Zonguldak...
Kara elmasın kalbi…
Yerin yüzlerce metre derinliklerinden çıkarılan taşkömürünün ışığında hayat bulan bir şehir.
Alın terininse kapkara aktığı…
Ve Türkiye Taş Kömürü…
TTK'dan iş bulmayı bekleyen insan sayısı her geçen yıl artıyor biliyorsunuz değil mi?
Geçenlerde 1.526 işçi emekli oldu ya,
Elbette giden işçilerin açığını doldurmak için verilen mücadeleyi arttırdılar…
Arttırdılar arttırmasına da, alım süreçleri uzatılıyor ve bu da insanların sabrını tüketmeye yetiyor işte…
Bir yanda işe yerleşemeyen ve umutla bekleyen gençler,
Diğer yanda ise geçim sıkıntısı çekerken yer altında çalışmanın hayalini kuranlar…
Sahi Zonguldaklı ‘lar neden hala canla başla TTK'nın kapısını çalıyor dersiniz?
Güvence, elbette!
Zira Zonguldak halkı bu topraklarda kömürle var oldu…
Kömürle eline güç geçti…
Ayrıca; TTK’da bir iş bulmak, Zonguldaklılar için sadece iş değil, bir kimlik meselesidir…
Bir statüdür adeta…
O yüzden “TTK çıksın” diye uğraşan herkesin gözündeki o ışıltıyı görebilirsiniz.
Bu ışıltı, bir umut ışığıdır…
Lakin bu işin hem maddi hem manevi bedeli ağır…
Ve burada bedel;
Anlık hataya yer olmamasıdır! Olursa canınla ödemendir! Yerin altında farelerle karanlıkta karnını doyurmandır, karanlıkta ilerlemendir… Hep bir ölüm korkusudur…
Çalışmanın zorluklarına katlanmak kolay değil elbet.
Madencilik, insanı hem fiziksel hem de psikolojik olarak tüketen bir sektör.
Bu işin gözle görülmeyen yönü de çok anlayacağınız!
Bundan sebep iş güvenliğine en çok ihtiyaç duyulan sektördür de aynı zamanda…
TTK'nın sağlam bir kurumsal yapısı olsa da, kömürün peşinden gitmek, taşların arasında hayatta kalmak, her zaman beklenmedik bir tehlikeyle yüzleşmek an meselesi anlayacağınız.
Ve bundan sebep her geçen gün önlemlerin arttırılması gereken bir sektör…
…
Tüm bunlara rağmen ille de TTK olsun denilen bir memleket düşünün…
Ah Zonguldak…
Kara elması güvenli ve sürdürülebilir çalışma koşullarıyla gerçek değerine kavuşturacağız.
Ve o zaman, bir madenci daha karanlıkla değil, aydınlıkla yüzleşecek…
“Bugün sağ salim geri dönecek miyim?” kaygısı taşımadan…
İnşallah bir gün!...