Evet, Sevgili Okuyucular başlık çok fiyakalı değil mi? Ciddi ciddi fiyakalı; Nasıl Bir Gelecek? Ama biraz eksik bir soru gibi olmuş fark ettim de o zaman soruyu netleştirelim. Dün sizlere sosyal medyadan bir soru sorduğumu ve sorunun cevabına göre yorumumu yapmıştım. Şimdi de başka bir soru daha sordum ve dedim ki;
“ Gelecekten umutlu musunuz? “ aynen böyle sordum ve cevaben “ Evet ve Hayır seçeneklerini koydum. Önce ben cevap vereyim 5-6 öncesine kadar ben de umutsuzdum; yani cevabım Hayır’dı ama şimdi soruyu cevaplar olursak EVET diyorum. Hem de öyle bir evet diyorum ki sanırsınız nikahtayız ve ben “ Sen Raci oğlu Tansu YILDIRIM hiçbir tesir altında kalmadan ……….. kızı ………………….. ‘yi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?” sorusuna cevap verir gibi Evet diyorum. Ciddi ciddi iyi bir gelecek olduğuna inanıyorum. Benim iyi bir gelecek nedenimi bilseniz siz de soruya Evet diye cevap verebilirdiniz.
Şimdi sorumuza verilen cevapları inceleyelim. Öncelikle benim bu sorumu görüp de cevap verme oranı 25,51’dir. Bu cevap verenlerin ise 72 HAYIR cevabını vermiştir. Yani 72 oranında insanlar gelecekten umutsuz. Bu günümüz şartları ve imkanlarını baz alırsak müthiş kötü bir rakam. Umutsuz insan mutsuz insandır da aynı zamanda. Mutsuz insan karşısındakini de etkiler onu da mutsuz kılar. Mutsuzluk bulaşıcıdır; çarçabuk yayılır. Tabii bazı kendinden başkasını düşünmez, dün bahsettiğim lale devrini yaşayan tayfa için çok önemli değildir mutsuzluk ve mutsuz kesim. Çünkü onlar en mutsuz ve umutsuz zamanlarında bile yapay mutluluk ve umut ortaya çıkartabilirler. Ki bu sahte ve çıkar dolu dünyayı yaşama potansiyelleri ve güçleri de fazlasıyla vardır. Burada bu pozisyonda biz gençlere çok iş düşüyor; bilmem farkında mısınız? Sevgili Kardeşlerim bizler pes eder, umutsuz olursak kim bu umutsuzluğa kafa tutacak, kim iyi bir hayat iyi bir gelecek için mücadele edecek. Ben mutsuz ve umutsuz yaşamaktansa umudu yaşatıp mutluluk için mücadele ederken hayata veda etmeyi yeğlerim. Bakarsınız bizim yaptığımız o mücadeleden tertemiz bir kız çocuğu mutlu olacak ya da yetenekli bir genç kardeşimize umut ışığı olacağız. Anlayacağınız Sevgili Kardeşlerim biz umutsuz olursak herkes umutsuz olur; hani “ Nefes” diye bir asker filmi vardı ya, orada komutan nasıl bağırıyordu;
“ Sen uyursan herkes ölür. “ Hatırladınız değil mi bu sahneyi? İşte bu sebeptendir ki bizler mücadele etmeliyiz. Umudumuzu yaşatmalıyız, karanlıklara güneş olup ışık saçmalıyız. Genç kardeşlerimizi bataklıklardan uzak tutup sanata, spora ve bunun gibi güzel aktivitelere yönlendirmeliyiz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık devri bitti; vallahi de billahi de bitti. Bu nesilde toparlayamazsak gençlerimizi kaybedebiliriz ki çocuklarımızın gençlerimizin önemimi Mustafa Kemal kaç defa söyledi, kaç kez tembih etti bizlere. “ Benim umudum gençliktedir” dedi hatırlıyorsunuz değil mi? Öyle kenara, köşeye çekilip durmak bize yakışmaz ki bizler geçmişi efsanelerle dolu imkânsızlıkları aşan nesilin torunlarıyız. Bizler yeri gelir bir ölür bin doğarız, yeri gelir canımızı memlekete için siper ederiz, yeri gelir memleketimiz ve toplumumuz için kendi geleceğimizden vazgeçip kendimizi feda ederiz. Bundan da hiçbir zaman gocunmayız; bizim soyumuzda, tarihimizde vardır bu. Sonradan eklenen yapay bir şey değildir. Yaradılışımızda vardır ve sonuna kadar da olmalıdır. Bu kadar şeyi düşündüğümüzde evimizde oturup hiçbir şey yapmadan “ Umutsuzum” / “ Mutsuzum “ cevabını veren gençlere artık kıpırdanın diyorum. Bizler UMUT’un sözlük anlamı olan Mustafa Kemal’in askerleri MUTLU’luğu simgeleyen Cumhuriyet’in çocuklarıyız. Bir an önce silkelenelim, bir olalım, tek olalım ve kaybolan umutlarımızı yeşertelim. Bunu yapabilecek güç ve inanç damarlarımızdaki dolaşan asil kanda mevcuttur zaten. Yeter ki gerçekten isteyelim ve pes etmeden mücadele edelim. Unutmayın; Zafer inananlarındır.