Türk Eğitim Sen Zonguldak Şubesi Başkanı Şahin Ören 2023-2024 eğitim öğretim yılını değerlendirdi.

Şahin Ören Zonguldak'ta birçok okulun yıkılması gerektiğini birçok okulunda güçlendirmesi gerektiğini ancak bunların tamamlanmadan yeni eğitim öğretim yılına girildiğini kaydetti.

Eğitim öğretim ve kırtasiyenin tavan yaptığı ekonomik olarak tavan yaptığı bir dönemde 1400 lira gibi bir kırtasiye yardımını komik bulduklarınıifade eden Ören, eğitim öğretim yardımının bir maaş tutarını yükseltilmesi talebinde bulunduklarını söyledi.

Ülkemizdeki artan fakirliğe dikkat çeken Şahin Ören, "Atatürk'ün ifade ettiği gibi eğer sağlam kafa, sağlam vücutta bulunacak ise yüzde 67'si tavuk tüketemeyen, yüzde 62'si meyve tüketemeyen, işte yüzde 47'si süt tüketemeyen, peynir tüketen bir toplumdan sağlıklı nesiller beklemek bence doğru değildir" şeklinde konuştu.

100.000 öğrenci ve 7500 öğretmen ile başlayan  2023 2024 eğitim öğretim yılını kutlayan Türk eğitim-sen şube başkanı Şahin önem şunları ifade etti:


"YIKILACAK VE GÜÇLENDİRİLMESİ GEREKEN OKULLARIMIZ VARDI AMA HENÜZ TAMAMLANMIŞ DEĞİL"


"Batı Karadeniz'in incisi. Emeğin başkenti Zonguldak'ta. Yaklaşık 100 bin öğrenci, 7500 eğitim çalışanıyla birlikte bu hafta b
pazartesi günü beraber ziller çaldı. Okullar başladı. Okullarımız ve çevremiz evlatlarımızla beraber şenlendi. Çünkü öğrencinin olduğu yerde, eğitimin olduğu yerde mutlaka neşe vardır. Bilgi vardır. Paylaşmak vardır, sevgi vardır. Onun için Çok mutluyuz. Bu vesileyle yaklaşık 100 bin civarındaki öğrencimize ve 7500 eğitim çalışanına ben başarılar diliyorum ve 2023-2024 eğitim öğretim yılının hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Tabii ki okullar başladı ama  Zonguldak biliyorsunuz zor bir yer. Cumhuriyetin ilk kenti olması hasebiyle bunun getirdiği işte fiziki bina eksikliklerinden tutun coğrafyamızın problemli olmasına kadar, taşımalı eğitimine kadar pek çok problemlerle de beraber başladı öğretim yılı. En büyük problemlerimiz ne derseniz, bir tanesi tabii ki  geçtiğimiz dönemden kalan  yıkılacak okullarımız vardı. Güçlendirilecek okullarımız vardı. Bunlar henüz tamamlanmış değil. Bu vesileyle okullarımızın yapılması, tamir aşamasında veya inşaat aşamasında olduğu için ikili eğitim vardı. Bu ikili eğitimdeki problemler devam edeceğe benzer. Bunları biz İl Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Osman Bozkan'ı ziyaret ettiğimizde de ifade ettik. Bunların bildiğini ve bunları en kısa sürede çözüm bulacağını bize sayın Milli Eğitim Müdürümüz ifade ettiler. Biz bu konuda da onun başarılı olacağına inanıyoruz. Inancımız bu yönde. Ama problem devam ediyor mu? Evet. Devam ediyor. İvedilikle bu güçlendirilmesi gereken veya yeniden yapılması gereken okulların mutlaka atağa geçirilmesi gerekmektedir. 


"EĞİTİM ÖĞRETİM YARDIMI BİR MAAŞ TUTARINDA OLMALIDIR"

Onun dışında eğitim çalışanlarının en büyük problemlerinden bir tanesi mutlaka eğitim öğretim ödeneği alacak arkadaşlarımız. Bugün 1300-1400 lira gibi bir para artık bir çay parası diyoruz ona. Çay parasını bile yıllık çay parasını bile karşılamamaktadır. Eğitim öğretim ve kırtasiyenin tavan yaptığı ekonomik olarak tavan yaptığı bir dönemde bin 1400 lira gibi bir kırtasiye yardımını komik buluyoruz.
Onun dışında bunun bir genel merkezimizin de talebi doğrultusunda bunun bir maaş tutarında olmasını talep ediyoruz. Genel merkezimizin de toplu görüşmelerindeki tedbirlerinden bir tanesi budur. 

"PROMOSYON MESELESİ HALA ÇÖZÜLEMEDİ"

Onun dışında Zonguldak'ta çözemediğimiz yine milli eğitim müdürümüze ifade ettiğimiz bir promosyon meselesi var. Halihazırda Zonguldak ve Ereğli promosyon olaylarını çözemediler. Özellikle dar boğazlı ekonomik olarak dar boğazdan geçtiğiniz bu dönemde mutlak suretle bunun çözülmesi başta İl Milli Eğitim Müdürü olmak üzere yetkililerden yine talebimizdir. 

