Son günlerde Türkiye’de yaşanan olaylara bir göz atalım ;
Gaziantep’de bipolar tedavisi gören Ahmet Demir, eşini ve çocuklarını öldürdü.
İstanbul’da psikolojik tedavi gören Semih Çelik, İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’i öldürdü.
Konya’da sinir krizi geçiren bir kişi olay yerine gelen polisi bıçakladı.
İstanbul Beyoğlu’nda bir uyuşturucu bağımlısı polis memurunu bıçakladı.
Gebze’de hayvan barınağında çöp poşetlerine canlı koyulan kedi ve köpekler ölü bulundu.
Kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddetin yanında hayvanlar ve emniyet mensupları da yer alıyor.
Ve daha sayılabilecek binlerce örnek…
Benim rahatça kaleme alıyor olmam acı, ama en acı verici olan ise her geçen gün bu olayların artarak devam etmesi.
Neden güzellikleri değil de vahşeti ele alıyoruz ?
Akıllar da tek bir soru var “Cinayetler neden önlenemiyor?”
Onlarca protestonun, grevlerin, haykırışların peşine her gün yeni güne neden vahşet ile uyanıyoruz?
Aslında bakıldığında toplumu çürüten tek şey uygulanmayan yasalar!
Toplum kendi kendine değil, toplumsal eşitliği sağlayamayan politikalar sonucu çürüdü.
Ölümler göz göre göre geliyor.
Hiç kimse buna ‘DUR’ demiyor.
Üzücü ki vakaların artarak devam edeceğini öngörmek mümkün.
‘Cezasızlık, öğrenilmiş çaresizlik yaratıyor’
Uzmanlara göre suçlar hapis cezası ile sonuçlanmadığı için şiddete karşı caydırıcı etkisi eksik kalıyor.
Türk polisinin yakalayıp adalete teslim ettiğini savcılık serbest bırakıyor.
Onlarca suç kaydı ve dosyası olanlar uzaklaştırma alıp elini kolunu sallayarak geziyor.
Aslında tablo çok net bakmasını ve görmesini bilene,
Hepimiz mücadelemizi sürdürmeliyiz.
Ve artık,
Türkiye şiddet sarmalında can çekişen bir ülke olma konumundan çıkmalı!