Belediye-İş Sendikası Şube Başkanı Osman Karataş, Antalya'da düzenlenen başkanlar kurulu toplantısını değerlendirdi.
3 gün süren Belediye İş Sendikası başkanlar kurul toplantısında emekçi sınıfını ilgilendiren önemli kararlar aldıklarını ifade eden Şube Başkanı Osman Karataş, "Çalışan emekçilerin enflasyon karşısında eriyen ücretler iyileştirilmelidir" dedi.

Hiçbir siyasi parti ayrımı gözetmeksizin emekçinin yanında olan belediye başkanlarını desteklenmesimi kaybettiklerini ifade eden Osman Karataş ayrıca kıdem tazminatını kırmızı çizgileri olduğunu  belirtti.
Başkan Osman Karataş Başkanlar Kurulu toplantısında alınan kararları şu şekilde açıkladı;

BELEDİYE-İŞ SENDİKASI BAŞKANLAR KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yürütülen mücadele ile başta kadınlar olmak üzere tüm halkımızı kölelikten kurtaran Laik Cumhuriyetimizin 100. Yılını saygıyla, özlemle ve minnetle anan Belediye-İş Sendikası Başkanlar Kurulu 25-26 Ekim 2023 tarihinde Aydın/Kuşadası Grand Belish Otel’de toplanarak dünyada, bölgemizde ve ülkemizde yaşanan güncel gelişmeleri, emeğin, işkolumuzun gündemini ve örgütsel çalışmaları değerlendirmiştir. 


Başkanlar Kurulumuz, toplantıda yapılan değerlendirmeleri ve bu doğrultuda almış olduğumuz kararları aşağıdaki şekilde kamuoyuna iletmeyi uygun bulmuştur. 

1-Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan laik, demokratik Cumhuriyetimizin 100. yılını coşkuyla gururla kutluyoruz.
Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk gibi bir dâhinin mucizevi önderliğinde başkaldıran halkımızla gerçekleştirilen ülkemizin en büyük demokratik devrimidir.
Cumhuriyet sayesinde halk padişahın, halifenin, tarikat ve cemaat şeyhlerinin, dinci yobazların, aşiret reislerinin, toprak ağalarının kulu olmaktan kurtuldu. Cumhuriyet sayesinde çağdaş bir millet, emperyalizme karşı bağımsızlığını koruyan bir milli devlet kuruldu. O nedenle 100. Yılında laik Cumhuriyete ve değerlerine sahip çıkma, Mustafa Kemal Atatürk’e sahip çıkmak demektir.
Atatürk’ün adının silinmeye çalışıldığı, Cumhuriyetin özü, esası, laiklik ilkesinin yıpratıldığı, saltanatın ve hilafetin yüceltildiği, dil ve alfabe alanında gerçekleşen devrimlerin tartışmaya açıldığı, kadın haklarının kısıtlanmaya çalışıldığı, akıl ve bilime dayalı eğitim başta olmak üzere Atatürk’ün gerçekleştirdiği aydınlanma, kültür ve siyasi devrimlerin tersine çevrilmeye çalışıldığı bir dönemden geçiyoruz.
Cumhuriyetimizin 100. Yılında Cumhuriyet’in kazanımlarına yönelik güçlü bir saldırı, başta işçi sınıfı olmak üzere emekçi halkımızın ekmeğine ve haklarına yönelik güçlü bir saldırıyla eşzamanlı olarak gerçekleşiyor.
Laikliğin olmadığı yerde, demokrasi olmaz. Demokrasinin var olabilmesi için, olmazsa olmaz  laikliktir. Aksi taktirde her iktidar, kendi düşüncesini, inanç dünyasını tüm topluma dayatır.
Başkanlar Kurulumuz;  ekmeğimizi ve laik Cumhuriyet’in kazanımlarını koruma ve geliştirme mücadelesinin, bizlere ulus olma bilincini veren, bireyi yurttaş konumuna yükselten laik, demokratik Cumhuriyet’e ve Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerine ilkelerine sahip çıkmakla mümkün olduğuna inanmaktadır.
Başkanlar Kurulu olarak;  Cumhuriyetimizin 100. Yılında cennet vatanımızda bayrağımızı özgürce dalgalandırmamızı, bu bayrağın altında özgürce yaşamamızı sağlayanları unutmuyor, onları saygıyla sevgiyle, özlemle ve minnetle bir kez daha anıyor, Atatürk’ün her gün önemini bir kez daha anladığımız ilkelerine ve devrimlerine dört elle sarılıyoruz.
Başkanlar Kurulumuz; bu süreçte, bir devlet kurumu olan TRT’nin Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı etkinliklerini erteleyen vatan millet bilincinden yoksun tavrını şiddetle kınamaktadır.


