Zonguldak’ta yeni tip korona virüs (Kovid-19) uyarısı yapılıyor.
Zonguldak’ta kurallara uyulmadığı takdirde ikinci dalga an meselesi
Kesin olan bir şey varsa kurallara uyulmazsa ikinci büyük dalga yaşanacak.
Zonguldak’ta Kovid-19 tedbirlerine vatandaşlar olarak maalesef uyulmuyor.
Pazartesi günü Türkiye Emekliler Derneği Başkanı Hüseyin Memiş, “Biz 65 yaş ve üstü olara 3 ay boyunca sokağa çıkmadık ama gençleri görüyoruz ki maske bile takmıyorlar, sossal mesafe kuralına uymuyorlar. Bunlara engel olunsun. Polis ceza kessin” diyerek sitemde bulundu.
Salı günü de Ankara’ya Mülkiye Başmüfettişi olarak atanan Vali Erdoğan Bektaş bile, Zonguldak’tan ayrılırken son veda konuşması yerine Zonguldaklılara; “Lütfen sosyal mesafeye uyun, maske takın, Maske takmak evde kalmaktan daha iyidir” diyerek uyardı.
Düşünebiliyor musunuz Vali görevden ayrılıyor Zonguldak’tan Ankara’ya gidiyor ama Kovid-19 uyarısı yapıyor.
Salı günü yine Müftü Aşır Durgun’u ziyaret eden AK Parti İl Başkanı Zeki Tosun, ikinci dalga uyarısı yaptı. Zonguldak’ta kıpırdanmalar olduğundan söz etti.
Ha keza Sağlık Bakanı Fahrettin Koca günlerdir maske takın, sosyal mesafeye uyun yoksa ikinci dalga gelebilir diye bas bas bağırıyor, uyarıyor.
Bakanlarda aynı şekilde bu uyarıları son zamanlarda sık sık yapmaya başladılar.
Demek ki durum son derece ciddi arkadaşlar.
Görevimiz gereği biz gazeteciler her gün sokaklardayız.
Ve bakıyorum özellikle gençler maske takmıyor, sosyal mesafe kuralına uymuyorlar.
Çok yakın! mesafede dolaşıyorlar..
Yani eski tas eski hamam
Hepimizin görevi maske takmayanları, sosyal mesafeye uymayanları uyarmaktır
Aksi halde maske takmayanın, sosyal mesafe kuralına uymamalarının cezasını toplum olarak hep biz çekeceğiz.
Yine sokaklara çıkma kısıtlaması uygulanabilir
Yine 20 yaş altı gençlerin sokağa çıkmaları kısıtlanabilir
Yine 65 yaş ve üstü vatandaşların sokağa çıkmaları kısıtlanabilir
Vs, tedbirler alınabilir
Sosyal izolasyon, maske kullanımı ve hijyen kuralına uyulmazsa, Zonguldak’ta 2'nci büyük dalgayı yaşayacak diye düşünüyorum.
Hem de çok yakın
Zannediyoruz ki bitti ve her şey normale döndü
Böyle dikkatsizlik ve duyarsızlık yaptığımız sürece bu korana bitmez
**
ZONSİAD’IN ZGC ZİYARETİ ÖNEMLİYDİ..
Zonguldak Sanayici İş İnsanları Derneği Başkanı Necdet Tıskaoğlu ve Makronet Firması yetkilisi ve Zonsiad Başkan Yardımcısı Erol Nalbant dün Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti (ZGC) Başkanı Derya Akbıyık’ı ziyaret etti. Yapılan ziyarette karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu ve Zonsiad ın çalışmaları değerlendirildi. İli temsil eden ZGC 'den övgüyle bahsedilirken, Zonsiad’ın bundan sonraki sürecinde ki yapılacak etkinlikler ve sosyal sorumluluk projeleri üzerinde duruldu.
Derya Akbıyık yapılan ziyaret nedeni ile ZGC yönetim, denetim onur ve genel kurul üyeleri adına teşekkür ederken, Başkan bundan sonra ki çalışmalarda ili temsil eden ZGC ile birlikte basın çalışmalarını gerçekleştireceklerini ifade etti. Zonsiad’ın ZGC’yi ziyaret etmesi oldukça önemli. ZGC olarak Zonsiad ile birlikte işbirliğimiz devam edecek.
**
TARİHİ GERÇEK..
Yıl 1954... Adnan menderes hükümeti, Kıbrıs'a çıkartma kararı alır, fakat başbakanlıktaki bürosundan çıkar çıkmaz, eline bir telgraf tutuşturulur... daha 10 dakika önce alınan karar, kimseye açıklanmadığı halde, Amerikan hükümeti bundan haber almış ve sert bir şekilde, bu harekatı onaylamadıklarını telgrafla bildirmişlerdi...
Çünkü Menderes’in masasının altında dinleme cihazı, tam karşısındaki binada da NATO karargahı vardı...... ve harekattan anında vazgeçildi...
