Zonguldak Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi’nde, Ereğli Kömür İşletmeleri'ne bağlı işçi sinemaları üzerine bir sözlü tarih araştırması" isimli "E.K.İ." Sinemaları Çalıştayı" gerçekleştirildi. 

Çalıştayda TMMOB Mimarlar Odası, ZOKEV, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, TTK Genel Müdürlüğünden Temsilciler, Emekli Maden Mühendisi ve Yerel Tarih Yazarı Ekrem Murat Zaman, Emekli Akademisyen ve Yerel Tarih Araştırmacısı Mustafa Yüce, Zonguldak Belediyesi, Zonguldak Belediyesi Kültür Müdürlüğü, Zonguldak Kent Konseyi olmak üzere farklı kent öznelerinden katılımcılar yer aldı.

Yapılan çalıştayla ilgili detaylar şu şekilde:

"Çalıştayda, 1960-1980 döneminde Ereğli Kömürleri İşletmesi (EKİ) bünyesinde faaliyet gösteren işçi sinemalarının, sosyal devlet politikaları çerçevesinde şekillenen yapısı ve bu sinemaların günümüzdeki varlığı ele alınmıştır. Katılımcılara, sinema salonlarının hem gündelik yaşam hem de sosyal hayat içindeki yeri üzerine görüşlerini paylaşabilecekleri bir tartışma zemini sunulmuştur. Çalıştayda yürütülen değerlendirmeler, projenin temel amaçları doğrultusunda şekillendirilmiş; bu kapsamda, EKİ’deki işçi sinemalarının sosyal devlet hamleleriyle nasıl biçimlendiği, sinemaya gitme deneyimini nasıl etkilediği ve bu salonların EKİ çalışanlarının (işçiler, memurlar, yöneticiler) gündelik hayatındaki rolü detaylı şekilde ele alınmıştır. Aynı zamanda, Zonguldak EKİ’de 1980’li yıllara dek maden çalışanları için inşa edilen ve günümüzde yok olan ya da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan sinema salonlarının belgelenmesi gerekliliği üzerinde durulmuştur. Çalıştay sürecinde bu yapıların kültürel miras açısından taşıdığı önem vurgulanarak, Zonguldak kent belleğine katkı sunacak verilerin nasıl korunabileceği ve aktarılabileceği tartışılmıştır. Bu çerçevede, çalıştayda yapılan değerlendirmeler, projenin hem tarihsel belgelerin derlenmesi hem de kentin kültürel hafızasına katkıda bulunma amacını destekler nitelikte şekillenmiştir.

Projede ortaya koyulan bu amaçların gerçekleştirilen sergi, gösterimi yapılan belgesel ve yayınlanmış bir akademik yayın ile belirli ölçülerde hayata geçirildiği ifade edilmiştir. Bununla beraber, bugün ayakta kalan sinema salonlarının hangileri olduğu tespit edilerek bu sinema salonlarına ilişkin neler yapılabileceği çalıştay özneleri ile birlikte tartışılmıştır. Bahsi geçen sinema salonlarından Yayla Sineması’nın ve Dilaver Sineması’nın özgün sinema özelliğini koruduğu ancak Dilaver Sineması’nın özel mülkiyette yer aldığı ve Yayla Sineması’nın ise Karadeniz Teknik Üniversitesi tarafından yürütülen deprem tahkiki raporuna istinaden MEB’in “YIK-YAP” projesi kapsamına alındığı anlaşılmıştır. Karadon’da yer alan ancak sinema özelliğini çoğunlukla kaybetmiş, bugün bir marangozhane olarak işletilen sinema da çalıştayda tartışılan sinemalardan biri olmuştur.  Bu üç sinemanın kent belleğindeki yeri ve önemi gündeme getirilmiş, bahsi geçen sinemalardan birinin yeniden hayata geçirilebilmesi noktasında neler yapılabileceği üzerine katılımcı kent öznelerinin fikirleri ve önerileri alınmıştır. Sonuç olarak Üzülmez Bölgesi’nde yer alan İnsan Gücü Eğitim Müdürlüğü’nün sinema binasının EKİ sinemalarına ait envanteri, kayıtları, belgeleri içeren, aynı zamanda sinema özelliğinin korunduğu bir mekân olarak yeniden düzenlenmesi fikri gündeme gelmiştir.

