Pandemi geçtiğimiz yılın Mart Ayı’nda başlamıştı.

Ülke büyük bir paniğe kapılıp.

Tüm hücrelerimize kadar ölüm korkusunu hissetmeye başlamıştık.

Salgın normal seyrinde ilerlerken dedikodular başlamıştı.

Maske davası vardı taksak mı takmasak mı?

Her kafadan ayrı ses.

İnsan kime inanacağını şaşırmıştı.

Bu virüsle nasıl savaşacağımızı ilk zamanlarda bilemediğimizden salgın kontrolsüz boyuta ilerledi.

Ve o yabancı gelen yasaklar başlamıştı.

Sokağa çıkma yasakları.

Salgının başladığı günden beri çalışmaya devam ediyorum,mesleğimiz gereği biz yasaklardan muaf tutulduk.

Yaşananlara bir bir şahit oldum.

İlk yasaklar başladığında evimden çıktığımda sokağın başında hemen durduruldum, Polis ekipleri tarafından.

Kendimi o kadar kötü hissettim ki iş yerine gelene kadar Zonguldak sanki terk edilmiş bir şehir haline gelmiş gibiydi.

Salgın devam ederken yasaklar da aynı seyirde devam ediyor bu duruma artık alıştık.

Durum benim için güzelleşmeye başlamıştı.

Havalar ısındı,doğa yeşerdi ve kuşların sesi çok uzaktan değil yakından geldi,denizin o mavi rengi suyun berraklığı ve duruluğuna mest olmuştum.

Bunlar yaşanırken bir yandan evlere hapsolduk.

Dışarıda boş ve yorucu vakitler yerine ailemizle daha sevimli mutlu günler geçirmeye başladık.

Aylar geçmeye devam ederken insanlar bunaldı.

Türkiye’nin dört bir yanından kötü haberler gelmeye başladı. Bunalımlar,intiharlar,boşanmalar artık dayanılmaz bir hal almıştı.

Vazgeçtiklerimiz, peki…

Sahil kenarlarında güneşlenemedik,

Cafelere gidip oturamadık,

Konserler,tiyatrolar,sinemalar,düğünler,

Toplu akşam yemekleri,akrabalarımızla bir araya gelmek vs.

Sevdiğimiz artık hiç birşeyi yapamaz hale geldik.

Biz çoğu şeyden vazgeçtik…

Peki onlar vazgeçti mi?

***

Salgının seyri değişmedi daha berbat hale geldik,

Bizler aynı şekilde çalışmaya devam ediyoruz.

Peki yasak günleri,herkes dışarıda arabalar vızır vızır çalışıyorlar.

İnsanlar sahillerde yürüyüş yapıyorlar ve akraba ziyaretleri devam ediyor.

Herkesin bir cevabı var kendine göre.

Artık kimsenin bir korkusu yok.

Ölen ölsün,kalan kalsın mantığı var.

Toplum,ne korona dan korkuyor,ne de ceza yemekten!