2-Günümüzde savaşlar, dinleri, mezhepleri, ırkları ve milliyetleri araç olarak kullanan emperyalistlerin körüklediği savaşlardır.
Dün Irak, Libya, Suriye, Sudan’da Afganistan’da, Ukrayna’da sahnelenen sadece acı, kan, gözyaşı ve göç ile sonuçlanan senaryo bir kez daha Ortadoğu’da sahnelenmektedir.
Genç, yaşlı, kadın, çocuk demeden insanlık dışı saldırılarla siviller öldürülüyor, hastaneler bombalanıyor. İşlenen bu  insanlık suçları, halklar arasında düşmanlıkları körükleyen emperyalist rekabetin yeni bir görüntüsünden başka bir şey değildir.
Emperyalizmin oyuncağı, İsrail’deki dinci faşistler, Gazze’deki laiklik karşıtı kökten dinci Hamas, tüm bölgeyi, tüm insanlığı kendi ihtiraslarına kurban etmekten çekinmiyorlar.
Emperyalistlerin çıkarı dışında başka bir şeye hizmet etmeyen insanlık dışı katliamlar, savaş ve çatışmalar laik, demokratik Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün  ‘savaş, zorunlu olmadıkça bir cinayettir’ anlayışı ve “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesinin kıymetini bir kez daha hatırlatmıştır.
Başkanlar Kurulumuz, Hamas’ın değil, Filistin halkının yanındadır.
Başkanlar Kurulumuz, kimden gelirse gelsin, kim yaparsa yapsın, sivillere yönelik tüm terör eylemlerini, milyonlarca sivilin yaşadığı Gazze bölgesinin ablukaya alınmasını, yüzbinlerce insanın göçe zorlanmasını, soykırıma varan vahşeti, katliamı, İsrail hükümetinin Gazze’deki Filistinli sivillere yönelik devlet terörünü amasız, fakatsız şiddetle kınar.


3-İktidar, Türkiye ekonomisinin üç yıllık hedeflerinin yer aldığı emekçiler lehine, onlara nefes aldıracak tek bir somut düzenlemenin olmadığı Orta Vadeli Programı açıkladı.
Program ile ücret-maaş zamlarının baskılanacağı, sosyal harcamalardan kesinti yapılacağı, ‘güvenceli esneklik’, ‘tamamlayıcı emeklilik’, uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışma ile platform çalışması (dijital çalışma) gibi yeni nesil esnek çalışma modellerinin hayata geçirileceği belirtiliyor.
Başkanlar Kurulumuz, ‘güvenceli esneklik’, ‘tamamlayıcı emeklilik’, emeğin kazanımlarını yok etmeyi amaçlayan esnek çalışma modelleri ile kıdem tazminatının işlevsiz hale getirilmesine yönelik tüm girişimlerin toplumsal barışı bozacağına inanmaktadır.
Başkanlar Kurulumuz, kıdem tazminatının fona devredilmesi veya süresinin azaltılması gibi hiçbir geriletici düzenlemeyi asla kabul etmeyecektir. Başkanlar Kurulumuz, kıdem tazminatı hakkının gaspı ya da zayıflatılmasına yönelik girişimler karşısında Türk-İş Genel Kurul kararları doğrultusunda -genel grev dahil- sonuç alınıncaya kadar yasal, meşru her yolu kullanma kararlılığındadır.


