Sendikalı hayat büyüyor.
Genişliyor.
Sanal alem bile artık sendikalı oldu.
Ya da olmaya devam ediyor.
E- ticaret artık yeni iş alanı.
Hem de çok yükselerek büyüyor.
Geleceğin en büyük iş alanı.
Ve bu konu ile ilgili tarafımız a gelen bilgileri paylaşalım.
E-ticaret hacminin bir yılda yüzde 66 büyüdü. Türkiye’de e-ticaret faaliyeti gösteren firma sayısı 256 bin 861’e ulaştı. E-ticaret alanında faaliyet gösteren firmaların büyümesine katkı sağlamak amacıyla kurulan E-Ticaret İşveren Sendikası, bu alanda hizmet veren ilk sendika olma özelliği taşıyor.
Türkiye’nin ilk e-ticaret işveren sendikası kuruldu. E-Ticaret İşveren Sendikası (E-TİS), e-ticaret alanında faaliyet gösteren firmaları destekleyerek geleceğe daha güçlü adımlarla ilerlemelerine katkı sağlayacak. E-TİS, ulusal ve uluslararası alanlarda kârlılığı yüksek işletme sayısını artırmayı hedefliyor.
E-TİS, e-ticaret firmalarının yasal temsilci olarak faaliyetlerine başladı
Genel kurulda konuşan E-Ticaret İşveren Sendikası Genel Başkanı Erdem Yanık, “Anayasa’mızın 51. maddesine istinaden kurulan ve e-ticaret alanında faaliyet gösteren şirketlerimizi temsil eden ilk sendika olarak, yenilikçi uygulamalar geliştirmeyi, teknolojiyi en üst seviyede kullanarak ulusal ve uluslararası alanlarda kârlılığı yüksek verimli işletmelerimizin sayısını artırmayı hedefliyoruz.” dedi. E-Ticaret İşveren Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Azat Gökçe ise faaliyet raporunda yapılmış ve yapılacak olan eğitim, anlaşmalı kurumlar protokolü, kurum ziyaretleri ve üyelere özel faaliyetler hakkında bilgiler verdi. E-ticaret İşveren Sendikası, gerçekleştirilen ilk olağan genel kurulunda alınan kararla Tüm İşverenler Sendikaları Konfederasyonu’na (TİSKO) katıldı.
E-ticaret hacmi 226 milyar liraya ulaştı
Türkiye’de e-ticaretin geldiği noktayı etik ve ticari değerleri gözeterek daha da ileriye taşımayı planladıklarını vurgulayan E-Ticaret İşveren Sendikası Denetim Kurulu Başkanı Mesut Şenel ise “Ticaret Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de e-ticaret faaliyetinde bulunan 256 bin 861 işletme bulunuyor. 2020’de e-ticaret hacmi 2019’a göre yüzde 66 artarak 136 milyar liradan 226,2 milyar liraya yükseldi. E-ticaret alanında faaliyet gösteren şirketlerin katma değerli hizmetlerle yurt dışına açılmalarına destek olacağız.” açıklamasında bulundu.
E-Ticaret İşverenler Sendikası hakkında:
Türkiye’nin ilk elektronik ticaret işveren sendikası olarak 2020 yılında kurulan E-Ticaret İşveren Sendikası (E-TİS), e-ticaret sektörüne yeni girecek girişimcilerin, faaliyetlerine devam eden firmaların ve KOBİ’lerin büyümelerini sağlamak amacıyla kurulmuştur. Sektörü gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması da dahil, işverenleri ilgili tüm mecralarda temsil eden E-TİS, Türkiye ekonomisine yön veren en önemli aktörlerden birisi olmayı hedeflemektedir.
Kısaca E- ticaret sendikacılığının ilk başlangıç serüveni bu şekilde.
Hayıırlısı olsun.
