Hayatım boyunca hep çok kitap okuyan bir insan olmak istedim. Peki oldum mu? Hayır. Neden olmadım? Ivır zıvır, bahane çok. Ne demişler; “İnsan makine olsa, üreteceği ilk şey bahane olurmuş.” Beni toplumun bir bireyi, bireyi de toplumun bir parçası olarak düşünürsek hepimiz okumuyoruz.
“Hobileriniz nelerdir?” diye sorsalar, sayılan ilk üç, beş şeyin içinde mutlaka “kitap okumak” vardır. Sorsan hepimiz kitap okumayı çok seviyoruz. İşin aslı öyle mi? Değil. Kitap okumayı sevdiğini söyleyenlere sorsanız; “Son bir sene içinde kaç kitap okudunuz?” Diye, sessizleşirler, bir çoğu üç kitap bile okumamıştır. Peki hepimiz neden kitap okumuyoruz? Hepimiz dünyayı kurtarıyoruz ya vaktimiz yok, ondan mı acaba?
Ülkece okumuyoruz. Yapılan araştırmalara göre; bir Türk altı yılda bir kitap okuyor. Maalesef seviyemiz çok aşağılarda. Bugün halen Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna” kitabını, şarkıcı Madonna'nın hayatı sananlar var. Yani durum içler acısı.
Peki neden kitap okumuyoruz? Bunun düzinelerce sebebi var ama benim açımdan hepsi iki temel sebebin altında toplanıyor.
1-Kültürümüzde, genetiğimizde yok. Kitap okumuyoruz çünkü annemiz, babamız kitap okumuyordu. Annemiz, babamız kitap okumuyordu, çünkü babannemiz ve büyübabamız da kitap okumuyordu. Babannemiz, büyükbabamız kitap okumuyordu, çünkü onların anne ve babası da okumuyordu. Yani okuma alışkanlığı ailede kazanılır. Evde kimsenin elinde kitap görmeyen, ailesiyle oturup günde sekiz saat dizi izleyen bir çocuğun, kitap okuma alışkanlığı edinmesi mümkün değildir. İstisnalar yok değil. Böyle ailelerde yetişip kitap kurdu olan arkadaşlarımız var. Büyük iş başarmışlar. Hepsine saygılarımı ve hürmetlerimi sunuyorum.
2-Merak etmiyoruz. Merak eden insan araştırır, okur ve öğrenir. Merak etmediğimiz yine ülkece gazete, dergi, makale okumamamızdan, ülkemiz ve dünyada neler olup bittiği hakkında bihaber olmamızdan anlaşılıyor. Okumaya ergenlik dönemlerimde Adolf Hitler’le ilgili kitaplar okuyarak başladım. Hiçbir yüksekokul öğrenimi olmayan, Birinci Dünya Savaşında sıradan bir asker olarak mücadele ederken, İkinci Dünya Savaşına Nazi Almaya’sının lideri olarak çıkması, katliamlar ve işkenceler yapması, yirmi üç milyon insanın ölümünden sorumlu tutulması, önce karısının kafasına sonra kendi kafasına sıkıp intihar etmesi, cesedini yaktırması ve dünyanın en kötü insanı olarak kabul edilmesi ilgimi çekmişti. Hakkında sekiz, on kitap okudum. Yani merak etmiştim.
Kitap okumanın faydalarını yazsam, bu yazı bir ansiklopediye dönüşür, oku oku bitmez. O yüzden sadece en önemli faydasını yazacağım. Kitap okumak bizi geliştirir ve uyanışımızı gerçekleştirmemizi sağlar. Neremizi çalıştırırsak oramız gelişir. Sağlaksanız ve sol elinizi çalıştırırsanız, sol eliniz gelişir. Barfiks çekerseniz sırt kasınız, mekik çekerseniz karın kasınız gelişir. Futbol oynarsanız bacaklarınız güçlenir. Basketbol oynarsanız boyunuz uzar. Kitap okuyanın da beyni gelişir.
Beni toplumun bir bireyi, bireyi de toplumun bir parçası olarak düşünürsek, benim beynim gelişirse bizim beynimiz gelişir. Bizim beynimiz gelişirse ülkemiz gelişir ve uluslar arası arenada hak ettiği seviyeye ulaşır.
Önümüz kış. Kitap okumanın en güzel mevsimi. Kapalı ve soğuk havalarda koyun sıcacık çayınızı, kahvenizi ve alın elinize kitabınızı okuyun. Çocuklarınıza ve bebeklerinize de kitap okuma alışkanlığı kazandırın.
Prensip olarak köşemde dini meselelere hiç girmiyorum ama madem bu kadar okumaktan bahsettik, yazımı “Oku” emriyle bitirmek istiyorum. Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in ilk ayeti ne diyor; “Oku.” Kur’an’ı oku, kendini oku, kainatı oku.
Herkesin okuması, gelişmesi ve uyanışını gerçekleştirmesi dileğiyle...
Sevdiğim söz: “İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, içleri doldukça eğilirler.” - Montaigne
Konu hakkındaki düşüncelerinizi aşağıdaki e-mail adresine yazabilirsiniz. Diğer görüş ve önerileriniz için de yazabilirsiniz.
e-mail: [email protected]