Saadet Partisi'nin Haziran ayı İl Divan Toplantısı gerçekleştirildi.
Dedeman Otel'de gerçekleştirilen İl Divan Toplantısına; merkez , ilçe başkanları ve yöneticiler, kadın , gençlik kolları başkan ve yöneticileri katıldı.
Toplantıda teşkilatların yaptığı çalışmalar değerlendirildi. Toplantıda konuşma yapan Saadet Partisi İl Başkanı Burak Erol, Zonguldak ve ülke gündemini değerlendirdi.
Her geçen gün ekonomik krizin daha da derinleştiğini belirterek hükümetin ekonomi politikalarını eleştiren Saadet Partisi İl Başkanı Burak Erol şunları söyledi:
"Temennimiz ülkemizin hayrına olacak adımların atılmasıdır.
Değerli basın mensupları, muhterem arkadaşlar; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Divan toplantımızda sizlerle bir aradayız. Hepiniz hoş geldiniz. Mübarek Kurban bayramı ve 9 günlük tatil dönemi ile birlikte yılın ilk yarısını da artık geride bıraktık.
2023 yılının kalan şu son 6 ayında, önümüzde ülkemizin ve milletimizin çözüm bekleyen birçok problemi ve ciddi adımlar atılması gereken konu başlıkları var.
Bizler, bu konularda hem partimizin görüşlerini kamuoyu ile düzenli olarak paylaşıyor hem de iktidara uyarılarımızı basın toplantılarımızda ve ayrıca her zeminde ve fırsatta dile getiriyoruz.
Temennimiz; en azından bu süreçten sonra iktidarın bunlara kulak vermesi ve insanımızın yararına, ülkemizin de hayrına olacak adımların atılmasıdır.
Makyaj Başka, Tedavi Başkadır
Muhterem arkadaşlar; ülkemizde ve dünya genelinde sıcak konu başlıkları sürekli olarak değişse de aslında temelde ana konular ve problemler hiç değişmiyor.
Sadece günübirlik gündem başlıkları, ana problemlerimizin üzerini örtüyor.
Kutuplaşma, adalet açığı, gelir dağılımındaki eşitsizlikler, işsizlik, hayat pahalılığı, eğitimde ve sağlıkta nitelik problemi ve en önemlisi de ahlaki ve manevi değerlerimizin tahribata uğraması…
Bu sorunlar bir kenarda dururken ve her geçen gün de derinleşirken, günlük ve magazinden öteye geçmeyen konularla ve yersiz tartışmalarla ne yazık ki zaman ve enerji kaybediliyor.
Türk-İş’in yayınladığı son araştırmaya göre; açlık sınırı 10 bin lirayı aştı, yoksulluk sınırı ise 34 bin liraya yaklaştı.
Ama asgari ücrette 11 bin lira, memur maaşlarında ise 22 bin lira büyük büyük vaatler olarak telaffuz ediliyor.
Makyaj başka tedavi başkadır; geçici iyileştirme başka şey, kalıcı çözüm bambaşka bir şeydir!
BAE’ye Haftalık Düzenlenen “Para Bulma Turları”
Muhterem arkadaşlar; defalarca uyardık, “kanser aspirinle tedavi edilmez!” dedik.
Ağrı kesiciyle bir hastanın acısını geçici olarak dindirmek başkadır, o hastanın tam olarak tedavi edilmesi başkadır.
Ne yazık ki, ülkemizde tüm problemler bu yanlış anlayışla ele alınıyor; sadece geçici ve seçim odaklı adımlar atılıyor ve bu nedenle problemler giderilmek bir yana her geçen gün daha da derinleşiyor.
Örneğin; faiz konusunda dünden bugüne ne değişti? Dün düşük faiz kararını elleri patlayıncaya kadar alkışlayanlar kimlerdi, bugün yükseltilince yine alkış takımına katılanlar kimler?
Dün 15 Temmuz’un finansörü ilan edilen Birleşik Arap Emirlikleri hakkında atılan manşetler nerede, bugün kabine üyelerinin artık haftalık adeta “para bulma turları” düzenlediği BAE ziyaretleri hakkında atılan manşetler nerede?
İktidar “doğruyu bilip eğriyi yapmaya” devam ettiği sürece ve bazı toplum kesimleri de “doğruyu bilip eğriye kılıf uydurmaya” devam ettiği müddetçe ülkemizin düze çıkması mümkün değildir!
Para Bulmak İçin Dünyayı Dört Dönüyorlar
Seçim bitti, aradan geçen bir buçuk aylık döneme bakınca görülen şudur:
-Açıklanmış “yeni ekonomi programı” yok.
-Ülkemizin bu denli büyük ve birçok problemlerine karşılık “acil eylem planı” yok.
