Zonguldak Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü ile Kent Konseyi tarafından düzenlenen Zonguldak Yeşilçam Günleri dolayısıyla kente gelen Hülya Koçyiğit basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 

Zonguldak’a gelmekten dolayı büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Koçyiğit kendisine yöneltilen sorulara sırası ile şu şekilde yanıt verdi ; 
“Emeğin başkenti Zonguldak'a gerçekten seve seve, koşa koşa geldim. Çünkü buradan çok güzel anılarla ayrılmıştım. Zonguldak'ta film çektikten sonra bir kez daha gelmiştim. O zaman yollar çok zorluydu, toprak yollardan geçmiştik. Bu sefer çok konforlu bir yolculuk yaptık. Yollar düzelmiş, tüneller açılmış ve yol kısalmış. Gayet rahat geldik. Zonguldak'ı tekrar göreceğim için heyecanlanıyorum, çünkü burada çok kısa kalmıştık. Çekimler sırasında fırsat bulup çok fazla gezememiştik ama o meşhur sarkıtların olduğu mağara... Gök Yılmaz Mağarası... Ayy, o manzara gözümün önünden gitmiyor. Müthiş bir ihtişamı vardı. “ dedi. 

Film çekimleri için daha önce Zonguldak’a geldiğini ifade eden Koçyiğit madencilerle tanışmak isteyişini şu sözlerle anlattı:

“O zamanlarda çok rica etmiştim, ‘Ne olur beni madenlere götürün, oradaki işçilere bir selam vermek istiyorum’ diye. Maalesef beni madenlerin derinliklerine indirmediler, ama işçilerle birlikte bir öğle yemeği yediğimizi hatırlıyorum. Onlarla sohbet ettiğimi hatırlıyorum. O günden beri, ne zaman bir maden kazası haberi duysam kalbim çarpmaya başlıyor. Hepimiz çok zor bir iş yaptıklarını biliyoruz. Helal olsun onlara, iyi ki varlar.”

Zonguldak deyince aklınıza ne geliyor?

Zonguldak, çocukluğuma ait bazı anıları canlandırıyor. Bu yüzden buraya sık sık gelir giderdim. Buraya her gelişinde, ben konservatuvarda okurken, beni Ankara'da ziyarete gelirdi. Bu nedenle Zonguldak ve Karadeniz Ereğlisi benim anılarımda hep var olan, yaşadığım yerler.

Zonguldak'ta yeniden film çekmeyi düşünüyor musunuz?

Benim şu an böyle bir planım yok ama keşke olsa. Özellikle maden işçilerinin hayatını konu alan bir film yapılsa, ne güzel olur değil mi?

Bugünkü program hakkında ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle belediyemize ve Kültür Bakanlığımıza teşekkür ediyorum. Sinemanın gücünü hep birlikte bugün yaşayacağız. 58 yıl önce çekilmiş bir film, bugün yeniden seyircilerle buluşacak. Bu benim için olağanüstü bir heyecan ve duygusal bir an. Sinema öyle bir sanat ki, nesiller boyu yok olmadan izlenebiliyor. Türk sineması da böyle; geçmişten günümüze halkımızın iliklerine işlemiş bir sanat. Dün de vardı, bugün de var, yarın da olacak.

Geçmişten günümüze Türk sinemasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk sinemasında olağanüstü bir gelişme var. Seçilen konular çok farklı, tekrar eden konular yok. Genç sinemacılar müthiş işler yapıyorlar; çoğu eğitimli, çok girişimci ve dünyaya açıklar. Uluslararası festivallerde hep onların eserleri yer alıyor ve ödüllerle dönüyorlar. Onlarla gurur duyuyorum.

Türk sinemasındaki kadın oyuncularla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Sinema, yaşama ayna tutmak gibi bir şey. Sinemada yaşamı, belki de gözümüzle şahit olmadığımız ya da içinde bulunmadığımız hayatları görüyoruz. Dolayısıyla kadınımızı da erkeğimizi de sinemada görüyoruz. Sinema bence yaşamın kendisi.

Televizyonun sinemaya etkisi hakkında ne söylemek istersiniz?

Sinema ölmez. Televizyon, günlük hayatımızda kolay ulaşılabilir olduğu için önemli, ama hiçbir şey sinemanın yerini tutamaz. İyi bir filmin yerini hiçbir şey tutamaz. Televizyon belki haber ya da eğlence anlamında önemli olabilir ama son zamanlarda televizyonda eğlence programları yerine daha çok haber programları görüyoruz. Ne yazık ki haberlerde genelde kaza, ölüm veya kavga gibi üzücü olaylar yer alıyor. Halbuki dünyada ve ülkemizde ne güzel şeyler oluyor. Bence çocuklara güzellikleri, doğruları ve iyiyi göstermek hepimizin görevi.

Eski Yeşilçam sanatçılarını neden eskisi kadar göremiyoruz?

Bu bir tercih meselesi. Genç yönetmenler ilgi gösteriyorlar ama tecrübe çok önemli bir şey. Genç sinemacıların tecrübeden yararlanması gerektiğini düşünüyorum.

Gelecekte bir sinema projeniz olacak mı?

Artık sinema ile ilgili bir projem olmayacak gibi görünüyor. Şu an böyle bir düşüncem yok.

Teşekkür ederim, sağ olun” ifadelerine yer verdi. 

Muhabir: Neriman Dengiz