“Bir kürt kravat takıyorsa, ya mahkemesi vardır ya da kirvesinin düğünü…
Ama bir terörist kravat takıyorsa muhakkak İngilizlerin talimatı vardır.” derler…
Neymiş gençmiş… Üzgünmüş...
Yüzlerce insanı öldürmüş…
Başında sarığı, altında şalvarı…
El Kaide’den, Işıd’e uzanan yolculukta ki başkahramanlardan…
Şimdi de çıkıp kameralar karşısına takım elbisesi ve kravatıyla…
Devrimciliğe soyunuyor…
Colani…
Keramet takımda mı, kravatta mı bilinmez ama?
Ağrıma gitti!
Neden biliyor musunuz?
Bu ülkenin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bu adamla kameralar önünde tokalaştı, sarıldı, gülümsedi…
Ve siyasi değil de bu buluşmanın kardeşliğin göstergesi diyerek gurur duydu bazı kesimler…
Demek Işid ile dostluğunuzun evveli mevcut…
Tarih şahit olsun buna!
Olsun ki edilmesin bazı haklar sizlere!
Balık hafızalısınız!
Midemi bulandırıyorsunuz!
2 askerini diri diri yakanları bile unutuyorsunuz!
PES!!!
…
Şimdi şey diyenler çoğunlukta,
“Suriye’de kurulan devletin ipleri bizim elimizde! Ne anlarsınız siz devlet işinden!” falan!
Tabi ya… Biz ne anlarız…
Uzun dönem ABD Dışişleri Bakanlığı yapan Henry Kissinger’in sözünü hatırlatmak isterim…
“Bizler aramızdaki vatan hainlerini öldürürüz!
Bu konuda hiç merhametimiz yoktur!
Bir de diğer ülkelerin vatan hainleri vardır.
Tam tersine o hainleri besleriz.
Hepsini birer kahramana dönüştürürüz…”
Neyse… Bilmem farkında mısınız ama,
Ölenler Müslüman,
Öldürenler Müslüman…
Sevinenlerse şeriatçı geçinenler…
Peki ya toprağı genişleyen…
Pek tabi İsrail…
Şimdinin kahramanıyla, olur öyle hatalar gençlikte deyip daha çok sarılın emi…
Diyecek söz bulamıyorum!