Yıl 1964... İnönü hükümeti ve Kıbrıs'ta gene bir katliam haberi.... millet vekillerinin bastırmasıyla İnönü hükümeti mecburen ve kerhen, çıkartma kararı alır... savaş gemileri gölcükten mersine yürüsün emri verilir... gemiler mersine gelir, ve akabinde Amerika'dan gene ihtar gelir...
İnönü'nün yapabileceği bir şey yoktur... gemiler gölcüğe geri döner.... ve yıl 1974... Kıbrıs'ta gene bir Türk katliamı... iktidarda Ecevit ve Erbakan koalisyonu vardır....
Rahmetli Erbakan ve arkadaşlarının baskısı üzerine Ecevit şu meşhur cümlelerini kurmuştur... '' biz garantör devletlerden biriyiz, İngiltere’de Rumlar üzerinde garantördür, dolayısıyla, Türkiye İngiltere’nin kararına danışmadan, Kıbrıs’a asla çıkartma yapamaz... hem İngilizlere danışmaktan da bir şey kaybedilmez''... der ve Londra’ya uçmak için, esen boğa hava alanından uçağa biner.... onu uğurlamak için orada bulunanlar, başbakan yardımcısı Necmettin ERBAKAN,... genel kurmay başkanı Semih SANCAR,... iç işleri bakanı Turhan GÜNEŞ... ve babasının elinden tutup yanında getirdiği Turhan güneşin kızı 5 yaşındaki Ayşe güneş vardır....
Necmettin ERBAKAN, Semih SANCAR'a döner ve,... 54... ve 1964 te batının tavrı bellidir... bunlar bize asla müsaade etmezler, der ve, biz bu işi oldu bittiye getirelim, kimseden izin almak zorunda değiliz...
Semih SANCAR paşa heyecanlanır ve hocam bütün hissiyatımıza tercüman oldunuz der... ERBAKAN,.. başbakan yoksa yardımcısı tam selahiyettedir, o zaman hemen harekete geçelim der ve Turhan güneşin kızının başını okşayarak, bu harekatın adı da AYŞE KIBRIS'A TATİLE GİTTİ olsun diye latife yapar... ve harekatın sonrası malumunuzdur...
Ecevit Londra'dan acilen döner ve harekatı yarıda keser.... gerisini biliyorsunuz, daha sonra propagandalarla kara oğlan! ve Kıbrıs fatihi! ilan edilir. insanların çoğunun bilmediği bir tarihi olayda şudur... 1974 harekatının akabinde ABD sam amca bizi cezalandırdı, ambargo uyguladı... ve Ecevit sağ kolu olan, dış işleri bakanı İhsan Sabri ÇAĞLAYANGİL'i Amerika'ya gönderiyor...
İhsan Sabri ÇAĞLAYANGİL diyor ki, ilk kez ERBAKAN sayesinde bakanlık zevkini tattım... Bundan sonrasını ihsan Sabri Çağlayangil’den dinleyelim...
Amerika'ya gittim, başkan Jimmy CARTERden 10 dakikalık bir randevu için 20 gün bekledim, nitekim randevu koparabildim... odasından içeri girdiğimde Carter, beyaz sarayın içindeki odasında elleri arkasında, ayakta ve camdan dışarı bakıyordu,.. selam verdim, dönüp bakmadı bile...
Anlaşılan azarlanacaktım, Bana yüzünü bile dönmedi... ve ben cesaretimi toplayarak daha önce ezberlediğim kısa metni konuşmaya başladım ''Sayın Carter malumunuz uyguladığınız ambargo ekonomik olarak bizleri son derce zor durumda bırakmıştır, bunun kaldırılmasını istirham ediyoruz, falan filan''... Carter hiç oralı değil ve ben son derece tedirginim....
O sırada Carter’in masasının üzerinde duran 10 kadar telefonun, kırmızı renkli olanı çaldı... Telefonun kırmızı renkli olması önemli bir hat olduğunu düşündürdü...
Carter telefonu aldı, ahizeyi kulağına götürdü... bir kaç saniye sonra yüzünde hayret ve endişe ifadesi belirdi... telefonu kapadı ve bana doğru dönerek, Aman mr. ÇAĞLAYANGİL böyle önemli bir konu ayak üstü konuşulmaz, isterseniz bunu akşam yemeğinde görüşelim dedi ve zoraki gülümsedi...
Ben hemen anladım ki, bizim lehimizde ve bunların aleyhinde bir durum gelişmişti....
Dedim ki ne oldu Mr.CARTER demin hiç pas vermiyordun, beni adam yerine bile koymuyordun... şimdi de akşam yemeğine davet ediyorsun...
Carter dediki ''sizin geçimsiz ortağınız Profösör DR Necmettin ERBAKAN ve arkadaşları bakanlar kuruluna baskı yaparak, Amerika’nın Türkiye'deki bütün üslerine el koydular...
Bir anda kendimi Carter’den üstün gördüm... o ezik halimden hiç bir iz kalmamıştı... göğsüm kabarmıştı...
İşte Rahmetli Erbakan böyle bir devlet adamıydı... Allah rahmet eylesin...