-Döviz ihtiyacının nasıl karşılanacağı belirsiz.
-Bütçe açığının nasıl kontrol altına alınacağı ve nasıl finanse edileceği konusunda net bir açıklama yok.
-Enflasyonla mücadele konusunda yol haritası ise muğlak.
Anlaşılan şu an, iktidar için tek ve öncelikli konu ülkeye döviz girişini, ne pahasına olursa olsun, sağlamaktır.
Bu politikanın ülkeye ve ülke bütçesine getireceği yüklerin hesabı ise yapılmamaktadır.
“İki oradan, üç de şuradan gelse, 5-10 milyar da ötekinden bulsak, 3-5 milyar vermesi için berikini ikna etsek.” mantığıyla yana yakıla para bulmak için adeta dünyayı dört dönüyorlar!
Eldeki tüm kaynakları, rezervleri tüketmenin, israf edip çarçur etmenin acı sonucudur işte bu durum.
Aileyi Korumak, Vatan Sınırlarını Korumak Kadar Hayatidir
Muhterem arkadaşlar; maalesef öyle bir duruma gelindi ki; devlet borçlu, millet borçlu. Kamu borçlu, özel sektör borçlu.
7’den 77’ye faiz yükü altında beller bükülmüş, herkes gırtlağa kadar kredi ve kredi kartı borçlusu durumunda ve adeta nefes alamaz hale geldi.
Yaz sezonu geldi, biliyorsunuz genelde bu aylarda düğünler yapılır. Ancak son yıllarda düğün yapmak, bir ev kurmak epey güçleşti. Ortalama 400-500 bin liraya mâl oluyor.
Gençlerimiz yeni bir yuva kurmanın heyecanı ve sevinci yerine, binlerce liralık borcu ödeyebilmenin kaygısını yaşıyorlar.
Aile, bir toplumun temel direğidir. Aileyi korumak, vatan sınırlarını korumak kadar hayatidir. Devletin sorumluluğu aileyi korumak, ailenin huzur ve refahını sağlamaktır; Anayasa’ya göre de bu böyledir.
Sürekli olarak aile kavramı üzerinden, alfabedeki harfleri sıralayarak ifade ettikleri bilmem ne dernekleri üzerinden muhalefete yüklenen iktidar, aileyi korumak adına bugüne kadar hangi somut adımları attı? Aileyi korumak için halihazırda var olan yasaları uygulamak adına ne yaptı?
Hodri Meydan: “Önce Ahlak ve Maneviyat”
-Ahlaki ve manevi değerlerimizi tahrip ve istismar eden anlayışla mücadele etmek adına bugüne kadar ne yaptınız?
-21 yıl boyunca aileyi, kadını ve çocukları gerçek manada korumak adına siz hangi uygulamaları hayata geçirdiniz?
Sonra bir de kalkıp, Saadet Partisini, biz Milli Görüşçüleri bu konular üzerinden itham etmek kimsenin hakkı da haddi değildir!
Önce bir aynaya dönüp bakın, yanınızda yörenizde cirit atan kişilere bir bakın derler adama!
Siyasi hayatında ilk adımını “Önce Ahlak ve Maneviyat” diyerek atmış yarım asırlık bir harekete, bu saçma iftiralarda bulunmak, ancak kişinin kendi niyetini gösterir.
Aileyi korumak mı istiyorsunuz; hodri meydan! Ahlaki ve manevi değerlerimizi tahrip eden uygulamalara son mu vermek istiyorsunuz; haydi buyurun!
Kadına karşı şiddete karşı en ağır ve caydırıcı tedbirleri almak mı istiyorsunuz; buyurun, biz hazırız!
İktidarın Söylemleri ile Eylemleri Arasındaki Farkları Ara Ara Hatırlamak Gerekiyor
Muhterem arkadaşlar; biz saçma sapan iddialara cevap vermeye bile tenezzül etmedikçe, birileri meydanı boş sanıyor anlaşılan.
Halbuki biz, bu tür konuları ekranlarda, kürsülerde konuşmayı dahi zararlı gördüğümüz için bu iftiralara kalkıp da cevap vermiyoruz.
Ama görüyoruz ki, yavuz hırsız ev sahibini bastırmaya kalkıyor. Bu nedenle, iktidarın eylemleri ile söylemleri arasındaki devasa farkları ara ara hatırlamak ve hatırlatmak icap ediyor sanırım.
Mütedeyyin insanımızı yalan ve iftiralarla kendilerine kanalize etmeye çalışan bu anlayışın, dünden bugüne ne yaptıklarını ve neler söylediklerini yüzlerine vurmak kaçınılmaz oluyor.
