6 Şubat…
Öyle bir tarih ki, belki de şu kısa ömrümüzde şahit olabileceğimiz en kara gün…
Bir daha geri gelmeyecek binlerce yüz…
O günden sonra yok olduğu yüzümüze tokat gibi çarpan bir gerçek var ki; vicdan.
Ve o vicdanın kayboluşu, ülkemizin en büyük felaketi olduğunun göstergesi.
Gözlerim hâlâ o enkazları, o yardım çığlıklarını ve en acı olanı: O anonsları hatırlıyor…
“Çok sayıda ölü ve yaralı var.”
Ve camilerden yükselen sela sesleri!
Sizi Allah dahi affetse, affetmeyecek yüzbinler var!
Biliyorsunuz değil mi?
Bu sesler, o enkazların altındaki canlar için ne kadar acımasız oldu, umurunuzda olmadı!
Bu sesler, yıllarca toplanan deprem vergilerinin, yıllarca yapılması gerekenlerin nasıl birer balon gibi havada uçtuğunu gösterdi, zerre utanmadınız!
Ve bu rezilliği sadece bizler değil, bütün dünya gördü…
Bu ülkenin halkı, bunun hesabını sordu mu derseniz,
Bu ülkenin halkı sokağa bile çıkamadı!
Yazıklar olsun bizlere de orası ayrı bir konu!
…
Yardımların geç gelmesi...
Binaların kum gibi dağılması...
Giden binlerce canımız…
Kimin sorumluluğundaydı bu kadar kayıp?
…
Evde dualar ve gözyaşları içinde, TV‘den yayınları izleyen benim olamaz herhalde!
Değil mi?
Ya da sizlerin?
Suçlu tek!
...
Ve evet, hükümeti suçlayacağız elbet!
Deprem vergileri ödedik mi ödedik!
Herkesin cebinden isteseler de istemeseler de alındı mı bu bedel alındı!
Yıllarca yapılan kadastral planlamalar sonucu emlak vergileri istendi mi istendi!
Peki ya sonuç?
Devlete,
“Bu paraları ne yaptınız?” diye soramadık bile!
Anca tivit attık!
Ve en acısı…
Evlerinde aileleriyle son geceleri olduğunu bilmeden uyuyanlar…
Ailelerinden uzakta yaşam mücadelesi verenler…
Okul müsabakaları için hiç bilmedikleri memlekette otel denen ucube yerlerde konaklayanlar…
Aile ziyaretine gidenler…
Çocuğunu o esnada emzirmeye kalkanlar…
Hastane koridorlarında sorumluluklarını icra edenler…
Küs uyuyanlar…
Son defa sarılanlar…
Anne kuzuları…
Ve çok daha fazlası…
04:17
Sabahına hayalleri ile güne başlayacak binlerce insan için…
Korku dolu anlar…
Bu acının tarifi yok…
Günlerce bir umutla kurtarılmayı beklemelerini hayal dahi edemiyorum…
Hepsi orada, elleriyle, nefesleriyle, son bir çaba ile umuda sarıldılar ve bizler sadece çaresizce bekledik…
Beklemek zorunda bırakıldık!...
Sizi Allah dahi affetse, affetmeyecek yüzbinler var!
Ve buraya kadar okuduysanız şayet, kendi inancınız da bir kez daha rahmetle anın isterim…
Dualarınızda yer açın onlara…
Özellikle kıymet verdiğimin kıymetlisi olan Sibel Beştepe ‘ye…
Son olarak;
Bugün, hala bir şeylerin eksik olduğunu hissediyor isek…
Enkaz altında kalanlar sadece onlar değildir,
Bizler de aynı enkazın altında kalmışız demektir…
Hem fiziksel, hem ruhsal olarak…
Rahmetle ve çokça özlemle tüm vefat edenlere…
Unutmadan son kez daha;
Sizi Allah dahi affetse, affetmeyecek yüzbinler var!