Zonguldak'ın tarihine ışık tutan Zonguldak Tarih isimli sosyal medya hesabı, "Zonguldak Pavyonları" başlıklı bir yazı paylaştı. 

Özellikle şehrimizin en kalabalık olduğu zamanlarda yoğun ilgi gören ve zamanla tarihe karışmış olan Zonguldak Pavyonları hakkında bazı bilgilere yer veren Zonguldak Tarih'in yazısı şu şekilde;

"ZONGULDAK PAVYONLARI

Dayım pavyonda çalışıyordu.

Bunu ben Zonguldak dışında söylesem, bir garip bakarlar bana.

Ama gerçekten de TTK'nın Karadon pavyonlarında işçiydi.

Küçüklüğümde filmlerde Pavyon İşçisi” “pavyona düşmüş” cümlelerini duyarken arkadaşlarına “ babam pavyonda yatıp kalkıyor” diyebilecek çocuk var mıydı acaba !

Üstelik bu işçiler bu pavyonlarda içki bile içebiliyordu.

Fransızca pavillon kelimesi dilimize “Pavyon” olarak geçmiş.

Bir kuruluşun, bir kurumun ayrı ayrı yerlerde bulunan yapılarından her birine pavyon deniliyor. Ana binadan ayrı olan kurumun her binası birer pavyon. Veya sıra sıra dizilmiş aynı işletmeye ait yapılar pavyon. Fuarlarda bugün “stant” dediğimiz her bir çadır ve kulübeye pavyon deniliyor.

Zonguldak'ta kömürün bulunması ile açılan maden ocaklarında çalıştırılmak üzere köylerden getirilen işçiler, yol mesafesi ve süresi uzun olduğundan ,büyük zorluklar çekiliyordu. Ve üstelik bu işçiler yürüyerek dağ yollarından evlerine ulaşmaya çalışıyordu. Zaten Zonguldak köylerinde tarım ile uğraşan çiftçiler ocaklara girmekte isteksizdiler. Başlarda yabancı şirketler bunu dışarıdan işçi getirmek sureti ile gidermeye çalışsa da ; özelikle kömürün daha yaygın kullanılmaya başlandığı 1800 yılların sonlarında işçi barakaları yapılmaya başlandı. Osmanlı Dönemi’nde baraka şeklinde olan bu yapılara Fransızlar pavyon demeye başladı. Zaten çoğunlukla Fransa'da okuyan Türk maden mühendisleri de Fransız kelimeleri çok sık kullanırdı.

Cumhuriyetin kurulması ile işçi barakaları daha modern olması çabaları gelişse de ,İkinci Dünya Savaşı'nı ön gören İnönü, 1936'da madenleri devletleştirmeye başladı. Daha 1936 yılında Kozlu İhsaniye İşçi Pavyonları kuruldu... 1939 yılında Mükellefiyet yasasını çıkarttıldı. Bu aynı zamanda daha çok kömür, daha çok mesai saatleri olacağından , işçileri maden ocaklarının yanına çekme politikası da beraberinde getirdi.

Mükellefiyet Yasası normal zamanlardan farklı olarak , ek bir işçi çalıştırma gerektirdiğinden , adına “madenkeşlik” denilen yarı zamanlı veya gruplu işçi çalıştırılma uygulaması da başlanmış oldu. Daimi işçiler için işçi sitesi , madenkeşler için ise “pavyon” adı verilen yatakhaneler kurulmaya başlanmıştı. Madenkeşler bir ay çalışıp, bir ay köylerinde zaman geçirdiğinden ; çalıştıkları süre zarfında bu pavyonlarda yatıp kalkardı.

Resmi rakamlarda gözükmese de, o dönem çalıştırılan toplam işçi sayısının 58 bine ulaştığı yazılıp çizilir.

Zorunlu işçi çalıştırma , sadece Zonguldak değil, Karadeniz'in doğusu ve Güneydoğu bölgesinden işsiz veya mahkumların da bölgeye gelip çalışmasına sebebiyet verdi.. Bu kişiler de başlarda bu pavyonlarda yatıp kalkarlardı.

İşçilerin çalışma saatleri dışında kullandıkları pavyon ismi verilen bu pansiyonlarda

yemekhane, ranzalı odalar, çamaşırhane, banyo bölümleri bulunurdu. Zonguldak‟ta Çaydamar

mahallesinde bulunan pavyon en geniş olanıdır. (Bugün sanırım üniversite yurdu olarak kullanılıyor.)

Pavyonlar maden ocaklarının yakınlarında kuruldu. Kilimli Bölüm, Karadon, Gelik ; Kozlu İhsaniye; Zonguldak Üzülmez, Asma ve Ereğli Armutçuk'ta kurulan bu pavyonların sokağına da genelde "Pavyonlar Sokağı" adı verildi.

Peki bugün anladığımız anlamda Zongudak'ta pavyon yok muydu ?

İşçinin olduğu , özelikle ailelerinden uzakta olan erkeklerin para kazandığı bir şehirde eğlence mekanı olmaz mı !

Belki o gün bu eğlence mekanlarına pavyon denmiyordu. “Gazino” adı altında kurulan içkili eğlence alanlardı bunlar. Zonguldak’ta yaşayan iki sosyal kesim tarafından kullanılan ayrı ayrı eğlence mekanları idi. . Daha çok üst kademe yöneticilerin kullandığı özel giriş kartları veya davet üzerine girilen mekanlar Fener’de , işçinin eğlendiği mekanlar da çarşı ve ocak yakınlarında idi. Fener’deki mekanlar, balo tarzı ; işçi gazinoları ise, daha çok bugünkü pavyonlara benzer eğlence mekanları idi. Ereğli’de Bozhane bu merkezlerden biriydi.

Mesela İstanbul Haliç'te bulunan zamanın en meşhur gazinosu, Kılburnu gazinosundan esinlenerek, Zonguldak Kadırga Yokuşu Mevkii’nde, Kılburnu gazinosu kurulmuştu. O bakımdan Zonguldak'taki iskele, İstanbul'daki Kılburnu ile karıştırılıyor.

Bugün “pavyon” kelimesinin bilindik bir şekilde eğlence mekanları olarak eşitlendiğini görüyoruz. Bir biri ardına açılan bu eğlence mekanlarına günümüzde Zonguldak’ta artık “pavyon” deniliyor.

Siz siz olun torunlarınıza yine de “deden pavyonda çalışıyordu veya pavyonda yatıp kalkıyordu ” demeyin.

Veya bunu iyi anlatın.

Yeni nesil bunu hiç ayırt edemez."

Kaynak: Haber Merkezi