Köy Enstitülerinin Kuruluşu Kutlandı
Köy enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihinde kuruldu. O dönemin Milli Eğitim Bakanı ve şair Can Yücel’in de babası olan Hasan Ali Yücel ile İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç'un büyük emekleriyle. Bu yıl kuruluşunun 81. yıldönümü. Türkiye çapında etkinlikler planlansa da korona virüs krizi buna engel oldu. Sadece açıklamalar kapsamında kutlamalar göze çarptı. Peki, köy enstitülerinin hikayesi nasıl başladı?
Sosyal medyada sık sık gündem olan Köy Enstitüleri ile ilgili araştırmalar çoğaldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında kırsal bölgelerdeki eğitimi güçlendirmek amacıyla oluşturulan köy enstitüsü projesi Türk kültür tarihinde oldukça büyük bir yer kaplıyor. Peki, Köy enstitüleri nedir? Köy enstitüleri ne zaman kuruldu, ne zaman kapandı?
KÖY ENSTİTÜLERİ NEDİR?
Köy enstitüsü, Türkiye'de ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılan okul türü. Tamamen Türkiye'ye özgü olan bu eğitim projesini 28 Aralık 1938 tarihinde milli eğitim bakanı olan Hasan Âli Yücel bizzat yönetti.
Türkiye'de köy enstitüsü fikri ilk kez Amerikalı eğitim filozofu John Dewey tarafından savunuldu. Dewey, özellikle kırsal bölgelerdeki okulların toplum yaşam merkezi haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye'de okulun yerel koşullara uyarlanması sorunu eğitim felsefesinin özünü oluşturuyordu. Köy Enstitüleri, John Dewey'in iş ve eğitimi birleştirme fikrini yerine getirmek için tasarlanmıştır. Mezunların aynı anda hem okul öğretmenleri hem de toplumun eğitmeni olması bekleniyordu. Öğrenciler aslında kendi okullarını, evlerini, kışlalarını, iş yerlerini vb. inşa ettiler ve birlikte yaparak ve yaşayarak üretim ile eğitimi kaynaştırdılar.
KÖY ENSTİTÜLERİ NE ZAMAN KURULDU?
Neredeyse tüm Anadolu'nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak[8], dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün himayesinde, Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç'un çabalarıyla köylerden ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kuruldular. Geleneksel öğretmen okullarında yetişmiş öğretmenler için köylerde öğretmenlik yapmak, istenerek yapılacak bir görevden çok zorunluluk olarak algılanıyordu.
Gönüllü ve özverili öğretmenlerin sayısı azdı. Oysa okuma yazma oranı Cumhuriyet ilk kurulduğu yıllarda %5 bile değildi. Bunun yanında nüfusun %80'lik bölümü köylerde yaşıyordu. Köy Enstitüleri'nin kurulması ve yaygınlaşması konusunda pedagoji uzmanı Halil Fikret Kanad'ın önemli çalışmaları vardı. Kanad, zorunluluktan değil özveriyle öğrenci yetiştirecek köye göre öğretmen fikrini savunmuştu.
1940 yılından başlayarak, tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Ensititüleri açıldı. Türkiye'de seçilen şehirlerden uzak ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmıştı.
Öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretecekti. Öğretmenler gittiği yörelerde bilinmeyen tarım türlerini de köylülere öğretecekti. Kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için, iş içinde eğitim ilkesi tatbik ediliyordu. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Derslerin %50'lik bölümü temel örgün eğitim konularını içeriyordu. Geri kalanı ise uygulamalı eğitimdi.
KÖY ENSTİTÜLERİ NE ZAMAN, NEDEN KAPATILDI?
1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti.
Köy Enstitüsü uygulaması Hasan Âli Yücel'in 1946'da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılmasına değin devam etmiştir. Hasan Âli Yücel'den sonra Milli Eğitim Bakanı Olan Reşat Şemsettin Sirer zamanında Köy Öğretmen Okullarına dönüştürülmüştür. Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954'te kapatılmıştır. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti. Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmişlerdir