu yaşanmaya başladı. Ormanlık ya da çayırlık alanlarda mantar toplayan vatandaşların birçoğu ise zehirlenme şüphesi ile hastanelere başvuruyor. Yüzde 70’i ormanlarla kaplı olan Kastamonu’da, mantardan kaynaklanan zehirlenme vakaları arttı. Mantar sebebiyle yaşanan zehirlenmelere karşı uyarılarda bulunan uzamanlar, bazı zehirlenmelerin ölüme sebep olabileceğine dikkat çekti. Konu ile ilgili konuşan Kastamonu Üniversitesi İhsangazi Meslek Yüksekokulu Veterinerlik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Gülay Giray, Türkiye’de yaygın olan ve zehirlenmelerin yüzde 95'ine sebep olan 'köygöçüren' mantarına karşı dikkatli olunması gerektiğini ifade etti.
“Mantarlar bitki değildir, fungus aleminde yer alırlar”
Mantarların bitki olmadığını söyleyen Giray, “Bazı kaynaklarda baktığımız zaman mantarları bitkiler gurubunda gösteriyorlar. Mantar bitki değildir. Mantar ayrı bir 'fungus alemi' dediğimiz grup içerisinde yer alır. İnsanların büyük kısmı mantarları bitki olarak düşünüyor. Mantarları incelediğimiz zaman mantarlar sonbahar ve ilkbahar aylarında yağışlar başladıkları zaman kendilerine uygun gelişecek bir ortam bulurlar ve bu mevsimlerde gelişmeye başlarlar. O yüzden daha çok biz, zehirlenmeleri sonbahar ya da ilkbahar aylarında görüyoruz. Makro mantarları sınıflandırdığımız zaman yenen mantarlar, yenmeyen mantarlar ve zehirli mantarlar olarak üç guruba ayırıyoruz” dedi.
“Türkiye’de tespit edilen 100 mantar çeşidi zehirlidir”
Türkiye’de tespit edilen mantar türlerinden 100 tanesinin zehirli olduğunu belirten Gülay Giray, “Türkiye genelinde 2 bin 400 tane mantar tespit edilmiştir. Bu mantarların 100 tanesi zehirli, 10 tanesi öldürücü, 300 çeşit yenen mantarımız var. Bu yenen mantarların 40 tanesini de semt pazarlarında görebiliyoruz. Kastamonu pazarında da kanlıca, ayı mantarı, kestane mantarı, kuzugöbeği, tavukayağı, gelincik gibi mantarları da görebiliyoruz. Yenmeyen mantarlar zehirli değiller ama onlarında yapısının sert olması, görüntüsünün kötü olması ve kötü kokması sebebiyle bu mantarları tüketmiyoruz. Yenen mantarlar genellikle amatör dediğimiz kırsal kesimdeki insanlarımız tarafından toplandığı için bazen zehirli mantarlarla karıştırılabiliyor. Bu da insanlarda zehirlenmelere neden olabiliyor” diye konuştu.
“Türkiye’deki zehirlenmelerin yüzde 95’i Köygöçüren mantarından kaynaklanıyor”
Mantarlar hakkında bazı yanlış inanışların olduğuna değinen Giray, “Bir de zehirlenmeye neden olan yanlış inanışlar var. Bu yanlış inanışlar yüzünden de halkımız zehirlenebiliyor. 'Zehirli mantarı ve yenen mantarı yan yana görmeyiz', diye düşünebiliyorlar. Halbuki yan yana bile yetişebiliyor. 'Zehirli mantarı kopardığınız zaman içi mavileşir' ya da 'mantarımız zehirli değilse şapkasından kopardığınız zaman herhangi bir değişiklik meydana gelmez', 'çayırda yetişen mantarlar zehirli değildir', mantar piştiği zaman zehri gider', 'mantarı tuz ya da sirke ile kaynattığımız zaman zehri gider', 'pişirirken içerisine gümüş ya da kaşık koyduğumuzda kararıyorsa bunlar zehirli mantardır', gibi yanlış inanışlar var. Bunlar da insanların zehirlenmesine neden olabiliyor. Özellikle mantarların içerisinde köygöçüren (amanita phalloides) dediğimiz bir türümüz var. Bu tür genellikle saman mantarıyla çok fazla karıştırılıyor. Türkiye’deki zehirlenmelerin baktığımız zaman yüzde 95’i bu mantar yüzünden meydana geliyor. Köygöçüren mantarını yedikten 8 saat ile 12 saat içerisinde belirti vermeye başlıyor. Türkiye’de yaklaşık 100 kadar mantar zehirlenmesi kayıt altına alınmıştır. Fakat bunun dışında da kayıt altına alınmayan mantar zehirlenmelerini de biliyoruz. Bu yüzden 100’den daha fazla sayıda mantar zehirlenmesi meydana geliyor” şeklinde konuştu.
“Mantar zehirlenmeleri ölüme kadar götürebiliyor”
Mantar zehirlenmelerine dikkat edilmesi gerektiğin belirten Giray, “Mantar zehirlenmelerinin belirtileri mantarın zehir türüne göre 2 saat ile 6 saat sonrası meydana geliyor. 2 saat sonraki belirtiler sersemlik, uyku, tansiyon düşüklüğü, nabızda artış, ağızda metal tadının gelmesi, yüz ve boyunda kızarıklık gibi belirtiler meydana geliyor. 6 saat sonra ise bulantı, kusma, ishal, ateş, karın ağrısı, karaciğer ve böbreklerde metabolizmada bozukluklar. Hatta bunun sonucunda koma ve ölümde meydana gelebiliyor. Eğer mantar yedikten sonra böyle bir belirtimiz var ise evimizde halk arasında yine şöyle bir inanış var. 'Yoğurt yiyelim, süt içelim, bir ilacı kullanalım' gibi inanışlar var. Asla bunlar yapılmaması gerekiyor. En yakın sağlık kuruluşuna başvurulması lazım. Hatta mümkün ise yediğimiz mantarın bir örneğini de yanımızda götürmemiz lazım. Sağlık kuruluşuna gittiğimiz zaman da görevlilere ne mantarı yediğimizi, hangi saatte yediğimizi, ne kadar yediğimizi, evde başkasında da bu belirtilerin olup olmadığını söylememiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.
“Mümkünse kültür mantarı tüketelim”
Kültür mantarının tüketilmesi noktasında tavsiyelerde bulunan Giray, “Eğer mantar tüketmek istiyorsak, mümkünse kültür mantarı tüketmemiz bizim için en sağlıklısı olur. Tabii ki kültür mantarını da satın alırken üstünde açıklayıcı etiketi olup olmadığına, son kullanım tarihine dikkat etmemiz gerekiyor. Mantar zehirli olmayabilir ama bu mantarların üzerinde de mikro-organizma gelişebilir. Eğer hemen mantarı pişirmezseniz bu mikro-organizmalar mantarın üzerinde üreyerek yine bizlerin gıda zehirlenmesi geçirmesine neden olabiliyor. Yine mantarlar alerjik yiyeceklerdir. Kişi mantar tüketirken dikkat etmesi gerekiyor, alerjik durumlarda ortaya çıkabilir” dedi.