Sevgili Okuyucular kusura bakmayın ihmal ediyorum sizleri; ancak şimdi vakit bulabildim. Muğla’dan selam olsun herkese; Güzelköy, Belen Kahvesi, Ula Göleti, Muğla Şehitlik Anıtı, Gökova/Akyaka ve Marmaris’e gittim sizlerle görüşemediğimiz zamanda. Güzelköy, hani bu Muğla’da dizi çekme furyası vardı ya hani işte oradan bahsediyorum. Havası çok güzel özellikle ve inanın Zonguldak kadar sıcaklık boğmuyor. Suyun içine masa sandalye koymuşlar, ayakların suyun içinde çayını kahveni içiyorsun, isteyen kahvaltısını yapıyor. Aplangeç deniliyor oralara; havası ve ambiyansı güzel tam bir doğa harikası; acayip beğendim, çok güzel olmuş.
Sonra Belen Kahvesine gittik; çoğunuzun bildiği üzere Ormancı Türküsü’nün yazıldığı yerdir. Orada Türkü’nün hikayesini, kahramanlarını daha doğrusu olayı yaşayanları gördük. Fotoğraflar, insanların düşüncelerini yazdıkları anı defterleri ve güzel Muğla müzikleri daha doğrusu türküleri vardı; insana huzur veriyordu ve kafasını dağıtıyordu. İnanın kafa dağıtmaya günlük hayatın stresinden sıkıntısından uzaklaşmaya gayet birebir yer; Muğla’ya gelirseniz mutlaka gitmenizi tavsiye ederim.
Eee Muğla dediğiniz zaman mutlaka akla Akyaka ve Marmaris gelir. Akşama doğru oralara da gittik. Hatta Akyaka’da baya kitabım için yazı yazdım; inanın her yerden ilham geliyordu sanki. Satırlar peş peşe geliyor ve sayfaların hızlı hızlı doluyordu. En sonunda da geceyi Marmaris’te tamamladık ama kusuruma bakmasın kimse de ben Marmaris’i beğenmedin. Eski hali yoktu; nedense bana yapay ve samimiyetsiz geldi. Belki benle alakadar bir durumdur ama her zaman mutlaka gelip görünecek bir yerdir Marmaris. Kalabalıktan uzaklaşıp halk plajının orada kumsala uzanıp yazıyorum sizlere; kendinize iyi bakın. Görüşmek üzere.