Vatan Partisi Zonguldak İl Başkanı Av Gökhan Yılmaz zamlara tepki gösterdi. Vatan Partisi İl Başkanı Av. Gökhan Yılmaz;
"Erdoğan hükümetinin bizzat tercihiyle, ekonomi Batılı finans merkezlerine, Londra tefecilerine teslim edildi" dedi. KDV- ÖTV ve harçlara getirilen zamların, 15 Temmuz gecesi açıklanan akaryakıta ve doğalgaza yapılan zamların Milletin sırtında ki yükü daha da arttırdığını belirten İl Başkanı Yılmaz;
"Türkiye, içine girdiği zorluklardan adil bölüşüm sağlayacak bir vergi düzeniyle çıkabilir" ifadesini kullandı. Vatan Partisi İl Başkanı Av.Gökhan Yılmaz yaptığı açıklamada şunları kaydetti;
“Değerli Türk milleti, değerli Zonguldaklılar, Geçen hafta yayınlanan KDV- ÖTV ve harçlara getirilen zamlar 15 Temmuz gecesi açıklanan akaryakıta ve doğalgaza yapılan zamlar, Millet olarak sırtımızdaki yükün daha da arttığı, kaygılarımızın çoğaldığı, ekonomimizin daha da kötüye gittiği bir döneme girdiğimizin habercisi oldu. Yeni kararlarla birlikte, Genel seçimden bu yana başlayan, akaryakıttan çaya, iğneden ipliğe her kaleme etki eden, zorunlu yaşamsal ihtiyaçları temin etmemizi daha da zorlaştıran zam dalgasına bir yenisi daha eklendi. 15 Temmuz gecesi akaryakıta yapılan 6 TL’lik ÖTV zammı ise, yakın gelecekte tüm ürünlere yeniden zamlar geleceğinin, enflasyonun ve dövizin yükseleceğinin, Türk Lirasının değer kaybetmeye devam edeceğinin, işçimize, emeklimize, memurumuza yapılan zamların pul olacağının habercisi olmuştur. Hükümet temel tüketim maddelerine getirdiği KDV- ÖTV zamlarıyla hem enflasyonu artırıyor hem enflasyonu düşürmeyi vaat ediyor. Emekçilere verdiği zammı daha ceplerine girmeden alırken, emeklilerimizi adeta açlığa mahkûm ediyor.
“MEZARDA Kİ SİSTEMİ DİRİLTEMEZSİNİZ”
Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Tayyip Erdoğan hükümetinin bizzat tercihiyle, ekonomi Batılı finans merkezlerine, Londra tefecilerine teslim edildi. Küresel finans merkezlerine bağlı, Millî Devlete, bağımsız ekonomiye ve Üretime karşı, neoliberal, serbest piyasacı emperyalist programın temsilcisi bir Bakan ve Goldman Sachs’tan, Merrill Lync ‘ten allanıp pullanıp bir kurtarıcı melek gibi getirilen Merkez Bankası Başkanı, Tayyip Erdoğan yönetimiyle el ele Türkiye’yi yeniden borca batırma ekonomisinin başına geçtiler. Bugün yaşadıklarımız, bu yolun acı gerçekleridir. Ancak bu mümkün olmayan bir uygulama. Aslında yapılan, 1980 sonrası girilen dünya ekonomisiyle bütünleşme adı altında Üreticiyi ezen Borçlanma ekonomisinin girdiği mezardan yeniden kaldırma girişimi. O sistemin bittiğini yalnızca biz değil, doğrudan Sayın Cumhurbaşkanı ve önceki Maliye Bakanlarından Berat Albayrak da itiraf etmişti. Kimse Üreticiyi ezen sistemi yeniden mezarından çıkaramaz. Mehmet Şimşek'in ‘Ekonomide uluslararası normlar’ dediği, sıcak para komisyonculuğu, tarikat rantçılığı ve her türlü rantiye, dolar borsa vurgunculuğu, yüksek faiz, düşük kur ve sonuç olarak Üreticiyi ezme ve halkı yoksullaştırma sistemidir. Bu bağlamda Millet İttifakının Ekonomi bakan adayı Babacan ile Mehmet Şimşek arasında hiçbir fark olmadığı, ikisinin de küresel sistemin adamları olduğu ortadadır.
