Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim 2022 tarihinde meydana patlamada yaşamını yitiren madenciler facianın ikinci yıl dönümünde anıldı.

Amasra Müessesedeki servis kuyusunun önünde düzenlenen anma töreninin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Enerji Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, konuşmasında 43 madenciyi minnetle anarken, TTK ve Amasra Müessesesinin geleceğine dair önemli bilgileri şu sözlerle aktardı:

“Bugün 14 Ekim 2024. Büyük Amasra Maden Felaketinin üzerinden tam 2 yıl geçti ve şu an o acılı günün sabahında, burada madencilerimizle birlikteyiz. Yaşanan bu felaket doğal bir afet değildi. Şanssızlık eseri gerçekleşen bir olay da değildi. Birçok eksiklik, alınmayan tedbirler, zincirleme yanlışlar, istihdam politikasındaki hatalar, liyakat zincirinin kırılması gibi. Tüm bunların bir araya gelmesiyle yaşanan maalesef çok acılı bir olaydı.

Zonguldak ve Bartın maden facialarına yabancı değil. Daha öncesinde Kozlu’da 263 madencimiz, Armutcuk’da 183 madencimiz hayatını kaybetmişti. Teknoloji geliştiği halde, daha fazla tedbir alınması mümkün olduğu halde ve TTK’ya her yıl düzenli olarak işçi alarak tecrübe zincirini sağlamak mümkün olduğu halde bu acılardan gereken dersler çıkartılmadı. Sayıştay raporlarındaki uyarılar dikkate alınmadığı için, bu altın kurallara uyulmadığı için ne yazık ki göz göre göre bu felaket meydana geldi. Bu konularda uyarılarımız, çalışmalarımız devam ediyor. 
Madencilerimizin, özellikle doğal afetlerde, Maraş depremlerinde, Van depreminde, Gölcük depreminde yaptıkları fedakârlıklar ile hepimizin aklında, kalbinde ve vicdanında. Sadece demirden çelik üretmede kullanılabilen tek kömür çeşidi olan taş kömürünü çıkartmak değil, aynı zamanda cana can katmak ve doğal afetlerde bir kolluk kuvveti gibi, askerimiz gibi, polisimiz gibi, can kurtarmak için mücadele eden, canını ortaya koyan madencilerimize minnettarız, şükranlarımızı sunuyoruz. Onlara daha güvenli, daha iyi bir iş ortamı sağlamak ve hak ettikleri ücretleri almalarını sağlamak için de mücadele etmeye devam edeceğiz. Ben bir kez daha bu acılı günde, 2 yıl önce hayatlarını kaybeden madencilerimize Allahtan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun. Geride bıraktıkları sevenlerine sabırlar diliyorum. Bir kez daha böylesine bir felaket gerçekleşmesin diye sesimizi duyurmaya, madencilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.

Amasra Müessesesinde çalıştırılmak için işe alınan 400 işçimizden sadece 105’i şu an burada çalışabiliyor. 295 işçimiz kurumun başka müessesesinde. Sağlıklı ve güvenli çalışmanın asgari gerekliliği olan “Norm Kadro” sayısına kurumun genelinde uyulmadığı gibi Amasra’da da aynı sorun yaratılmaya devam ediliyor. Zaten burada felakete giden yolun taşları döşeyen en önemli neden, Amasra’da yeterli sayıda işçinin bulunmamasıydı. Aynı zamanda, buradan her sene emekli olan ve olacak işçilerin yerine yeni işçilerin alınması gerekiyor ki tecrübe zinciri kopmasın ve yeni işçilere deneyimler aktarılabilsin. Ancak 5 yılda bir yapılan alımlarda, en tecrübeliler bir anda emekli olurken işe yeni başlayanlar bu deneyimlerden faydalanamıyor ve kurumda işçiler arasında deneyim aktarımı sağlanamıyor. Bu da bir başka büyük sıkıntı olarak kendini gösteriyor. Amasra müessesesinde işe başlamak üzere kuraya girerek işe başlayan işçilerin bir an önce, tereddütsüz şekilde Amasra’ya getirilmesi ve çalışma hayatlarına Amasra’da sürdürmeleri gerekir. Aksi halde Amasra Müessesesin aslında üstü kapalı bir şekilde kapatılma sürecine sokulduğu anlaşılmış olur. Diğer taraftan, bu facia yaşandıktan sonra 2-3 km’lik galeri açıklığında yapılması gereken barajlamanın, 13 km genişlik içinde yapılmış olması da buradaki üretim faaliyetlerini daha ilk baştan sıkıntıya uğratacak yanlış bir mühendislik uygulamasına imza atıldı. 13 km genişliğindeki alanlı bir galeride oksijenin yanması ve tükenmesi çok uzun bir süre aldı. Bu bittiği halde, görevli mahkeme bilirkişi raporlarıyla aldığı kararında buradaki barajlamanın artık kaldırılabileceğini söylemesine rağmen kurum, galeriye su basmayı önerdi ve böylelikle de hem delillerin kaybedilmesine hem de bu galerilerin kullanılamayacak duruma düşürülerek atıl hale getirilmesine neden olundu. Ne yazık ki tüm bu göstergeler, TTK Amasra Müessesiyle ilgili niyetlerin kapatılmaya doğru ilerlediği göstermektedir. Kurumun gittikçe küçültülmesi ve sonunda kapatılmasıyla ilgili düşünceleri de açığa çıkartmıştır. Amasra Müessesesi TTK’nın kalbidir, beynidir. Biz bu kurumun beyninin, kalbinin durdurulmasına müsaade etmeyeceğiz. TTK büyüyecektir. Amasra Müessesesi büyüyecektir. Hem Amasra’yı hem de TTK’yı büyüterek göz bebeği kurumumuza sahip çıkmaya devam edeceğiz. 

Bu bölge taş kömürü açısından çok zengin bir bölge.  Burada Amasra A ve B sahası olarak iki kısım var. Siyasi irade akıl almaz bir yaklaşımla da bölgenin çok kıymetli, tabiri caizse kaymak tabakasını özelleştirip, TTK’yı tehlikeli kodlarda çalışmaya mahkûm etmişti. Üstelik özel sektör de bu güne kadar da o kıymetli madenden üretim yapmamıştı. Artık burada üretime başlanacağı bilgisi veriliyor ancak maalesef hem özel sektörün hem de devletin tasarrufundaki alanları denetlemekle görevli kurumlar bilimsel temelli araştırmalarla faaliyet göstermediği için belirsizlikler hüküm sürüyor. Amasra’da madencilikle ilgili bilimsel verilere göre değil siyasi yaklaşımlara göre hareket ediyor. Amasra sahasıyla ilgili özel sektör alanında atılan adımları sendikamızla birlikte yakından takip ediyoruz.”

Kaynak: Bülten