Gazi Üniversitesi DEMAR (Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi) Müdürü Prof. Dr. Abdussamet Arslan, Japonya’da meydana gelen depremlerin ardından İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu. Japonya’nın şehirleşme itibariyle depreme hazır bir ülke olduğunu dile getiren Arslan, “Afete dirençli toplum ve afete dirençli kentler olarak iki tane paroladan bahsediyoruz. Eğer bu ikisini oluşturabilirsek çok fazla sorunumuz olmayacak. Japonya’da yaşanan bugünkü depremde şu ana kadar gelen bilgilere göre bir can kaybı yok. Olsa bile çok az miktarda olacak diye düşünüyoruz. Göçen bina henüz rapor edilmedi. Çok az hasarlı olan binalar var. O da çok kullanıma uygun olmayan yerleşim yerleri dışında bulunan binalar diye okudum. Daha enteresan tarafı da deprem olur olmaz herkes deprem toplanma alanlarına gitti. Bu örnek bir davranış. Afete dirençli toplum oluşturmuşlar. Vatandaşlar afete karşı bilinçli ve oturdukları binaları da satın alırken buna göre alıyorlar. Yani sadece mimarisine bakarak almıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
“İnşallah Japonya gibi hem afete bilinçli toplum haline geliriz hem de afete dirençli kentler oluşturmaya başlarız”
Japon mimarisine bakıldığında genelde kare şeklinde planlı binalar kullanıldığını söyleyen Arslan, “Yüksekliği en fazla 2-3 katlı. Japonya’nın çoğu yeri böyle zaten. En fazla iki katlı ve bir de çatı katı var. Daha yüksek bina neredeyse yok. Olan binalar da zaten depreme dirençli binalar. Kahramanmaraş depreminde o kadar büyük hasar vardı ki binalarımız, şehirlerimiz yerle bir olmuştu. Maalesef bunun bilincine hala varabilmiş değiliz. İnşallah Japonya gibi hem afete bilinçli toplum haline geliriz hem de afete dirençli kentler oluşturmaya başlarız” diye konuştu.
“Tsunaminin etkisini Rusya’dan aldık”
Depremin tam olarak karanın bittiği bir burunda meydana geldiğini vurgulayan Arslan, “O sahilde doğrudan yüksek seviyede bir tsunami oluşmadı. Eğer açık denizde olmuş olsaydı, biraz daha yüksek olacaktı. Fakat etkisini Rusya’dan aldık. Depremin olduğu yerin tam karşı sahilinde bulunan Vladivostok’ta 1,5 metrelik tsunami beklentisi oldu” dedi.
“Beklenen İstanbul depremi sonrası oluşabilecek tsunami seviyeleri 1 ya da 1 buçuk metreyi geçmez diye tahmin ediliyor”
Beklenen İstanbul depremine de değinen Arslan, “İstanbul, Marmara Denizi ile sınır. Marmara Denizi çok derin bir deniz değil. Dolayısıyla açıklıkta çok fazla değil. O bölgede oluşabilecek tsunami seviyeleri 1 ya da 1 buçuk metreyi geçmez diye tahmin ediliyor. Dolayısıyla sahil şeridindeki çok ince bir bant haricinde tsunami riski görmüyorum. Esas binalarımız yeterli deprem direncine sahip midir diye bakmamız gerekir”
“6 Şubat depremlerinin ardından Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın her iki ucunda da sıkışma var”
Arslan, 6 Şubat depremlerin ardından fay hatlarında 9 metrelik atılımlar meydana geldiğinin altını çizerek, şunları söyledi:
“İnanılmaz derecede yüksek bir rakamlar bunlar. Kuzeydoğu ve Güney kısmı gerildi. Kuzeydoğu kısmı; Malatya’dan başlar Elazığ dahil olmak üzere Bingöl’e dahi gidebilecek bir hat. Burası da ister istemez Erzincan ve Pürümür’ü içine alan bir hat. Gerilmenin sıkıştığı bu bölgede limitlere dayandığı kesinlikle kaçınılmaz bir gerçek. İç Anadolu bölgesinde Arap plağının kuzeye doğru hareketiyle beraber İç Anadolu bölgesinin Karadeniz’e göre batıya doğru kaydığı gerçeği muhakkak. Kuzey Anadolu fay hattının her iki ucu; Bingöl, Erzincan bölgesi doğu ucu şimdilik. Batı ucu ise Marmara ve Ege bölgesi diyebiliriz. Bu bölgede bir sıkışma yaşandığı bir gerçek ancak deprem her iki bölgede de illaki olacak. Bir bölgede deprem olduysa eğer aynı şiddette bir deprem daha olur. Ne zaman olur? Bunun zamanlamasını söylemek çok zor.”