Bir yandan Türkiye yerli-yabancı tefecilerin vurgununa uygun bir yüksek faiz cennetine çevrilirken, bir yandan da dar gelirlinin sırtına yıkılan dolaylı vergilerle kasa doldurularak tefeci akbabalara teminat verilmektedir. Mehmet Şimşek’in “rasyonel” dediği ekonomi budur. Uluslararası rasyonellerde halk yoktur, üretici yoktur, emekçiler yoktur, milletin öz kaynakları yoktur, halkın acısı yoktur. Oysa seçenekler bellidir: Türkiye ya faizcilerin, Londra tefecilerinin cenneti olur ya da Üreticilerin, işçinin çiftçinin, sanayicinin ve tüccarın.
“DV- ÖTV ZAMLARI GERİ ÇEKİLSİN”
Türkiye üretimi konuşmuyor. Türkiye plan konuşmuyor, tasarruf konuşmuyor. Yatırım ve istihdamdan söz edilmiyor. Zorluklar paylaşılmıyor. Dolaylı vergilerin olağanüstü arttırılması, doğrudan vergilerin ise çok daha düşük oranda arttırılması, yükün ağırlığını dar gelirli vatandaşlarımızın üzerine yıkmıştır. İşçi, memur ve emeklilere verilen zamlar, çiftçiye yapılan ödemeler anında buharlaşmıştır. Konut, otomotiv ve perakende market piyasalarını kontrol edemeyen, vatandaşı kendi haline bırakan hükümet, sabit gelirli milyonların hayatını giderek zorlaştırmaktadır. Türkiye’yi yönetenler kendilerince kolay yolu seçmişlerdir. Ancak bugün kolay olan imkânsızdır. Türkiye ufuklara bakmadan, zorluklar göğüslemeden hiçbir yol alınamaz. Türkiye, içine girdiği zorluklardan adil bölüşüm sağlayacak bir vergi düzeniyle çıkabilir. Konut rantları, finansal işlemler vergilendirilmelidir. Halk, enflasyon altında inim inim inlerken şirketler kârına kâr ekleyemez. Kurumlar vergisi artırılmalı, doğrudan vergiler artırılıp halkın sırtından dolaylı vergi yükü alınmalıdır. Türkiye bu tarihî eşiktedir. Hükümeti KDV- ÖTV zamlarını geri çekmeye çağırıyoruz.
“KAYNAK VAR!”
Peki Türkiye ekonomik zorluklardan çıkış için nasıl kaynak bulacak? Birilerinin cebine devletin eli uzanacaktır. Ancak kimlerin cebine?
Bir tek Vatan Partisi bu sorunun yanıtı veriyor.
Bankalar sadece 2022 yılında 433 Milyar Lira kâr etti. İşte kaynak! Üç yumurta alan vatandaşı iki yumurta almaya zorlamak yerine, yapılacak iş bellidir: Bankalara yönelik Kurumlar Vergisi bir defalığına mahsus olmak üzere %80 e çıkarılacaktır.
Son KDV düzenlemesiyle öngörülen kaynak 310 Milyar Lira. Sadece önerdiğimiz bu formülle yaratılacak kaynak ise 310 Milyar Liranın üzerindedir. Vatan Partisi’nin farkı buradadır.
Çiftçi mazotunu dolduramıyor, sanayici çarkı çeviremiyor, halk evine ekmek götüremiyor, ama Bankalar kârlarına kâr katıyor. İşte Vatan Partisi buna müdahale edecek.
Diğer Kaynak: Türk insanının alın teriyle Türkiye’de yaratılmış 500 milyar dolarlık servet yabancı bankalarda yatmaktadır! İşte size kaynak. Türkiye ekonomisi, arkada kalan yıllarda Türkiye’deki yatırımlardan başka 500 milyar dolar ek tasarruf yapmış. Ancak bu tasarruf, yabancı bankalara yığılmış bulunuyor. Dünya ölçeğinde bir tasarruf bu!
Vatan Partisi, yabancı bankalardaki Türklere ait 500 milyar doları devletin otoritesini kullanarak, Türkiye’ye getirecek ve yatırım sermayesine dönüştürecek. 500 milyar dolar, yine sahiplerinin, ama Türkiye’de üretilmiş olan bu servet, Türkiye’de yatırılacak, milyonlarca insanımız iş sahibi olacak, üretim büyüyecek ve hakça bölüşülecek.
“AK PARTİ İKTİDARI KAYNAKLARI SEYREDİYOR!”
AK Parti iktidarı Türkiye’de üretilen 500 milyar dolarlık değerin yabancı bankalara yatırılmasını seyretmiş, bugün de seyrediyor. Bu büyük servetin önemli bir kısmı iktidar sahiplerine ve çevresine ait. Çünkü Türkiye’nin son 21 yıldaki tasarrufu büyük ölçüde onların ellerinde toplandı. Seyretmekle kalmıyor, yine yük üreticinin, dar gelirlinin sırtına yükleniyor, insanlar kemer sıkmaktan nefessiz kalıyor. İşte Vatan Partisi’nin farkı burada. Biz sırtımızı faizciye, servet sahiplerine değil, Türkiye’nin bütün üretici sınıflarına dayıyoruz. İşçi, çiftçi, milli sanayici ve tüccarın Partisiyiz.
