Sıcak çarpmalarının yaz aylarında acil servislerde sıkça görüldüğünü ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Erdinç Şengüldür, “İklim değişikliğinin etkileri ile birlikte artık ülkemizin büyük bölümünde yazlar sıcak geçmektedir. Bu durum sıcak çarpmalarını ciddi bir halk sağlığı problemi haline getirmektedir. Vücudumuzun sıcakla mücadele eden savunma mekanizmaları mevcuttur. Sıcakta genişleyen kan damarları ile özellikle cilde daha çok kan pompalanır. Terleme ise diğer önemli bir savunma mekanizmasıdır. Buharlaşan ter ile bir miktar ısı vücuttan uzaklaşır. Dış ortam sıcaklığı vücut ısısını geçtiğinde vücut ısısının dış ortama transferi imkansız hale gelir. Özellikle nemli havalarda buharlaşmanın azalması ile terleme yoluyla ısı transferi güçleşir” dedi.
“Olumsuz etki yapar”
Yüksek vücut ısısının özellikle beyin ve sinir dokuları olmak üzere tüm sistemler üzerinde olumsuz etki yaptığını belirten Şengüldür, “Savunma mekanizmaları, vücudu sıcaktan koruma konusunda yetersiz kalmaya başladığında sıcak çarpması riski ortaya çıkar. Sıcak çarpması, sıcak maruziyetine bağlı gelişen, hayati tehlike oluşturan ciddi bir klinik tablodur. Sıcak maruziyeti, bilincin bozulması ve vücut ısısının 40 derecenin üzerine çıkması olarak tanımlanır” ifadelerine yer verdi.
Sıcak çarpmasının belirtilerini anlatan Şengüldür, “Bilinç durumunda bozulma ve vücut ısısının 40 derece üzerinde olması en önemli iki bulgudur. Bununla beraber sıcak kırmızı cilt, çarpıntı, nefes darlığı, nefes açlığı, kan basıncında düşme görülebilir. Sıcağa bağlı gelişen pıhtılaşma bozukluğu nedeniyle ciltte ‘peteşi' ve ‘purpura' adı verilen lezyonlar görülebilir. Hastalar kişilik değişiklikleri, halüsinasyon görme, nöbet geçirme ya da bilinç kaybı şikayetleri ile acil servislere başvurabilirler” dedi.
“Sıcak çarpması uç yaş gruplarında daha riskli”
Acil Tıp Anabilim Dalı Başkanı Dr. Şengüldür, “Uç yaşlar kabaca 4 yaş altı ve 75 yaş üzeri olarak tanımlanabilir. Küçük çocuklarda vücudun ısı yönetimini sağlayan mekanizmaları henüz yeteri kadar gelişmediği için, yaşlı kişilerde de bu mekanizmalar eskisi kadar verimli çalışmadığı için sıcak maruziyeti daha derin olmaktadır. Küçük çocuklarda ve yaşlılarda sıvı kaybının tolere edilebilirliği daha azdır. Kronik hastalıkları olan kişiler, özellikle kalp hastaları diğer bir riskli gruptur. Sıcak nedeniyle genişleyen damarlar ve artan kalp atım hızı bu kişilerde kalp krizi riskini artırır. Kendini sıcaktan koruyamayacak durumda akıl hastalığı olan kişiler, alkolikler, evsizler sıcak çarpmaları için risk altındadır. Sıcak havalarda aşırı fiziksel egzersiz yapan kişilerde de sıcak çarpmaları görülür. Sıcak çarpması, genç sporcularda en sık 3. ölüm nedenidir” şeklinde konuştu.
“Sıcak çarpması ölümcül olabilir”
Sıcak çarpması hastalarının iyileşme sürecinin sıcağa maruziyetin şiddeti ve süresi ile orantılı olduğuna işaret eden Dr. Şengüldür, “Hastaların büyük bölümü vücut ısısını düşürmeye yönelik uygulamalar sonrasında klinik düzelme gösterir. Hastalarda elektrolit bozuklukları, kalp ritmi problemleri, böbrek yetmezliği, karaciğer hasarı gibi sorunlar gelişebilir. Sıcak maruziyeti uzun süreli olan kişilerde sıcak çarpması ölümcül olabilir” dedi.
Sıcak çarpmasına maruz kalan kişilerin öncelikle serin bir alana götürülmesi gerektiğini belirten Öğretim Üyesi Şengüldür, “Giysiler çıkarılmalı, vücut ısısı 39 derecenin altına düşürülmeye çalışılmalıdır. Vücut ısısını düşürmek için vücut su ile ıslatılmalı, koltuk altı ve kasık bölgesi gibi kıvrımlı alanlar ıslak havlularla nemlendirilmeli, buz uygulanmalıdır. Hastane şartlarında soğuk su ile mide lavajı uygulaması da yapılabilir. Sıcak çarpması hastalarında vücut ısısını düşürmek için ateş düşürücü ilaçlar verilmez, etkisizdir. Bilinç değişikliği olan hastaları yedirip içirmek güvenli değildir, solunum yoluna kaçacak sıvılar ve besinler tehlike oluşturur. Bilinci uygun olan kişilerde tuzlu ayran ya da su içirilebilir. Sıcak çarpması olduğu düşünülen hastalar acil servislere getirilmelidir” diye konuştu.
“Susuzluk hissi olmasa bile bol miktarda sıvı alınmalı”
Sıcak çarpmalarından korunmak için öncelikle yaz günlerinde güneşin en tepede olduğu öğle saatlerinde gölgelik alanlarda kalınması gerektiğinin altını çizen Şengüldür, “Sıcak havalarda açık renkli, sentetik olmayan, ince yazlık kıyafetler tercih edilmelidir. Sıcak havalarda aşırı efor gerektiren işler ya da performansa dayalı sporlar sıcak çarpmasını kolaylaştıracaktır. Spor yapmak için akşam saatlerinin beklenmesini tavsiye ediyoruz. Susuzluk hissi olmasa bile bol miktarda sıvı alınmasını, özellikle su içilmesini tavsiye ediyoruz. Sıcak günlerde günde en az 3 litre su içmek, terleme ile oluşan sıvı kaybının yerine konabilmesi için önemlidir. Klimasız ortamda çalışan kişilere çalışma alanlarını sık havalandırmalarını, su içmeyi unutmamalarını tavsiye etmekteyiz. Perdelerin kapalı tutulması, çalışma alanlarının daha az ısınmasını sağlayacak bir diğer önlemdir” şeklinde sözlerini sonlandırdı.