Çocuklara dayak bizim kültürümüzde var. Yaşınız benimkine yakın ise dayakla ilgili en az birkaç tane anınız vardır. Toplumun bilinçlenmesiyle ve kanunlarla her ne kadar şimdiler de azalsa da bizim zamanımızda dayak vardı. Evde anne ve babamızdan, okulda öğretmenimizden, askerde komutanlarımızdan, sokakta arkadaşlarınızdan, akrabalarınızdan (Amca, hala, teyze, dede vb.) bir sürü dayak yedik. Benim yaşımda olup da hiç dayak yemeyen varsa çok şanslı bir çevrede yetişmiş demektir. Maalesef ben o şanslılardan değilim.
Dayağın zararlarından herkes bahsediyor. Psikologlar, pedegoglar, kişisel gelişimciler, eğitimciler… Herkes dayağa karşı. Çocukların psikolojisini bozar, özgüvenini ve özsaygısını bitirir, öfkeli ve saldırgan yapar vb. bir milyon tane zararı var, kabul. Bilime inanan bir insan olarak bende dayağa karşıyım ama bu dayağın hiç faydası yok mu?
“Dayak cennetten çıkmadır.” “Kızını dövmeyen dizini döver.” “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.” “Öğretmenin vurduğu yerde gül biter.” gibi atasözlerinin hiç doğruluk payı yok mu?
Var!
Ben gerektiğinde dayağa başvurulmasına inanan bir insanım. Dayak sihir gibidir. Karşılaştığınız birçok problemleri diyalogla çözemediğinizde, dayak şak diye çözer. Hiçbir şey yüzde yüz tek taraflı çalışmaz. Bir şeyin faydası varsa zararı da vardır. Aynı kullandığımız ilaçlar gibi. İlaçları kullanırız hastalığımız geçer ama başta karaciğerimiz olmak üzere bazı organlarımıza yan etkisi olur, zarar verir. Buradaki kıstas; bir şeyin yararı, zararından fazla ise o şeyi kullanmakta sakınca yoktur. Dayağın da yararının, zararından fazla olabileceği durumlar olabilir. Bu tür durumlarda dayağa başvurmakta sakınca yoktur.
Çocuklar benim hassas noktam. Çocuklara dayak tüm bilimsel teknikler kullanılmadan atılmamalı ama baktın olmadı son çare olarak çocuğun iyiliği içinde dayak atılması gerekiyorsa, dayak atmaktan kaçınılmamalıdır. Dayaktaki temel ilke hakdır. Bir çocuğa hak ediyorsa dayak atacaksın, haksız atılan dayak şerefsizliktir.
“Oğlum bak git” olayını hatırlarsınız. Görevini yapan temizlik görevlisi abiye, çocuğun biri terbiyesizlik yapıyor. Abi güzelce uyarıyor, çocuk belindeki kemeri çıkartıp yere vuruyor ve lakayt konuşmalara devam ediyor. Abi hala uyarılara devam ediyor. Toplamda sekiz, on defa uyarıyor. Çocuk durmuyor ve abinin dibine kadar gidip saldırma pozisyonuna geçiyor. Sonra hazin son. Çocuğun kafasına sekiz dikiş. İşte hak, işte adalet budur. Abinin eline sağlık.
Bir öğretmen düşünün. Sınıfta ders anlatırken birkaç öğrenci dersi dinlemiyorlar, kendi aralarında muhabbet edip dersi kaynatıyorlar. Sınıfın ahengini bozup, başka arkadaşlarının da dersi dinlemelerine, anlamalarına engel oluyorlar. Öğretmen tatlı dille uyarıyor, anlamıyorlar. Öğretmen öğrencileri dersten atıyor, idareyle konuşuyor, öğrencilerin ailesiyle konuşuyor… Tüm teknikleri kullanıyor, haftalar geçiyor ama çocukları susturamıyor. Ne oldu? Haftalar boşa gitti. Hem gürültü yapan öğrenciler hem de sınıf arkadaşları haftalardır verimli eğitim alamadı. Yani o çocuklar hem kendilerine hem başkalarına zarar verdiler. Arkadaşlarının hakkını yediler. Öğretmende dersi anlatamadığı için başarısız olmuş oldu ve sisteme uyup “Ben parama bakarım” moduna geçti. Oysaki öğretmen, en başta vakit kaybetmeden gürültü yapan çocuğu tahtaya çağırıp, bir tane patlatıp yere iki seksen uzatsa problem başından çözülecekti. Çözülmedi mi? Çocuk gürültü yapmaya devam mı ediyor? Yine çağıracaktı yine patlatacaktı. O çocuk ve tüm sınıf anlayacaktı ki bu adam koyuyor. Biz ses yaparsak, bize de koyar. Ne oldu? Tüm sınıf mum. Sene sonuna kadar rahatça işlenebilecek ders ortamı oluşmuş durumda. Ne oldu? Dayağın ürettiği hızlı ve kesin çözüm sayesinde koca bir sezon kurtulmuş oldu.
Uzun lafın kısası…
Çocuklar bazen usa, sevgiye ve tatlı söze saygı duymazlar. Sizi dinlemezler. Kendilerine ve çevresindekilere zarar verirler. Böyle durumlarda herkesin iyiliği için çocuğa güçlü bir “Dur” demek gerekir. Üzgünüm ama bunun yolu temiz bir dayaktan geçer. Unutmayın ki bugün çocuğunuza atacağınız bir dayak, ilerde çocuğunuzun başınıza gelebilecek çok büyük problemleri savuşturabilir.
Herkese “Dayaksız” hayatlar dileğiyle...
Sevdiğim söz; “Bir günlük adalet, atmış yıllık ibadetten daha faziletlidir.” – Hz. Muhammed
Konu hakkındaki düşüncelerinizi aşağıdaki e-mail adresine yazabilirsiniz. Diğer görüş ve önerileriniz için de yazabilirsiniz.
e-mail: [email protected]