Yeni doğan her bebek muhteşem bir potansiyele sahip. Her birinin sinir siteminde mükemmel ve kusursuz şekilde çalışan yüz milyarın üzerinde “Nöron” denen sinir hücresi var.  Her biri potansiyel bir filozof, bilim insanı, sporcu, sanatçı…  

“Bu potansiyelin farkında olmayan, iki yüz sene önceki çocuk yetiştirme tarzıyla çocuk yetiştirmeye devam eden ailelerde dünyaya gelen bebeklerin hepsi de potansiyel ne?” derseniz.

Köle!

Hayat her türlü akmaya ve gelişmeye devam ediyor. Bu gelişimin içinde olsanız da olmasanız da hayat gelişmeye devam ediyor. Ya lider, uygar bir çocuk yetiştirirsiz, ya da bu lider, uygar çocuklara hizmet eden köleler yetiştirirsiniz.

Bu işler ince işler. Öyle herkes evlenmemeli, herkes bodoslama ürememeli. Sıkı bir eğitime tabi tutmalı önce, sonra da sınava. Kolay kolay geçilmemeli bu sınav. Önüne gelen anne, baba olmamalı. 

Annelik, babalık yeteneği olmayan, okumayan, gelişmeyen, takip etmeyen, düşünmeyen, maddi yeterliliği olmayanlar kalmalı bu sınavdan.

Kimler geçmeli?

Herkes gibi bakmayan, herkesin gittiği yoldan gitmeyen birini yetiştirmek için mücadele edenler geçmeli. Nasıl olamayacağını, nasıl gidemeyeceğini, nasıl başaramayacağını, nasıl beceremeyeceğini anlatan değil,  önünü açan, kılavuzluk eden, gideceği yolda yalnız yürümeyeceğini, her zaman yanında olacağını anlatanlar geçmeli. Pahalı bir çanta aldığında mutlu olan değil, çevresindeki dünyaya pozitif bir katkıda bulunduğunda; aç olan bir insana, hayvana yemek verdiğinde, kurumak üzere olan çiçeği suladığında, kesilmek üzere olan bir ağacın kesilmesini engellediğinde mutlu olan, kendini tamamlanmış hisseden birini yetiştirebilecekler geçmeli. İnsanı, hayvanı, doğayı, sporu ve sanatı seven bir çocuk yetiştirebilecekler geçmeli bu sınavdan.

Yoksa ne olur?

İnstagramda; yürüdü, zıpladı, hopladı, ömrü, balı, bilmem nesi gibi hikaye paylaşmak için bebek yapanlar,  “Yeterki gittikleri yerde rahat bıraksınlar, kendi kendine oyalasınlar” diye bebeklerinin eline telefon, tablet, bilgisayar verenler, Dünya Sağlık Örgütünün üç, altı, dokuz, on iki kuralından bihaber olanlar, özel okula yazdırınca görevini layıkıyla yapmış sayanlar, aç karnını doyuramayan, ısınma, barınma gibi daha ana ihtiyaçlarını karşılayamayan ama dördüncü çocuğu yapmaktan da geri kalmayanlar ürer durur. 

Sonra ne olur?

Gelsin köleler, gelsin paralar…

Sevdiğim söz: “Umarım ölümüm yaşamımdan daha anlamlı olur.” – Joker Filminden

Tavsiye Film: Timeline (Zaman Ötesi)

Konu hakkındaki düşüncelerinizi aşağıdaki e-mail adresine yazabilirsiniz. Diğer görüş ve önerileriniz için de yazabilirsiniz.

e-mail: [email protected]