"TÜRKİYE'NİN %60'I ASGARİ ÜCRETLİ VE 7500 TL ALAN  EMEKLİ VE AİLELERİNDEN OLUŞUYOR" 

Tabii ki bunun dışında eğitim dediğimiz süreç üç ayağı olan bir süreç. Öğretmen, öğrenci ve veli. Eğer bir anket yapsanız sokağa çıkıp bizim problemimiz nedir diye Sorarsanız birinci çıkacak olan şey  ekonomik dar boğaz ve geçim sıkıntısıdır. Geçim sıkıntısı emekliyi, dar gelirliyi, asgari ücretliyi canından bezdirmiştir. Bakınız bugün  yine Çalışma Bakanlığı'nın yaptığı verilere göre yaklaşık çalışanların yüzde 37'si asgari ücretle çalışmaktadır. Bunların 7500 lira olan emekli ondan sonra daha  işte serbestçe çalışan da düşük maaşları katacak olursak bu asgari ücret ve asgari ücretle yakın olanların oranı Türkiye'de yüzde 60'lara varmaktadır. Peki buradan nereye varmak istiyoruz? Yüzde 60'ı yani açlık sınırının altında yaşıyor. 

"OKUL MASRAFLARI 9 BİN-14 BİN TL ARASINDA DEĞİŞİYOR"

Böyle olunca bakın  okul öncesinin sadece masraflar için 9 bin TL gerekiyor. Ilkokul için 11 bin TL gerekiyor. Ortaokul için 13 bin TL gerekiyor. Lise için 14 bin TL gerekiyor. Yüzde 60'ı asgari ücretle yakın  alan bir  ortamda 11.400  lira ile geçinen asgari ücretlinin ve toplumun yüzde 60'ını oluşturan bu kesim bu rakamları nasıl karşılayacaktır? Dolayısıyla bunun çok ciddi bir şekilde üzerinde durulması gerekiyor.

"ÖĞRENCİ YURT ÜCRETLERİ ALDI 100 BİNE DAYANDI"

İşte yine Yükseköğretimde arkadaşlarımız geliyor buralara. Yurt ücretleri almış başını gitmiş. 65  binden başlayıp 80 bine kadar, 100 bine kadar varan yıllık ücretler var. Yılda bu aylık 7-8 bin liraya tekamül ediyor. Dolayısıyla en birinci problemimiz bu.

"BU FAKİRLİKLE SAĞLIKLI NESİLLER YETİŞTİRMEK BEKLENMESİN"

Bakın yine bir başka araştırmaya göre bu çocuklarımızın yüzde 60'ı asgari ücretle çalışan bir  ülkemizin yüzde 42  ancak peynir, süt ve yoğurt yiyebiliyormuş. Yüzde 62'si makarna tüketiyor öğrencilerimiz. Yüzde 62'si Yüzde  49.5'i her gün meyve yiyemiyor. Onun dışında yüzde 67'si  tavuk ve balık tüketemiyor. 


"TOPLUM OLARAK BU FAKİRLİĞİ BİR ÇARE BULMAMIZ LAZIM"

Şimdi hem buradan da  başöğretmenimize de bir atıfta bulunalım. Başöğretmenimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Çünkü bugün eğer bu ülkede bu bayrağın altında hür yaşayabiliyorsak mutlak suretle  başöğretmenimiz Atatürk sayesindedir. Bugün böyle çağdaş bir ülke seviyesinde eğer Orta Doğu ülkelerinden farklı bir şekilde kadınımızla, kızımızla bir şekilde yaşıyorsak, burada Atatürk'ü anmadan mutlak suretle geçemeyiz. Yine  sayın başöğretmenimizin rahmetli başöğretmenimiz Atatürk'ün ifade ettiği gibi eğer sağlam kafa, sağlam vücutta bulunacak ise yüzde 67'si tavuk tüketemeyen, yüzde 62'si meyve tüketemeyen, işte yüzde 47'si süt tüketemeyen, peynir tüketen bir toplumdan sağlıklı nesiller beklemek bence doğru değildir. Onun için mutlak suretle toplum olarak bakın bunu kimseyi eleştirmiyorum. Ortaya bir şey konuşuyorum. Toplum olarak bu fakirliğe bir çare bulmak zorundayız. Her gün bir veli arıyor. Başkanım şunu alamadım Başkanım okullardan işte para isteyenler var. Başkanım şu okulda kıyafetleri yalnızca iki mağaza satıyor ve çok fahiş fiyatlarla satıyorlar alamıyoruz gibi insanların feryadı figanı gerçek manada ekonomi üzerinedir. Onun için ben bu buna rağmen  mutfağım çünkü hiçbir zaman ümitsizliği hem başöğretmen Atatürk hem dinimiz ümitsizliği  beslememektedir. Geleneğimiz de böyledir. Bu anlamda ben bütün problemleri çözecek güce, yapıya ve imkana ve kabiliyete sahip olduğumuzu düşünüyorum Özellikle Zonguldak bu anlamda geçmişte eğitimiyle de  ülkemizde söz ettirmiş bir kenttir. Bu bilgi ve birikime sahiptir. Bunu yapacak kadroda Sayın Milli Eğitim Müdürümüzle beraber bunu başaracak bir kadro da şu anda vardır. Ben ümitvarım. Bunların çözüleceği noktasındaki inancımı tekrar yineliyorum Tekraren başta İl Milli Eğitim Müdürümüze,  ilçe milli eğitim müdürlerimiz, şube müdürlerimiz ve öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz olmak üzere hepsinin yeni eğitim öğretim yılını kalbi duygularla kutluyorum"

Kaynak: Ercan Demir