4– İktidarın üretime dayanmayan, inşaata ve ithalata dayalı büyüme politikaları, ülkemiz ekonomisini risk ve krizlere açık hale getirmiştir. Ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en derin ekonomik krizinin henüz başlarındadır. Yüksek oranlı fiyat artışları nedeniyle emeği ile geçinen sabit gelirliler çok hızlı ve büyük boyutlu mutlak yoksullaşma yaşamaktadır. TÜİK’in iktidar tarafından müdahale edilmiş TÜFE verileri de bu yoksullaşmayı daha da derinleştirmektedir.
İktidar sözcülerinin “işçilerin alım gücü ve toplam işgücü maliyeti düşürülecek” açıklamaları da bu derin yoksullaşmanın 2024 Mart Yerel seçimleri sonrası artarak devam edeceğini göstermektedir.
Demokrasi ve hukuk, emekçinin ekmeğidir. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları, emeğin haklarının olmadığı yerde de demokrasi olmaz.
Başkanlar Kurulumuz, ülkemizdeki bütün bu eşitsizliklerin, haksızlıkların, hukuksuzlukların ancak ve ancak demokrasi ve adaletin sağlanmasıyla hukukun üstünlüğüyle ortadan kaldırılabileceğine inanmaktadır.


5- Emekçiden alıp sermayeye aktarmayı amaçlayan bu ekonomik politikalar, ülkemizin derin bir bölüşüm krizine sürüklenmesine neden olmuştur. Her geçen yıl emeğin aldığı pay düşmekte sermayenin payı artmaktadır. Yüksek enflasyon, bu adaletsiz işleyişin güncel görüntüsüdür.
TÜİK’in hesaplamasına göre, 2022 yılında banka ve şirketlerin kârlarındaki yıllık artış oranı yüzde 423’ü aşmıştır. Emekçinin büyümeden aldığı pay, 2016’da yüzde 36.3 iken 2022 sonu itibarıyla yüzde 26.5’ya düşmüş, sermayenin aldığı pay ise 2016’da 47.5 iken 2022’de yüzde 54.5’e çıkmıştır.
Başkanlar Kurulumuz bu gerçekler ortadayken, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Yüksek ücret artışları yüksek enflasyona sebep oluyor. Bizim bu kısır döngüyü kırmamız lazım” iddiasını, tutarsız ve kamuoyunu yanıltıcı bulmaktadır.
Başkanlar Kurulumuz, ücretlerin enflasyon artışı üzerindeki etkisinin sınırlı olduğunu gösteren çok sayıda somut veri varken, gerçekleri çarpıtarak, emekçinin cebine giren üç kuruşa göz dikerek, enflasyonla mücadele edilemeyeceği düşüncesindedir. 


6- İşçilerin üretimden gelen güçleri grev, tüketimden gelen güçleri tüketici boykotları iken her işçinin seçmen olmaktan gelen siyasi gücü ise oy kullanma hakkıdır.
Belediye-İş, Mart 2024’te yapılacak yerel yönetim seçimleri sonrası, parti ayrımı yapmadan millet iradesi ile seçilen başkanlarla işçilerin temsilci olarak, üyelerinin menfaatleri doğrultusunda iletişim içinde olur.
Belediye-İş, belediye emekçisinin anayasal ve yasal haklarına saygı gösteren, özgürce sendika seçme hakkını, örgütlenme, toplu sözleşme haklarını kullanmasına müdahale etmeyen yerel yöneticilerin yanında, müdahale edenlerin karşısındadır.
Başkanlar Kurulumuz, Mart 2024 yerel seçimlerinde seçilecek belediye başkanlarının; emeğin ve emekçinin hakkına öncelik veren, çalışanların sendikal tercihlerine saygı gösteren, eğitimli ve örgütlü toplumu savunan, hukuka saygılı, katılımcılığa ve paylaşıma açık, şeffaf, vatandaşların çıkarlarını ön planda tutan, kamucu, sosyal belediyecilik ilkesine sahip çıkan bir anlayışta olması gerektiğine inanmaktadır. 