Saha araştırması sırasında, sinema salonlarına ait arşivin dağınık halde bulunduğu gözlemlenmiş ve bu durumun nedenleri ile çözüm yolları üzerine kapsamlı bir tartışma yürütülmüştür. Bu süreçte, özellikle kent öznelerinin sinema salonları ve EKİ sinemalarının tarihi gibi konularda nasıl kolektif bir sorumluluk üstlenebileceği üzerinde durulmuş, yerel aktörlerin sürece nasıl katkı sunabileceği değerlendirilmiştir.

Çalıştayda yapılan bu değerlendirmeler, projenin temel hedefleriyle doğrudan ilişkilendirilerek ele alınmıştır. Bu bağlamda, EKİ sinemalarında nitelikli zaman geçirmiş eski çalışanlara ve EKİ’deki sosyal yaşamla ilgili organizasyonlarda görev almış kişilere ulaşmanın, sözlü tarih görüşmeleri yoluyla hafızayı canlandırmanın önemine vurgu yapılmıştır. Ayrıca, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) devredilen EKİ arşivlerinde yer alan, sinema salonlarının işleyişine dair yazışmalar ve il yıllıkları gibi belgelerin incelenmesi gerektiği dile getirilmiştir. Bu kapsamda yürütülen ön araştırmalarda, TTK arşivleriyle ilgili bazı verilere ulaşılmış ve kurumla ön görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

Bunun yanı sıra, Cumhuriyet döneminin önemli kurumlarından biri olan EKİ’deki sinema salonlarında hangi filmlerin hangi amaçlarla gösterildiği ve bu salonlarda film gösterimlerinin yanı sıra hangi etkinliklerin düzenlendiği gibi sorulara yanıt bulmak üzere sözlü tarih görüşmelerinin, yerel tarih yazarlarıyla yapılacak çalışmaların ve kişisel arşivlerin önemli kaynaklar olduğu ifade edilmiştir. Çalıştayda, bu tür araştırmaların yalnızca tarihi belgeleri ortaya çıkarmakla kalmayıp aynı zamanda kentin kültürel belleğini güçlendirme potansiyeline sahip olduğu da vurgulanarak öznelerin arşiv bilincinin gelişmesine katkıda bulunulmasına da zemin hazırlanmıştır.

Çalıştayda öne çıkan en önemli tartışma başlıklarından biri, kentte arşivlerin düzenli bir şekilde toplanabileceği, erişilebilir ve sürdürülebilir bir mekanın gerekliliği olmuştur. Saha araştırmalarında karşılaşılan en temel sorunlardan biri olan dağınık arşiv yapısı ve kişisel arşivlerde bulunan belgelerin erişilebilirliğini kısıtlayan bireysel engeller, bilimsel araştırmaların kapsamını daraltmakta beraber tarihsel verilerin kaybolma riskini de artırmaktadır. Bu nedenle, kent belleğini korumaya yönelik çabaların daha sistematik hale getirilmesi ve özellikle kurumsal arşivlerin yanı sıra edinilen, oluşturulan kişisel arşivlerin de bilimsel araştırmalara açık hale getirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Çalıştayda, arşivlerin kişisel kontrolün ötesine taşınarak kamusal bir mekanda bir araya getirilmesinin, hem araştırmacıların erişimini kolaylaştıracağı hem de uzun vadede kent belleğinin ve kültürel mirasının korunmasına katkı sunacağı ifade edilmiştir. Bu doğrultuda, kente özgü arşiv malzemelerinin bir merkezde toplanarak, araştırmacıların kullanımına sunulması yönünde somut adımların atılması gerekliliği üzerinde uzlaşılmıştır.

