Hiç unutmam bir gün kırmızı ışıkta bekliyoruz,
Sohbete dalmışız, doğru değil elbet ama konu derin biraz, anlayın…
Ve arka planda trafik akıyor…
Aman acele edelim, yeşil yandı, hadi derken…
Yanımızdan geçen araçlardan ne bir el kol hareketi, ne bi bağırış çağırış vardı inanır mısınız?
Tek bir korna sesi dahi duymadım…
 Nasıl ya?
Neden tepki vermediler ki diye hem düşünüp hem ince ince söylenirken…
Şoförden o eşsiz cümleler geldi…
-“Neden kornaya bassınlar ki?
Hem zaten yasak basmazlar!
Belki ben kalp krizi geçiriyorum…
Belki arabada bi olay oldu ilgilenmem gerekiyor.
Mesela senin suyun geldi, doğumun başladı…
Yeni ehliyet aldım, panik yaptım…
Daha da beni panikletmezler ki…
Bu ve bunun gibi bir sürü sebep olabilir…”
Bunları düşünerek beni sıkıştırmazlar…
Uzun uzun daldım yalan değil…
Bu olayın Türkiye’de olmadığı zaten açık, illa ki anlamışsınızdır!
Derdim Avrupa güzellemesi de değil…
Yalnızca medeniyet güzellemesi…
Ve hep zihnimde,
‘Sahi biz ne zaman bu hale geliriz?’ sorusu…
 Velhasıl kelam,

Sarı yandı mı kornaya abananların olduğu bir ülke burası…
Kırmızı da geçmedin mi vay senin haline…
Mezardaki atalarına kadar söver durur…
Hatta hırsını alamaz, kahveye gider de anlatır…
M*lın biri diye söze girer hem de…
Bir üst leveli vardır ki arabasından iner de kavgaya tutuşur…
Ne diyorduk sahi onlara?
Heh!!!
Trafik magandaları!
 Ah o magandalar…
Trafikte ki adamlığı bağırıp çağırıp, kavgaya tutuşup, birde üstüne şiddete başvurmak zanneden…

Kibarlığı, yol vermeyi, sabretmeyi, beklemeyi ise adamlıktan saymayan…
Dilerim soylarınız sizler gibi olmaz…
 Son olarak,
Peki bizler;
Ne zaman böyle medeniyet içinde oluruz dersiniz?

Elimizde ki magandalara yenileri eklendikçe o güzel gelecek, hiç gelmeyecek gibi geliyor değil mi?
Haklısınız…
Lakin, umudu asla bırakmıyoruz…
Her şey ve herkes için…