7- 2017’de yapılan düzenlemeyle; hastaneler ve üniversiteler başta olmak üzere kamu kurumlarında çalışan işçilere kadro ve ikramiye verilirken, belediyelerdeki taşeron şirketlerde çalışan beş yüz bini aşkın belediye işçisi; ikramiye hakları elinden alınarak, özel şirketten, belediye şirketine aktarılmıştır.
Belediye-İş “aslı varken suretine gerek yok” anlayışıyla, yıllardır  tüm belediye işçilerinin kıdem hakları saklı kalmak şartıyla tüm sosyal hakları eşitlenip, belediyelerin kadrosuna alınmasının mücadelesini vermektedir. Ancak, belediye şirket işçilerinin belediye kadrosuna alınması talebi her seçim döneminde iktidar ve muhalefet tarafından duymazdan, görmezden gelinmektedir.
Belediye şirket emekçilerinin kadro talebi, sadece siyasetçilere yapılacak ricayla olacak bir iş değildir. Başkanlar Kurulumuz, aileleri ile birlikte iki milyona yakın oy  potansiyeli olan belediye şirket emekçilerinin, aralarında tüm ayrımları, bir tarafa bırakıp, 2024 Mart yerel seçimlerinde hukuku savunan, emekçi halkın taleplerine kulak veren, “aslı varken, suretine gerek yok” anlayışını sahiplenen, ekonomik, sendikal ve sosyal haklarına sahip çıkan adayları desteklemeye davet etmektedir.


8- 6772 sayılı Kanun gereğince kamu kurum ve kuruluşlar ile belediyelerde çalışan işçilere ödenen ilave tediyeler, belediye şirketlerinde çalışan işçilere ödenmemektedir. Bu durum Anayasa’nın eşitlik ilkesine, hukuka ve vicdana aykırıdır.
Başkanlar Kurulumuz, belediyelerde halk sağlığı ve güvenliğini doğrudan ilgilendiren işlerde kamu hizmeti yapan belediye şirket işçilerine de, 6772 sayılı kanun gereğince yasal hakları olan yılda 52 günlük ilave tediye ödenmesini talep eder. 


9- Sendikalı olmak, her işçinin yasal ve Anayasal hakkıdır. İşverenler bu hakka saygı göstermek zorundadır. Devlet ise bu hakkın özgürce kullanılmasını sağlamakla yükümlüdür.
Sendikalaşma önündeki engeller, tüm ağırlığıyla sürmektedir. Bir yandan emek sömürüsü alabildiğine artarken, bir yandan da anayasal ve yasal haklarını kullanıp sendikalaşma-örgütlenme çabası içinde olan emekçilere müthiş bir kıyım uygulanmaktadır.
Anayasal sendika seçme hürriyeti; baskıyla, tehditle ortadan kaldırılmaya çalışılmakta, kamu otoritesinin tarafsızlığı ve hukuka uygun davranma sorumluluğu, ayaklar altına alınmakta özgür ve bağımsız sendikal yapılar yandaşlaştırılmak istenmektedir.
Demokrasi, hukuk ve adalet yoksa; örgütlenme, toplu sözleşme, grev hakkı, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı ekonomik özgürlükler de yok demektir.
Ülkemizdeki bütün bu eşitsizlikleri, haksızlıkları, hukuksuzlukları ancak ve ancak demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle ortadan kaldırabiliriz.
Belediye-İş laikliğin, demokrasinin, adaletin, çağdaşlaşmanın, eğitimli toplumun savunucusudur.
Belediye-İş, yaşam hakkından bilgi edinme hakkına, örgütlenme hakkından, grev hakkına, ifade özgürlüğünden, toplantı ve gösteri özgürlüğüne kadar tüm hakların güvence altında olduğu hukuk devleti için demokrasi ve adalet mücadelesi verir.
Başkanlar Kurulumuz, ülkemizde toplumsal refahın artması ve gelir adaletinin sağlanması, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmesi, halkın iradesinin her alanda egemen kılınması, işçi hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi konularında üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmekte kararlıdır.


10- Ülkemizde tüm ücretliler, gelir dilimi matrahları adil ölçüde belirlenmediği ve güncellenmediği için her yıl ciddi kayba uğramaktadır. Ekonomideki kriz koşullarından alım gücü düşen emekçiler, bir de vergi sistemindeki adaletsizliklerin olumsuz sonuçları ile karşılaşmaktadır. Çalışanlar Ocak ayında aldıkları ücretleri yüksek vergi kesintileri nedeniyle Mayıs ayında alamamakta, kısa sürede vergide ikinci ve üçüncü dilime girerek daha fazla vergi ödemektedir. Ayrıca ÖTV ve KDV gibi zengine de fakire de aynı oranda uygulanan adaletsiz, dolaylı vergiler de emekçilerin vergi yükünü arttırmaktadır.
Başkanlar Kurulumuz, vergi sisteminin Anayasa’nın 73. maddesindeki maliye politikasının sosyal amacı olan, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı esasına göre yeniden düzenlenmesini talep etmektedir.


