Zonguldak, cumhuriyet döneminde altın çağını yaşadı.
Türkiye'nin en önemli şehirlerinden Zonguldak, cumhuriyetin ilk yıllarında enerji üssü olmakla birlikte, kültürlerin buluştuğu bir kent oldu. Denize kıyı olması nedeniyle, hem turizm hem de balıkçılık gibi avantajlarının yanında, yeşili ile renkli bir kent. Zonguldak, Cumhuriyetin ilk yıllarında, bu madenler ulusal ekonominin gelişmesine katkı sağlamıştır.
Zonguldak, Milli Mücadele'nin ardından 1 Nisan 1924'te il yapıldı. Bu özelliğiyle Zonguldak, Cumhuriyet'in ilanından sonraki ilk illerden biri oldu. Bu yüzden Zonguldaklılar Cumhuriyet'e daha çok sıkı sıkı sarılmalıdırlar.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra Zonguldak, ülkenin ekonomik ve toplumsal gelişimine katkıda bulundu ve bu süreçte çeşitli reform ve politikaların uygulandığı bir bölge oldu. Dolayısıyla Zonguldak, Türkiye Cumhuriyeti ile güçlü bir tarih ve ekonomik ilişkiye sahiptir. Ulaşım noktasında, kara, deniz ve demiryolu trafiği ile vazgeçilmez bir kent konumundaydı.
Güçlü ekonomi
1923 yılında Zonguldak'ın nüfusu yaklaşık olarak 70.000 ile 80.000 arasındaydı. Cumhuriyetin ilk yıllarında, Zonguldak'ta gayr-i Müslüm yerli ve yabancılar önemli bir yer tutmaktaydı. Madenler, Fransız ve İtalyan şirketleri tarafından işletildiği için kent adeta bir mozaik gibi çeşitlilik gösteriyordu. Cumhuriyetin ilanından sonra 1927 yılında İstatistik Genel Müdürlüğünce Türkiye’nin bütün illerini kapsayan genel bir sanayi sayım verilerine göre Zonguldak’ta bulunan 1.341 sanayi işletmesinde toplam 11.325 kişi istihdam edilmekteydi. Zonguldak sanayi işletmelerinin illere dağılımı açısından 62 İl arasında 11’inci sırada bulunuyordu. Türkiye’nin önde gelen illeri arasında yer alan Kocaeli, Samsun, Adana, Eskişehir, Kayseri ve Tekirdağ gibi iller Zonguldak’ın gerisinde yer alıyordu (Tökin, 1946:38-40). 1927 sanayi sayımında, Zonguldak’ta sanayide çalışanların % 70’i maden çıkarma sanayinde, kalan % 30’u da diğer alanlarda çalışmaktaydılar.
Madenler yerli sermayeye geçti
1926 yılında İş Bankası’nın maden havzasına girmesiyle Zonguldak’ta bulunan şirketlerin sayısı da arttı. İş Bankası’nın kömür madenlerini işletmek için havzaya giriş yapması kömür madenlerinin yerli sermayenin eline geçmesinin de ilk adımı olmuştur. Zonguldak, ekonomik olarak birçok büyük illerden bile önde yer alıyordu. Sadece Türkiye ile sınırlı kalmayan bu sermaye katkısı, günümüzdeki güçlü Zonguldak'ın oluşmasını sağladı. Madenler, o yıllarda tüm dünyadaki en önemli ihtiyaç maddesiydi.
Atatürk'ün Zonguldak'a verdiği önem
Mustafa Kemal Atatürk ilk kez 26 Ağustos 1931 tarihinde Zonguldak'a gelip ve o meşhur sözü söylemiştir: "Zonguldak'ın derin toprakları altındaki serveti madeniyle ne kadar kıymetli ise bizim nazarımızda Zonguldak da o kadar çok kıymetli bir vilayetimizdir." Atatürk için Zonguldak büyük önem taşıyordu. Mustafa Kemal Atatürk, gittiği şehirlerde sadece sanayisi ile ilgilenmiyordu. Ziyaret ettiği şehirlerin sosyal yaşamı da bir o kadar önem taşıyordu. Zonguldak, o yıllarda adeta altın çağını yaşıyordu.
Kültür & Sanat ve Zonguldak
Kent oldukça kalabalık ve ekonomik olarak ise iyi bir konumdaydı. Kent içerisinde birçok sanatsal etkinlikler de yer almaktaydı. Bu da Atatürk için önem taşıyordu. Cumhuriyet döneminde kültürel etkinlikler teşvik edilmiş ve sanatsal faaliyetlere destek verilmiştir. Eğitim ve kültür, bölge halkının yaşamında önemli bir yer tutuyordu. Zonguldak, Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişimine paralel olarak değişmiş ve dönemin genel dinamiklerine uyum sağlamıştı. Zonguldak'ta tiyatro, kültürel ve sanatsal bir etkinlik olarak önemli bir rol oynamıştır.
Anadolu'nun en modern kentlerinden biriydi
Zonguldak o dönemde, Anadolu'nun birçok şehrinde bulunmayan olanaklara sahip bir kentti. 1920'li yılların başında, savaştan yeni çıkmış bir ülke olan Türkiye'nin pek çok şehrinde sinema, tenis, balo gibi olanaklardan söz etmek mümkün değilken Zonguldak, bu imkânlara çok erken kavuşan bir şehir olarak öne çıkıyordu. Zonguldak, adeta gizli kalmış bir Karadeniz incisi gibiydi. Farklı medeniyetlerin bir arada yaşaması, gruplar arasında kültürel etkileşimi sağlıyordu. Zonguldaklılar, Almanlar, Amerikalılar, Fransızlar, İtalyanlarla bir arada yaşıyordu. Bu, kente ayrı bir kültürel değer katıyordu. Kent, sadece kültürel olarak değil, işçi hakları ve sendikacılık hareketinin önemli merkezlerinden biri olmuştur. Demokratik yaşama katkı sağlayan kent, Türk siyasetinde yıllarca kendinden söz ettirmiştir.
100. Yılda yeniden, güçlü bir Zonguldak
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki azmi ile Zonguldak, yeniden altın çağını cumhuriyetin 100. yılında gerçekleştirebilir. Yer altı kaynakları, kömür, demir çelik, doğal gaz ve turizm potansiyeli bunun gerçekleşmesini sağlamaya yeter. Burada önemli olan o yıllardaki ruhu yakalamak ve bütün bir şehir olmaktır. Cumhuriyet, balolarla kutlanacak kadar onurlu, bir o kadar da daha çok çalışmamızın yolunu açan bir ışık olmalıdır. Siyasi çekişmeleri bir kenara bırakıp, cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi, birbirini anlayan ve kaynaşan bir toplum olmak zorundayız. Zonguldak aynı Zonguldak. İmkanlarımız daha da iyi. Bunu cumhuriyetin 100. yılında çok iyi değerlendirmemiz şart!
Bu yazımda, sizlere cumhuriyetin ilk yıllarından Zonguldak'tan kısa kesitler sunarak, önümüzdeki yıllarda nasıl bir Zonguldak hayal ettiğimizin resmini çizmek istedim. Zonguldak dün olduğu gibi, bugün de daha iyi işlere imza atabilir. Tarihimizden ders alıp, geleceğe umutla bakalım.
Cumhuriyetimizin 100. yılında, birlik ve beraberlik içinde daha aydınlık yarınlar dilerim.
‘’Benim naçiz bedenim elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’’ (Mustafa Kemal Atatürk)