Belediye başkan aday adaylarından biri var.
Hali içler acısı.
Bir dönemler halkın sevgisini kazanmış, omuzlarda taşınmış.
Bir, iki, üç daire derken dairelerin de, binaların da sayısı artmış.
Tabi banka hesabındaki paralar da.
Zamanla güç zehirlenmesi yaşıyor.
Bir şehirde, şehir halkının refah düzeyini artıracak projeler yerine, kıyı şeritlerine büfe izinleri veriyor.
Büfeler zamanla kafe, kebap salonu oluyor.
Büyüdükçe büyüyorlar ama belediyeye verilen kira bedelleri yerinde sayıyor.
Cafeler, kebap salonları bu aday adayının başkan olduğu zaman çoğalıyor.
Barlar, discolar açılıyor.
Olur olmaz her yere alkol ruhsatı veriliyor.
Kendisi de bu mekanlardan çıkmıyor.
Öyle ki kravatını alnına takıp genç kadınlara dans ayağına askıntı oluyor.
Bu uğurda tokat yemişliği, kendisine kötek atılmışlığı da var.
Zamanla alkolün esiri olur.
Artık onun için zamanın her dilimi eşref saatidir.
Eşini evde bırakıp hafif meşrep kadınlarla takılmaya başlar.
İşte ani yükselişin ardından çöküş de bu zamanlarda başlar.
Viskiler şaraba dönüşür zamanla, cocuklarından birinde de değişimler gözle görülür hale gelir.
Asosyalliğin dibine vurur.
Tek başına metruk bina çevrelerinde, çöplüklerde alkol almaya başlar.
Bir zamanların şatafatlı hayatı artık gecekondu yaşamına dönüşmüştür.
Ne bir çıkış yolu ne de bir umut ışığı kalmamıştır.
Aile düzeni iyice bozulur.
Evde ne güven, ne de huzur kalmaz.
Bunları sizlere neden anlattım?
Bu kişi umut ışığını yerel seçimlerde gördü.
Aday gösterilir, seçilirse, yeniden eski şatafatlı yaşamına dönmenin hesabını yapıyor.
Sanmayın ki sizlerın, şehrin refah düzeyini yükseltmek istiyor.
Esasında kentini değil, kendini ve ailesini refah bir yaşama ulaştırmanın derdinde.
Çünkü yenge öyle istiyor.