Kentte bir hareket var. Sokaklardan kaldırımlara, mahallelerden caddelere büyük bir canlılık yaşanıyor.
Bu yıl; (özellikle 2019 seçim yılı öncesi) bu tip sorunların Meclise taşınacağını tahmin ediyorum. Kent milletvekillerinin bölgeden gelen tepkileri Ankara’ya iletecekleri kuşkusuz.
Çözüm bekleyen sorunlardan biri de “taşeron yasası” . Uygulama konusunda bazı açıklamalar yapıldı ancak hala kafalardaki soru işaretleri duruyor. Yanılmıyorsam Nisan ayında belirgin gelişmeler olacak.
Belki de en yoğun çözüm beklenen konulardan biri EYT mağdurları. Emeklilikte Yaşa Takılanlar diye bir grup kuran ve “çalışma süresini “doldurduğu halde, emekli olmak için “ yaş engeline” takılan ve tahmini sayısı 500 bin civarında olduğu iddia edilen kesim için 2018 çok önemli bir yıl. Onlarda bu hareketli günlerin içinde kendi sorunlarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı tarafından çözülmesini bekliyor.
Hem ülkemizde hem de kentimizde hareketlilik var ama ne yazık ki bu canlılık “ekonomik “olarak piyasaya yansımıyor. Belki de bunda şu anda adliyelerde birikmiş 24 milyon icra dosyasının da önemli payı var. Eminim ki bu dosyalardan bir çoğu “ bizim kar rekortmeni “ bankalara aittir. Elbette bankalarda ticaret yapıyor ve “parayı pazarlıyorlar” . Fakat uygulanacak yöntemlerin ve faiz oranlarının ülke gerçeğine uygun olması da beklenir. Maaş artışı olarak yılda yüzde 10 nu zor gören insanların, bankaların uyguladığı yüksek faiz oranlarına direnebilmesi mümkün mü?
Bana göre yukarıda anlatılan tüm sorunların toplamı kadar büyük bir başka sorun da “ mülteci” sorunu. Kimine göre sayıları 3 milyon 800 bin, bazılarına göre 5 milyona yakın bu “ kalıcı olmaya gelmiş misafirlerin” ülke ekonomisine getirdiği büyük yük artık taşınamaz bir hale geldi. Resmi açıklanan rakamın 30 milyar doları çoktan geçtiği sayın Cumhurbaşkanı tarafından açıklandı. İnanın bu yükü Dünya devi Almanya, Fransa bile taşıyamaz !
Kentlerde İŞKUR vasıtasıyla iş arayan binlerce gencimiz var. Ücretli kurslara dahi kayıt olmak için bir çok başvuru yapıldığı artık ülke gerçeği!
Hayvancılık alanında uygulamaya başlanan ama daha ilk günden “ olumsuz sinyaller” veren “ köyde üretim seferberliği” büyük hayal kırıklığı oldu. Kim planladıysa bu ülkedeki tarım ve hayvancılık konusunda pek bir bilgisi olmadığı ortada. Kıçında donu olmayan “ besiciye” al ve yetiştir diye onlarca “ süt kuzusu” ver ve adam onlara ne ile bakacak, kaç ay bakacak, baktıktan sonra satış durumu ne olacak gibi soruları hiç düşünme!
Hareketli günler yaşıyoruz. Hem kentte hem tüm ülke sathında.