Tüm bu tartışmalar, projenin belirlediği hedeflere ulaşmak yolunda karşılaşılan zorlukları görünür kılarak, çözüm yolları geliştirilmesine katkı sunmuştur. Çalıştay, bu bağlamda sadece mevcut durumu değerlendirmekle kalmamış, aynı zamanda arşivleme ve kent belleği oluşturma süreçlerine yönelik somut önerilerin geliştirilmesini sağlamaya çalışmıştır.

Çalıştaya ilişkin konular aşağıdaki gibi özetlenmiştir:

1.      Sinema salonlarında gösterilen filmler, filmlerin nereden ve nasıl alındığına ilişkin belgeler, salonların kullanımı konusunda yürütülen yazışmalar gibi pek çok önemli arşiv verisine ulaşılamamış bir kısmının akıbetinin bilinmediği ortaya çıkmıştır. Bu durumun nedenleri arasında en çok dillendirilen hususun, TTK katılımcıları açısından; kurumların yazışmaları beş yıl sonra imha etmeleri gerektiğine ilişkin mevzuat olduğu gözlemlenmiştir.

2.      Kişisel arşivlerde yer alan ve yerel araştırmacılar tarafından ifade edildiği haliyle  “çöpe gitmekten”, “yok olmaktan” kurtarılan ve kişilerin kendi olanakları ile korumaya çalıştığı belgelerin ve envanterin incelenmesi, kayda alınması ve üzerine kimi tartışmaların yürütülmesi noktasında mekan, zaman engeli, dahası kişileri ikna etmek  gibi problemlerin nasıl aşılabileceği tartışılmış ancak bu konuda uzlaşıya varılamamıştır. Bununla beraber, arşivi kendi imkanlarıyla koruyan kişilerin de dahil olduğu ortak iş birlikleri ile bu durumun çözülebileceği konusunda fikir beyan edilmiştir. Bu anlamda onuncu maddede üzerine uzlaşı sağlanan müze fikri önem arz etmektedir.

3.      Bu sorunlar, saha araştırmalarının yöntemleriyle doğrudan ilişkilidir ve bilimsel çalışmaların mevcut verilerin sistematik hale getirilmesi, korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması süreçlerine sunduğu katkıyı açıkça ortaya koymaktadır. Çalıştayda, arşivlerin kurumsal düzeyde dijitalleştirilmesi, bir araya ve erişilebilir hale getirilmesi gerekliliği üzerinde özellikle durulmuş, bu süreçlerin sürdürülebilirliğini sağlayacak yöntemlerin benimsenmesinin önemi vurgulanmıştır. Her ne kadar mevcut arşivlerin dijitalleştirilmesine yönelik çeşitli girişimler bulunsa da, henüz bütüncül ve erişimi kolaylaştıran bir sistemin tam anlamıyla hayata geçirilemediği görülmüştür. Bu durum, saha araştırmalarında karşılaşılan zorlukları artırmakta ve bilimsel çalışmalara erişimi kısıtlamaktadır. Bu bağlamda, bilimsel araştırmaların yalnızca veri toplama süreçlerine katkı sunmakla kalmayıp aynı zamanda kent belleğinin oluşumuna ve kültürel mirasın korunmasına hizmet eden bir işlev üstlendiği vurgulanmıştır. Özellikle arşivlerin bireysel kontrollerden bağımsız, merkezi ve erişilebilir bir yapıda toplanması gerekliliği çalıştayın önemli çıktılarından biri olmuştur. Böylelikle, bilimsel araştırmaların saha verilerini derleyerek bütüncül bir çerçevede ele alması, uzun vadede bilgiye erişimi kolaylaştırıcı ve koruyucu bir etki yaratma potansiyelini artıracaktır.

4.      Proje kapsamında yürütülen arşiv araştırmasında, TTK Genel Müdürlüğü’nde yer alan ve dağınık halde bulunan  sinema salonlarına ait mimari planlar ve vaziyet planı vb. gibi belgeler TTK imkanları ile proje ekibi tarafından araştırılarak taranmıştır ve dijital kopyaları kurumda işlerlik kazanmıştır. 

