Sizlere en son ufak bir geziye çıkacağımdan bahsetmiştim. Doğaçlama, plansız programsız yaptığım bu gezide şu an size Ölüdeniz’de kafamın altına sırt çantamı koyup çimlere uzanmış şekilde yazıyorum. Çok abartılı sıcak yok herkes kendi eğlencesinde ve kimse kimseye karışmadan sorunsuz bir şekilde vakit geçirmektedirler.
Geziye önce Ankara’ya giderek başladım; güzel ve keyifli bir tır yolculuğu oldu. Müthiş vatansever ve misafirperver 25 yaşında Hataylı genç bir arkadaşla yolculuk ettik. Çok keyifli ve güzel bir yolculuk oldu. Onlarca ülkeye gitmesine rağmen memleketimizi o kadar çok seviyordu ki bazen onu hayranlıkla dinledim. Bir memleket ancak bu kadar saf ve temiz sevilir dedim kendi kendime.
Sonra Ankara’ya vardık geceyi orada geçirip sabah Fethiye’ye hareket edecektik. Akşam biraz gezdik, asker arkadaşımla falan görüştüm; biraz yorgunluk da olsa gerek sonra da uyuduk.
Sabahında bir İngilizce öğretmeni arkadaşla Fethiye yolculuğuna başladık. Doğu’da görev yapan öğretmen arkadaş mesleğini o kadar çok seviyordu ki aklıma Mustafa Kemal ‘in sözü geldi hemen. “Memleketini en çok seven görevini en iyi yapandır.” Çok haklıydı Atam her zaman olduğu gibi ve bu arkadaş bana bu sözü anlattı. Biraz edebiyat sohbeti ettik yolda; çok yönlü pozitif bir arkadaştı. Yolculuk sona erdiğinde ona kitabımdan hediye ettim ve biz Ölüdeniz’e geçtik O da kendi gideceği yere.
Şimdi az önce size dediğim gibi çimlere uzanmış bir şekilde yazıyorum. Daha Muğla’ya geçemedim akşama inşallah; bakalım hüzün mü saracak yoksa heyecan mı? Görüşmek üzere.