Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Zonguldak Milletvekili Eylem Ertuğrul, CHP Zonguldak Milletvekili Ertuğrul;
“Maliyetler katlanarak arttı ama hala taban fiyat açıklanmadı. Fındık taban fiyatı en az 100 lira olarak ve bir an önce açıklanmalı. Fındık üreticisi boğazına kadar borç içinde. Açıklanmazsa fındık üreticisi yine tüccarın eline kalacak ve mağdur olacak.” dedi. Fındığın taban fiyatının açıklanmamasını eleştiren CHP Milletvekili Eylem Ertuğrul, şunları kaydetti;
“Çiftçimiz tüm masraflarını dolara endeksli yapıyor ama günün sonunda ürününü TL ile satıyor. Üzerine böyle bir fiyat belirsizliği de gelince yine ve yeniden zarar edecekler. Fındık, Karadeniz’imizin geçim kaynaklarının başında gelen ürünümüzdür. Bu sebeple fındık, bizim yaşam biçimimizi oluşturur. Borçlarımız, düğünlerimiz, askere giden çocuklarımızın harçlığı fındıktan gelen gelirimize bağlıdır. Bu bölgenin ekonomisi fındık olmadan olmaz. Bu bölge fındık ve ülke için stratejik öneme sahip. Artan maliyetler nedeniyle üretici bahçesine gübre, ilaç alamaz hale geldi. Bu durum, üretimi son derece olumsuz etkiliyor. Biz dünyanın en kaliteli fındığını ürettiğimiz halde, üretici maliyetleri karşılayamadığı için neredeyse fındığımız dalda kalacak ya da üreticimiz yok pahasına tüccarlara satmak zorunda kalacak. Biz dünyanın en kaliteli fındığını üretebilecekken daha düne kadar bizim üretimimizin yanında esamesi okunmayan ülkeler üretimini her geçen gün arttırmakta. Bu milli bir ayıptır.
Hasat zamanı yaklaştıkça, üreticilerin içinde bulundukları zor durumdan faydalanmak isteyenler de var. Borç içinde olan üretici artan maliyetlere direnemeyip fındığını ucuzdan satmak zorunda bırakılıyor. Bu nedenle Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, üretim maliyetlerini de göz önünde bulundurarak, Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığı ile fındık taban fiyatlarını bir an önce açıklaması gerekmektedir. Her hasat dönemi gündeme getirdiğimiz bir diğer mesele de, fındık piyasasının yabancı şirketlere teslim edilmesidir. Yerli ve milli ürünümüz olan ve aynı zamanda ülkemizi de dünyada lider konuma taşıyan fındık, maalesef gayri milli şirketlerin tekeline bırakılmıştır. Öncelikle fındık piyasalarında istikrarı sağlayan FİSKOBİRLİK, AK Parti iktidarı tarafından planlı olarak uygulanan yanlış politikalarla devre dışı bırakılmış, daha sonra ülkemizdeki fındık piyasası, gayri milli şirketlere teslim edilmiş ve bu şirketler Türkiye’deki fındık taban fiyatını belirleyen tek otorite haline gelmiştir. Maalesef, üreticilerimiz bu tekelci yapıya teslim edilmiş durumdadır.
Dünyadaki fındığın yüzde 70’ini biz üretiyoruz. Ancak bizim ihracat kazancımız ortalama 2 milyar dolar. Yabancı menşeili firmanın yıllık cirosu 14 milyar dolar. Yani bizim fındığımızı yok pahasına toplayanlar yılda 14 milyar dolar kazanırken, Türkiye Cumhuriyeti 2 milyar dolar kazanıyor. Bizim üreticimizin alın terinden yabancılar kazanıyor, üreticimiz sahipsiz bırakılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2022 Fındık Raporu’nda şöyle diyor: ‘Fındıkta ki en büyük sorun, verim düşüklüğüdür.’ Rapora göre; Türkiye’de dekar başına 84 kilogram fındık üretiliyor. Ancak Amerika’da dekar başına 238, Ermenistan’da 207, Fransa’da 206, İtalya’da 153 kilogram üretim yapılıyor. Yabancı ülkeler verimliliği artırırken biz geriye gidiyoruz. Bu verimliliğin artırılması için de çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye’de fındık, üretim bölgesi bakımından Doğu Karadeniz ile sınırlı kalmamış özellikle Samsun ve Batı Karadeniz Bölgesi’nde Düzce, Sakarya, Zonguldak, Kastamonu ve Bartın şehirleri başta olmak üzere birçok ilimize yayılmıştır. Bugün 33 ilde fındık tarımı yapıldığı bilinmektedir. Ancak ekonomik anlamda üretim sadece 13 ilde gerçekleştirilmektedir. Üretim alanı bakımından büyüklüğü elinde bulunduran Türkiye’de, verim diğer ülkelere göre maalesef oldukça düşüktür. Amerika’da bir dekardan ortalama 225 kilogram fındık alınırken, bu miktar İtalya’da 155 kilogramdır. Türkiye’de ise bir dekardan, 100 kilogramın altında fındık alınabilmektedir. Bu sayıyı artırabilmek için, üretim bazlı destekleme modeline acilen geçilmelidir. Örneğin, Şili üretimini 127 bin tonlara çıkarmayı hedefliyor. Türkiye’de ise bariz bir biçimde fındık üretimi aleyhine bir çalışma yürütülüyor. İktidar ise bu konuda herhangi bir planlama, çalışma yürütmüyor. Üzerine de “fiyatlar iyi, üreticinin hakkını veriyoruz” deniliyor. Ülkemizde vatandaşlarımız adeta sanayi toplumuna çevrilmek istenmiş, tarım kaderine terk edilmiştir. Köylerden nüfus, bilinçsiz, plansız ve kontrolsüz şekilde şehirlere akmış, toplumsal olarak birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Bunun sonucunda da ne sanayi ne de tam anlamıyla tarım ülkesi olarak anılamamaktayız. Fındıkta dönüm başına verilen doğrudan gelir desteği üreticimizi adeta üretim yapmaktan vazgeçirmiştir. Çalışmadan, üretmeden belirli bir kaynağı elde eder hale getirmiştir. Dolayısıyla, son yıllarda fındıkta her kesimin de dile getirdiği bir üretimde azalış ve kalitede düşüş söz konusudur. Doğrudan gelir desteğinin üretime yönelik bu tür olumsuzluklarını gidermek ve Türk Fındığı’nın Dünya üretimindeki belirli seviyedeki üretim potansiyelini ülkemiz lehine tutmak, hala tarımda en fazla ihracatı tek başına karşılayan ve bunu da hiçbir ithal girdisi olmadan yapan Türk Fındığının geleceği için çok önemlidir. Fındık üretimini belirli bir planlama çerçevesinde modern tekniklerle artırarak, ülkemiz adına daha fazla ihracat yapabilmek ve üreticimizin ve tüm kesimlerin bundan yüksek oranda pay alabilmesinin yegane yolu çiftçimizin üretim yapması ve üretimden alın terini hakkıyla alabilmesi ile olacaktır.’’
(Haber Merkezi)