5.      Bununla beraber, elde edilen diğer akademik çalışmalar hem TÜBİTAK’ın APERTA adlı açık arşiv platformunda hem de sahadan toplanan belgeler, fotoğraflar ve kayıtlar dahil olmak üzere proje kapsamında üretilen web sitesinde paylaşılacaktır. Bu madde çalıştayda bilginin demokratikleştirilmesi ve kültürel belleğin korunması noktasında, “arşiv bilinci” ve üniversitelerin bu konudaki önemi ve sorumlulukları gibi başlıklar doğrultusunda ele alınarak örneklendirilmiştir.

6.      Çalıştaya katılan üniversite temsilcileri, süreci yalnızca kültürel mirasın korunması perspektifinden değil, aynı zamanda bölgesel kalkınma ve turizm potansiyeli açısından da değerlendirmiştir. Bu bağlamda, Bülent Ecevit Üniversitesi rektör yardımcısı Prof. Dr.  Hakan Kutoğlu, hali hazırda yürütülmekte olan “jeopark” projesine dikkat çekerek, EKİ sinemalarının tarihsel ve kültürel mirasının bu proje kapsamında değerlendirilmesinin kent turizmine yeni bir boyut kazandırabileceğini ifade etmiştir. Katılımcılar, jeopark projesi ile EKİ sinemaları arasında kurulabilecek iş birliğinin, bölgenin hem kültürel hem de doğal mirasının bütüncül bir yaklaşımla ele alınmasına katkı sağlayacağını belirtmişlerdir. Ancak, sözlü tarih görüşmeleri sırasında bazı kent özneleri, jeopark projesinin mevcut durumda beklenen işlevselliği tam anlamıyla yerine getiremediğini dile getirmiştir. Bu görüşler, ilgili projenin potansiyelinin daha etkili biçimde kullanılabilmesi için yeni stratejiler geliştirilmesi gerekliliğine işaret etmektedir.

7.      Bununla beraber, bilhassa kentin kültürel mirası ile ilgili yürütülmesi mümkün projelerin akademi- yerel dinamikler ölçeğinde işbirliği içerisinde gerçekleşmesi yönünde kimi engeller olduğu gözlemlenmiştir: Bunlardan en çok dikkat çekeni, birçok kurum arşivini bir şekilde muhafaza eden ve onları kişisel ilişkilerle bir araya getiren kimi yerel araştırmacıların kendi emeklerinin görmezden gelindiğinin öne sürmesidir.

8.      Çalıştayda, Kent Konseyi ve ZOKEV gibi sivil toplum kuruluşları tarafından özellikle yıkım kararı verilen Yayla Sineması’nın korunmasına yönelik konular gündeme getirilmiştir. Katılımcılar, Yayla Sineması’nın yalnızca mimari bir yapı olarak değil, aynı zamanda kentin kültürel belleğinde önemli bir yere sahip olduğunu vurgulamış ve bu mirasın korunmasının kent kimliğinin devamlılığı açısından kritik bir öneme sahip olduğunu ifade etmişlerdir.

9.      Katılımcı TTK temsilcileri, arşiv konusunda neler yapılabileceğine ilişkin tartışmaların yürütüldüğünü ve bu konuda atılacak adımların kendileri adına da önem arz ettiğini ifade etmişlerdir.

10.  Ancak Yayla Sineması’nın dışında bugün ayakta kalan diğer sinemalar gündeme getirildiğinde sinemanın dijitalleşmesinden bahsedilerek sinemanın işlevi yitirildiği ifade edilmiştir.  Günümüzde, marangozhane olarak işletilen ve Kilimli Belediyesi’ne ait olduğu bilinen 1950’lerde inşa edilmiş Karadon’daki sinema ile Dilaver’de 1940’lı yıllarda inşa edilmiş özel mülkiyette olan EKİ’ye ait sinema salonlarının yeniden hayata geçirilebilmesinin mümkün olup olmadığı ya da bu sinemalardan birinin kültürel bellek mekanları olarak yeniden işlerlik kazanıp kazanamayacağı konusundaki tartışmada belediye temsilcileri ve katılımcıların önemli bir kısmı tarafından “sinemanın dijitalleşmesi” nedeniyle bu durumun sürdürülebilir görünmediği ifade edilmiştir.

