Bu ramazan da Covid nedenli iftarlarım yalnız olunca eski iftarlarımı düşündüm…
İlk orucumu orta ikinci sınıfta tutmuştum. Çocukluk yıllarımda hem susar hem acıkırdım oruç tutarken. Dakikaları sayardım özellikle son anlarda. Babam biraz sağlam olsun diye ezan okunduktan iki üç dakika sonra açmamızı isterdi orucu. O alışkanlık hala var, ezan okunur okunmaz orucumu açamam hemen.
Mahallede ezan okunmasını beklememiz arkadaşlarımla…Rahmetli annem ve agabeyimle iftar sofralarımız…Gece sahura kalkmalarımız…Annemin börekleri…Böreğin ortasını babama vermesi…TGRT’nin sahurda Evliyalar ile ilgili filmlerini izlemek çocukluk ramazanlarımdan aklımda kalan.
Lise yıllarımda iftara arkadaşlarımı davet etmem ve benim de onlara gidişlerim.
Yıllardır her ramazanda İstanbul’a giderdim. İftar sonrası Sultanahmet’e gitmelerimiz ve sahur sonrası Eyüp Sultan’a…
İstanbul’da Burgazada’da akrabamız Elmas abla da yaptığımız iftar…Kurduğu harika sofra, önü açık tepedeki bahçeli evinden muhteşem İstanbul manzarasında ailece yaptığımız iftar…
Doğanşar ve sonrasında Gerede’de harika dostlarla yaptığımız iftarlar. Esentepe’de yaptığımız sahurlar. Arkut Dağı’da Hasan Bey ve Meliha Hanımın hazırladığı iftar. Sofra öyle güzel yemekler öyle lezizdi ki. İftar sonrası şömineyi yakmak, semaverde çay…Arkut Dağı’nın muhteşem çam havası, şömine ateşinin güzelliği...Güzel dostlarla güzel muhabbet…
Sonra bir ramazanda Gerede’de sevgili Yasemin Hanım’dan bir teklif geldi. “Aslı yetim çocuklara iftara gidelim mi” dedi. Tabi ben organize ederim dedim heyecanla sevinçle…Sosyal Yardımlaşma Vakfı Müdürümüze rica ettim. Bize dört aile ismi verdi. Her ailede anneleri aradım. “Ben İlçe Malmüdürüyüm. Kaymakamımızın eşi Yasemin Hanımefendi ile kabul buyursanız size iftara gelmek isteriz, yalnız hiç zahmet buyurmayın yemek konusunda” dedim. Yasemin Hanım ile bir şeyler yapıp, alıp ziyarete kabul edildiğimiz dört eve de gittik. Onlar sağolsun yine ellerinden geleni yapmıştı. İftar sonrası çaylarını içerken öyle derin sözler duyduk, öyle hayat dersleri çıkardık ki…İftarların birinde tanıştığım hanımefendilerden biri…Babası vefat etmişti o daha çocukken. Köyde annesi, iki kız bir erkek kardeşi ile yaşarken 18 yaşında görücü usülu evlenmiş. Eşinin annesi ve yaşlı anneannesi ile yaşamış bir süre...Sonra annesi de vefat etmiş köyde...Kardeşleri hem yetim hem öksüz kalmış. Hanımefendinin kayınvalidesi çok sevdiği gelininin kardeşleri bu durumda iken duyarsız kalamamış. Küçücük evde kısıtlı gelirle kaç kişi yaşarken yetimlikten sonra öksüz kalan kardeşleri gidip alıp evine getirmiş kayınvalidesi...Sekiz kişi küçük bir evde 4 yıl yaşamışlar...Sonra kız kardeşleri evlendirmişler gönül rızası ile...Yetim kızlara sahip çıkıldığı gibi yuvaları da kurulmuş böylece. Kayınvalide ve annesi mütevazi çatı katı yapılınca oraya geçmişler...Erkek kardeşi, eşi ve oğlu ile huzur içinde evinde oturuyordu biz onu ziyaret ettiğimizde. Bu gerçek yaşam hikayesinden o kadar etkilenmiştik ki. Yasemin Hanım ile kalkıp kayınvalide olan teyzenin elini öptük. Ne büyük insanlık dedik. Abla tam ablalık yapmıştı o hikayede...Kayınvalide gerçek bir annelik, insanlık... Eşi, agabeylik, babalık yapmıştı. Yüksek saygı hissi oluşturan büyük insan böyle olunuyor dedik...Mekanları ve kazançları dar, gönülleri geniş insanlardı...Onları tanıdık bildik ve çok etkilendik. Her ziyaretten öyle dersler çıkardık ki…İyi ki düşündü Yasemin Hanım…İyi ki organize ettim ve gittik dedim hep…
Rabbim Ramazan ayının tekrarını nasip etsin…İbadeti ile hayrı ile aşımızı birlikte paylaştığımız güzel sofralar ile nice ramazanlar yaşamak temennimle…Tez zamanda sağlıklı günlerimiz olsun inşAllah.