11-Uygulanan akıl dışı ekonomik politikalar nedeniyle Türk Lirası aşırı değer kaybetmiş, tüm üretim ve hizmet maliyetleri artmıştır. Hayat pahalılığı, ekonomik kriz, turizm bölgelerindeki yaz ve kış nüfus farklılıkları, göçmen, sığınmacı ve kaçak sayısında yaşanan inanılmaz nüfus artışları, belediyelere ek yükler getirmektedir. Bu nedenle bazı belediyelerimiz, emekçilerin ücret ve sosyal haklarını ödemekte sıkıntı yaşamaktadır.
Hükümet, belediye gelirlerinin arttırılması için gerekli yasal düzenlemeleri bir an önce yapmazsa belediye hizmetlerinin de aksaması kaçınılmaz olacaktır.
Başkanlar Kurulumuz, belediye gelirlerinin arttırılması için iktidarın en kısa sürede gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesini talep eder. 


12-İktidarın Suriye iç savaşında ABD’ye endeksi dış politikası, Suriye sınırını iki yönlü açması, ABD’nin talebiyle yüzbinlerce Afgan’ın akın akın ülkemize gelmesi, ülkemizi kontrolsüz, sınırsız göçmen, sığınmacı ve yabancı kaçak cennetine çevirmiştir.
Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle, emekçi halkımız, gençlerimiz, işsizlik ve yoksullukla boğuşurken, sermaye kaçak ve göçmen işçilerle ücretleri baskılayıp emek sömürüsünü artırmaktadır.
Dünyada hiçbir ülke bu kadar kısa sürede milyonlarca göçmen, sığınmacı ve kaçağın yarattığı, ekonomik, sosyal ve demografik sonuçları kaldıramaz.
Başkanlar Kurulumuz, yanlış, hesapsız göç politikalarının ülkemiz açısından sosyal, ekonomik ve güvenlik etkileriyle toplumsal barışı bozacağına inanarak,  iktidarın göç politikasını gözden geçirmesini talep etmektedir. 


13-Çağdaş ve demokratik bir ülkenin anahtarı işçi sınıfının, emekçilerin elindedir.
Hayat pahalılığının dayanılmaz boyutlara ulaştığı, çalışma yaşamını esnekleştirerek, emekçilerin boğaz tokluğuna, kölelik koşullarında çalıştırıldığı, emekçilerin haklarına yönelik saldırıların yoğunlaştığı, Türk-İş gibi bir kuruma en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde 30 Kasım-2 Aralık tarihleri arasında Konfederasyonumuz Türk-İş’in 24’üncü Olağan Genel Kurulu yapılacaktır.
Başkanlar Kurulumuz, Türk-İş’in yeniden emekçilerin umudu olabilmesinin, işçi sınıfına dönük saldırılara yanıt üretebilmesinin ön koşulunun, kişilerin değil, anlayışların değişmesiyle mümkün olduğuna inanmaktadır.
Türk-İş yüzünü emekçi halka, emekçilere dönmelidir. 


14- Ülkemizde yaşanan, işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı ve iş cinayetleri hukukun üstünlüğünü yok eden politikaların sonucudur. Hukukun sağlıklı işlemediği, hukukun üstünlüğü yerine, üstünlerin hukukunun hakim olduğu bir ülkede demokrasiden, üretimden, gelişmeden bahsedilemez.
Başkanlar Kurulumuz, hukukun temel ilkelerinin ayaklar altına alındığı, emeğin kazanılmış haklarına yönelik saldırıların, işsizliğin, yoksullun arttığı, sendikal hak ihlallerinin, düşünce ve ifade özgürlüğünü yok etmeye yönelik girişimlerin arttığı bir dönemde, işkolunda tek sendika, ülkede tek konfederasyon talebini bir kez daha vurgularken tüm sendika ve konfederasyonları önkoşul olmadan birleşmeyi gündemlerine almaya davet eder.  Saygılarımızla."

Kaynak: Ersin Çorbacı