11.  Yürütülen tartışmalar doğrultusunda, sinema envanteri, sinema belgeleri ve genel anlamda EKİ sinemalarının tarihsel dokümantasyonunun tek bir çatı altında toplanmasının kent belleği açısından önemli bir katkı sunacağı konusunda uzlaşı sağlanmıştır. Bu kapsamda, belediyeye ait olan İnsan Gücü Eğitim Müdürlüğü Sinema Binası’nın bir çeşit sinema müzesine dönüştürülerek, hem arşiv malzemelerinin korunabileceği hem de araştırmacılar ve kent sakinleri için erişilebilir hale getirilebileceği bir merkez olarak kullanılabileceği fikri gündeme getirilmiştir. Çalıştayda yer alan belediye temsilcileri ve diğer katılımcılar bu öneriyi olumlu karşılamış ve fikir birliğine varmıştır. Ayrıca, TMMOB Mimarlar Odası temsilcisi, söz konusu binanın korunması ve tescillenmesine yönelik daha önce başvuruda bulunulduğunu, ancak bu talebin istinaftan dönmesiyle birlikte sürecin belirsizlik kazandığını ifade etmiştir. Talebin sonucunun çalıştay tarihinden yaklaşık bir ay sonra netleşeceği belirtilmiştir. Bu gelişmenin, binanın koruma statüsü kazanması durumunda sinema müzesi projesine önemli bir zemin oluşturacağı değerlendirilmiştir.

12.  Sonuç olarak, bilhassa arşiv konusunda üç temel problemin hem akademik camiada hem de kurumlar düzeyinde önemli olduğu ve üzerine geniş çaplı tartışmalar çözüm yolları araştırması gerektiğinin ne denli önemli olduğu ortaya çıkmıştır:

Bunlardan birincisi arşivin bireyler düzeyinde korunmuş olmasının en azından yok olmasını engellediği ve bir şekilde kişisel çabalarla muhâfaza edildiği ancak söz konusu “kamuya ait belgelerin” bir anlamda “mülkiyet” niteliği kazanarak “tekelleştiği”, kişisel sebeplerle konunun uzmanları tarafından incelenmesinin kimi durumlarda imkansız olduğu ortaya çıkmıştır. Nitekim saha sürecinde, yaşanan zorluklardan en önemlisi bir yerlerde olduğu bilinen ancak kişileri ikna etme, daha önce yaşanan deneyimlerle arşivleri elinde bulunduranlara referans göstermemek gibi etik sorunlar nedeniyle belgelere ulaşmanın oldukça zor hale geldiği görülmüştür. Benzer durumlar çalıştay esnasında tartışma konusu haline gelmiştir, kişisel incinmeler nedeniyle bazı belgelerin paylaşılamayacağı ifade edilmiştir.

Bu anlamda arşivlerin kurumlar düzeyinde dijitaleştirilmesi yönünde atılması gereken acil adımlar olduğu ortaya çıkmıştır.  Son olarak arşiv bilincinin hem kurumlar hem de bireyler bazında ülkenin kültürel mirası ve yürütülecek araştırmalar için hayati bir öneme sahip olduğunun anlaşılabilmesi için çözüm önerilerinin yoğun bir şekilde tartışılması gerektiği anlaşılmıştır.

Yanı sıra çalıştayda, kurum arşivlerinin zamanla nasıl “kişisel arşiv”lere dönüştüğü meselesi önemli bir tartışma başlığı olarak ele alınmıştır. Bu dönüşümün nedenlerinin incelenmesi ve kurumsal hafıza üzerindeki etkilerinin araştırılması gerektiği vurgulanmış, bu alanda yeni çalışmaların yürütülmesi fikri gündeme gelmiştir."

Kaynak: Haber Merkezi