Zira bazı şeyler çabuk unutuluyor. Şimdi kimin hangi sözleşmelerde imzasının olduğunu, yıllardır hangi derneklerin kuruluşuna ve faaliyetlerine izin verildiğini tek tek açıklamak mı gerekiyor?
Bu tür sapkınlıkların hangi dönemde meşrulaştırıldığı, yaygınlaştığı, hangi davalarda kimlerin adlarının geçtiğini hatırlatmamız mı gerekiyor?
Sn. Erdoğan ve iktidar yöneticilerine tavsiyemiz; artık bu konu üzerinden daha fazla siyaset yapmamaları, hele hele Saadet Partisi ile bu çirkin ithamları aynı cümlede dahi yan yana getirmemeleridir.
Sizin “Normal”iniz Bu Mu?
Muhterem arkadaşlar; iktidarın kürsüden söyledikleri ile kürsüden inince yaptıkları arasındaki çelişkinin en büyük olduğu sahalardan bir diğeri ise dış politikadır.
Özellikle de İsrail ile münasebetler ve Filistin meselesinde bu çelişki artık kabul edilemez bir duruma gelmiş durumdadır.
Katil İsrail devleti, artık hemen hemen her gün bir katliam gerçekleştiriyor. Çoluk çocuk demeden onlarca masumu katletmeye devam ediyorlar.
Dünya kamuoyu zaten öteden beri görmezden geliyor, İslam alemi ise duyarsızlaşmış durumda; ve maalesef Türkiye de bir türlü kınamaktan öteye geçemiyor.
“Normalleşme” furyası vardı geçtiğimiz yıllarda, ne oldu sonucu; sizin normaliniz bu mu?
Sizin normaliniz, işgalcilerin her gün mübarek Mescid-i Aksa’ya kirli postallarıyla, sis bombaları, gaz bombaları, plastik mermiler ile baskın düzenlemesi mi?
Sizin normaliniz, kundaktaki emzikli bebeklerin kurşunlarla, bombalarla katledilmesi mi?
Maalesef, İslami STK ve vakıflar da adeta uyuşmuş, daha doğrusu uyuşturulmuş vaziyette; hiç çıt çıkmıyor!
BOP Adım Adım Uygulanıyor, Coğrafyamız Parçalara Bölünüyor
BOP adım adım uygulanıyor, Filistin bölge bölge işgal ediliyor, coğrafyamız parçalara bölünüyor ve yeryüzünün huzur ve barışı tehdit altında; ancak hiç kimsenin sesi çıkmıyor!
Unutulmasın, Irak ve Suriye Ak Parti iktidarı döneminde bu hale geldi!
Afganistan’dan Yemen’e, Sudan’dan Filistin ve Doğu Türkistan’a gönül coğrafyamız hiç bu kadar kimsesiz kalmamış, sahipsiz bırakılmamıştı!
Bu mudur normal olan? Bu mudur şahsiyetli dış politika? Mazlumların umudu Türkiye’nin üstlenmesi gereken rol bu mudur Allah aşkına?
Çağrıda bulunuyorum; gelin artık algılardan, süslü cümlelerden vazgeçip, somut ve kalıcı adımlara odaklanın.
Sözlerimin sonunda bu minvalde şu maddeleri sıralamak istiyorum;
-Vatandaşın vergi yükünü artırmayı değil israfı önlemeyi,
-Yanlış yatırımlarla kaynaklarımızı çarçur etmeyi değil üretim odaklı ekonomiyi tercih edin.
-Eğitimde ve sağlıkta sadece binayı, betonu değil niteliği önceleyin.
-Ülkeler arası münasebetlerde sadece kürsülerden heyheylenmeyi bırakın, şahsiyetli bir dış politika benimseyin.
-Rusya ve Amerika arasında gidip gelmekten vazgeçip, tarihi ve kültürel bağlarımızın olduğu ülkelerle her sahada iş birliği yapmayı tercih edin.
-İnsanımızı İstanbul’a istiflemekten vazgeçip, 81 ilimizin tamamında hızlı ve yaygın kalkınma hamlelerine öncelik verin.
-Sadece yandaş bir avuç insanı zengin etmeyi değil, gelir dağılımında adil paylaşımı esas alın.
Bu doğrultuda atacağınız her adımda biz Saadet Partisi olarak samimiyetle destek vermeye hazırız, yeter ki siz yanlış politikalarınızdan vazgeçip doğru politikaları benimseyin.
Bu duygu ve düşüncelerle basın toplantımıza katılımınız için teşekkür ediyor, sizleri ve ekranları başında bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımızı muhabbetle selamlıyor, hayırlı günler diliyorum."dedi.
(Haber: Neriman Dengiz)