Ülkemiz de asgari ücret tespit komisyonu dördüncü ve son kez toplandı ve milyonlarca işçinin merakla beklediği asgari ücret miktarı belli oldu. Bakan Selçuk 2021 yılı için geçerli olacak asgari ücretin yüzde 21.56 artışla AGİ dahil 2 bin 825 TL olarak açıkladı. Brüt asgari ücret ise 2021 yılı için 3 bin 577 lira 50 kuruş olarak belirlendi. 
Konuyla ilgili olarak Zonguldaklılara yeni asgari ücreti sorduk. Aldığımız cevaplar pekte iç açıcı değildi. Zamlar ile beraber bu yapılan asgari ücret zammının şimdiden eridiğini belirten Zonguldaklılar en az 3 bin lira olması gerektiğini ifade ettiler. İşverenlere de mikrofon uzattık kara kara düşünüyorlardı. Nasıl verebileceğiz bu maaşı diye. Pandemi nedeniyle zaten kan ağlayan özel sektör var. 
Doğrudur; en az 3 bin lira olmalıydı belki ama birde ülke gerçekleri var. Sonuçta bu asgari ücreti özel sektör veriyor. İşverenler veriyor. İşverenlerin verebileceği bir oranda olmalı ki istihdam devam edebilmeli. Dünyada ve ülkemizde yaşanılan ekonomik buhranı da göz önüne alırsak, beğenmeyebilirsiniz belki ama Türkiye şartlarında en iyisi verildi diye özetleyebiliriz. 500 lira bir artışla 2300 liradan 2800 liraya yükseldi
Keşke daha fazla verilebilseydi ama buna da şükür.

**


CENAZE TÖRENİNİ BİLE ÇOK GÖRDÜLER 
27 Aralık 1936 yılında 63 yaşında yaşamını yitiren İstiklal şairimiz, eşsiz fikir ve edebiyat insanı Mehmet Akif Ersoy’u vefatının 84. yıl dönümünde rahmet ve minnetle anıyorum. Büyük bir mücadele ile kazanmış olduğumuz İstiklal Savaşımızı, muhteşem mısralarıyla ölümsüzleştiren fikir ve edebiyat insanı Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy; bu toprakların ruhunu, rengini ve aziz milletimizin benliğini yansıtan İstiklal Marşı’nı kalemiyle değil, yüreğiyle yazmıştır. 'Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak' dizeleriyle başlayan ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi olan, Mehmet Akif Ersoy’u minnet ve saygıyla anarken, milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, hem bir şair, hem bir münevver, hem bir dava ve eylem adamı olup, milli mücadele esnasında önemli görevler üstlendi.

Ancak ve ne yazık ki Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'a cenaze töreni bile çok görüldü bu ülkede
Türkiye’nin İstiklal mücadelesinin sembol isimlerinden Mehmet Akif Ersoy I.Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekili olarak görev yapmıştı. Mehmet Akif Anadolu’nun birçok şehrinde camilerde verdiği hutbelerle halkın milli duygularını coşturmuş ve halkın milli mücadeleye destek vermesinde önemli rol oynamıştı. Kurtuluş Savaşını destanlaştırarak yazdığı İstiklal Marşı’nı da millete armağan etmişti. 1923 yılında Ankara’dan İstanbul’a dönen Mehmet Akif Abbas Halim Paşanın daveti üzerine kışı geçirmek üzere Mısır’a gitti. 1926 yılına kadar kışları Mısır’da geçiren Mehmet Akif’e 1925 yılında Türkiye’ye döndüğünde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Kur’an’ın Türkçeye tercümesi teklifi yapıldı.  Uzun süre bu teklifi reddeden Mehmet Akif ısrarlar karşısında kabul etti. 6-7 yıl kadar üzerine çalışma yaptı. Ancak 1932 yılı Ramazanında teravih namazından sonra Kur’an yerine Türkçe tercüme okunması kendisinde yapacağı tercümenin Kur’an yerine okutulma endişesini doğurdu. Bu endişe üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı ile yapmış olduğu sözleşmeyi feshetti. 1926 kışından itibaren Mısırdan dönmeyen Mehmet Akif Kahire yakınlarındaki Hilvan’a yerleşti. Kahire’deki “Câmi-ül Mısriyye" adlı üniversitede Türk Dili ve Edebiyatı dersleri veren Mehmet Akif maddeten sıkıntılı bir hayat yaşadı. 1936 yılında rahatsızlanan Akif hava değişimi için önce Lübnan’a sonrasında ise Antakya’ya gitti. Ancak hastalığının ilerlemesi üzerine 1936 yılının haziran ayında İstanbul’a gelerek tedaviye burada devam etti.  İstanbul’da bulunduğu süre içinde eski dostları, sevenleri tarafından sık sık ziyaret edilen Mehmet Akif, 27 Aralık 1936 tarihinde Beyoğlu’ndaki Mısır apartmanında kaldığı dairede hayatını kaybetti. Gazeteler ertesi günü Akif’in vefat haberini verdiler. Ertesi günü Beyazıd Camisindeki cenaze namazına onu seven binlerce genç ve dostları katıldı. Akif’in cenaze namazı için herhangi bir resmi bir tören hazırlanmamıştı. Cenazeye resmi kişilerden ve kuruluşlardan katılan hiç kimse olmadı.  Mehmet Akif’in Cenaze namazına bir hukuk fakültesi öğrencisi iken katılan Prof.Dr.Sulhi Dönmezer  5 Ocak 1987 de Tercüman gazetesinde  “ Akif’in Cenaze Töreni” başlıklı yazısında o günü şöyle anlatacaktı :

‘…O zamanların ülkemizde egemen tek partinin otoriter düzeni içinde kimse idare ile çelişkiye düşmek istemediği için basında Mehmet Akif’in yurda dönüşü ve hastalığının seyri hakkında pek fazla haber yayınlanmazdı…. 
Bizler alana geldiğimizde, namaz saatinin yaklaşmış bulunmasına rağmen bir tabuta rastlamadık, hep birlikte bekliyoruz. Birden lokantanın ön kısmını bir cenaze otomobilinin geldiğini gördük, iki kişi üzerine örtü dahi konmamış bir tabutu indirdiler. Yoksul bir fakirin cenazesinin getirildiğini düşünerek bir kısım arkadaşlar yardıma teşebbüs ettiler. Fakat tabutun Mehmet Akif'e ait bulunduğu anlaşılınca bir anda yüzlerce genç ağlamaya başladı. …Gençler hemen Emin Efendi Lokantasının bayrağını alarak tabutun üstüne örttüler. Sonra merhumun bir kısım arkadaşları gelmeye başladı ama ne vali, ne belediye reisi ve ne de tek partinin zimamdarlarından hiç kimse ortalarda yoktu.” 
Her ne kadar dönemin yöneticileri Mehmet Akif'e bir cenaze töreni hazırlamamış olsalar da sevenleri ve binlerce üniversite öğrencisi onu son yolculuğunda el üstünde Edirnekapı mezarlığına kadar taşıdı ve son yolculuğuna uğurladılar.
Tekrar tekrar ruhu şad mekanı cennet olsun