Çoğunuz bilirsiniz Yiğit Özgür’ün ‘dul kadın’ karikatürünü...
Kadının kapısına dayanmış bir erkek, kadına:
-’Dul kadınsın, senin de bazı ihtiyaçların vardır.’ der. Kadın ise;
-’Söyledim ya, yoğurt.’ diye karşılık verir... Kendini adam sana erkek karakterimiz ise;
-’Öyle değil, seksli meksli bişeyler...’ diye ısrar eder... Ve o ikonik cevap gelir;
-’Hay Allah! Ne bileyim, yoğurdu gö*üne sok istersen!’ .
Heh işte! Bu karikatür adeta yaşandı Sakarya’da.  
Eşini yeni kaybettiği öğrenilen bir kadın, bir erkeğin tacizine uğruyor. Tacizlerden yorulan ve bıkan kadın yolda gördüğü erkeği evire çevire dövüyor...  
‘Beni arama! Bana yazma!’ ‘ kaç kere söyledim sana!’ diye de bağırıyor! İlla denk gelmişsinizdir sosyal mecralarda... Allah affetsin ben biraz gülebildim yalan yok, hatta keyiflenmiş dahi olabilirim kabul.
Neyse;
Bakın bu zihniyetteki erkeklerin, kadınları rahatsız etmesi için eşlerini kaybetmesine de gerek yok aslında. Bu yozlaşmış zihniyet, kadını metaa olarak gören bu zihniyet ne zaman değişir bilmiyorum ama! Değişmesi için mücadele edeceklerin sayısı günden güne artıyor bunu biliyorum. Hiçbir kadının sizlerin özel yardımına ihtiyacı yok. Sapık zihniyetlerinizi de alın köşenize çekilin! Masumane ve içten ‘Nasılsın?’ , ‘Yardıma ihtiyacın var mı?’ diye soramayacak erkeklerin değil dul, hiçbir kadının yanında yer etmenize lüzum yoktur nezdimde. Ruhunuz pis, kalbiniz nasırlı sizlerin. Bir ‘Merhaba’ yı bile edepsizlik olarak gören siz! Bir tebessümü ‘iş atıyor kadın’ diye yaftalayan siz! Hiç mi sevilmediniz, hiç mi okşanmadı yanaklarınız şevkatle, menfaatsiz... Size dokunan kadınların hepsine taktınız mı o peynir lakabını... Hep mi karşılık beklendi sandınız, sevildiğinizi hiç mi hissetmediniz! Keşke sizler o güzel ruhlara denk gelmeseniz hiç... Konu dağılmak üzere aman, dağılmadan toparlayayım en iyisi.
 
Gölge etmeyin başka da ihsan istemeyiz. Ve son olarak bu saatten sonra da ‘Yoğurdu üfleyerek yersiniz!’ Afiyet olsun.