“ ÇARE VAR:
ÜRETİM DEVRİMİ”
Sanayicisi, çiftçisi, esnafı, işçisi, emekçisi, emeklisi, genci yaşlısıyla Türk milleti hayat pahalılığıyla mücadele ediyor, geçim zorluğu yaşıyor, hükümet maaşlara yaptığı çok düşük zamları vermeden tüketim vergilerine KDV, ÖTV'ye, harçlara yaptığı zamlarla geri alıyor. Rantiyeden, finansal işlemlerden vergi alınmazken, yüksek gelirli kesimlere vergi af ve muafiyetleri getirilirken vergi yükü halkın sırtına bindiriliyor. Bu, kabul edilemez, kabul etmiyoruz.Hükümet ABD'den çekindiği için millî ve üretime yönelik bir program uygulayamıyor, depremin bütçeye etkisini dar gelirlilere yıkıyor. Uluslararası tefecilere yüksek faiz, halka yüksek vergi politikasını reddediyoruz! Türkiye ABD'den korkarak istihdam yaratamaz, üretemez, enflasyonu düşüremez. Türkiye'nin sorunları Washington'dan, Londra'dan yüksek faiz karşılığı borç para dilenerek çözülmez, üreterek çözülür. Üretim için kaynak var: Türkiye'nin dış borcuna denk yurtdışına kaçırılmış 500 milyar dolar var. Bu kaynağı getirelim, Türkiye'nin kaynak sorunu kalmaz. Halk geçim zorluğu içindeyken yüzde 400 büyüyen bankaların kurumlar vergisi ve şirketlerin kurumlar vergisini artıralım. Komşularımızla Rusya, Azerbaycan, İran, Irak, Suriye iyi ilişkiler kurup terörü bitirelim mal takasıyla enerji ihtiyacımızı çözelim. TTK'yı 2.5 milyar dolarlık idarî reform ve teknik modernizasyonla üreten, kar eden bir kurum hâline getirelim. Redövansçılarımız kan ağlıyor ithal kömüre yüksek teşvik vermek yerine milli kömürümüzü kullanalım, işsize iş sağlayalım, çarşılarımızı şenlendirelim. Enflasyonla böyle mücadele edilir. Tüketim vergileri artırılarak enflasyon düşürülmez. Hükümet çaresizlik içindedir:
Çare var: Üretim Devrimi!
Hükümetin çaresizliği ve umarsızlığı konut krizinde de kendini gösteriyor. Kiralar almış başını gidiyor, iktidar izliyor. Mevcut sistem ve hükümetin çaresizliği, umursamazlığı insanların temel hakkı olan barınma hakkını tehdit ediyor. Kira fiyatları neredeyse maaşlara denk. Böyle gitmez! Konuttan elde edilen fahiş kazançlar, rant vergilendirilerek, konut ve kira fiyatlarında tavan fiyat belirlenerek konut krizi dizginlenir. Vatan Partisi olarak kira fiyatlarının 3 yıl süreyle dondurulmasını, rantın vergilendirilmesini, konut ve kira fiyatlarında tavan fiyat uygulanmasını öneriyoruz. Halktan yana bir hükümet bu uygulamalarla konut krizini çözer, maalesef hükümet halktan yana değil, ranttan yana! Fahiş kira ve konut fiyatlarını dizginleyemeyen hükümet enflasyonu nasıl düşürecek?
Bir yandan enflasyonu düşürme hedefi koyan öte yandan tüketim vergilerini artıran hükümet dışarıdan kaynak bulmak için tefecilere yüksek faiz sunuyor, limanları satışa sunuyor. İzmir limanıyla birlikte Zonguldak limanının da satışı gündemde. Buna izin vermeyeceğiz. Zonguldak halkıyla birlikte mücadele edeceğiz. Üretenlerin, halkın hükümetini kuracak, ülkemizi düzlüğe çıkaracağız. Bu mücadelede yerli ve millî düşünen, ortak kaygılarımızı hep birlikte üreterek gidereceğimize inanan tüm halkımızı, üreticilerin millî hükümetini kurma gayesinde Vatan Partisi’nde birleşerek mücadeleye davet ediyoruz"
(Haber – Ercan Demir)