“Risk budur!” diye meşhur bir şehir efsanesi vardır ya hemen hemen herkes bilir. İşte Üniversitelerden birinde, Profesörün biri sınavda tek bir sormuş; risk nedir? Elemanlardan biri de koca kağıda sadece “Risk budur” yazıp sınavdan çıkmış. Bu zeka dolu cevaptan sonra sınavdan en yüksek notu olarak geçmiş. Bu şehir efsanesinin buraya kadar olan kısmını muhtemelen duymuşsunuzdur da buradan sonrasını duymamış olabilirsiniz. Daha sonraki sınavda aynı hoca aynı soruyu tekrar sormuş. Bizim eleman da yine aynı cevabı vermiş. Bu sefer kendisi dışında herkes sınavdan geçmiş. Bir hışımla hocaya gidip bunun sebebini soran eleman, hocadan şu cevabı almış; “Aynı koşullar altında aynı riski iki kere alan ahmaktır”
Risk nedir?
Risk, ufak ihtimallerdeki potansiyeli görüp, kötü sonuçları kaldırabilecek bir sorumluluğu alıp harekete geçmektir, geri adım atmamaktır, cesur olmaktır.
En büyük risk, risk almamaktır. Hiç risk almayan kişi belki acı ve üzüntülerden korunabilir ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez ve öğrenemez. Garanti arayışıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşar ve bedelini; geçen yıllarını boşa harcayarak ve özgürlüğünü kaybederek öder. Sadece riski göze alabilenler hürdür. Sizin almaya cesaret edemediğiniz riskleri alanlar, sizin yaşamak istediğiniz hayatı yaşayanlardır.
Hayat o kadar sıradan ve tahmin edilebilir ki bazen risk alıp rutini bozmak gerekir, bazen de gerekmez. Dikkatli olmak gerekir. Adı üstünde risk almak risklidir, tehlikelidir. “Sonunu düşünen kahraman olamaz” deyip de gaza gelmek tehlikelidir. Sonun kötü biteceğini bile bile yapmak, risk almak değil, gereksiz yürek yemektir. Hem bazen sonunu düşünen de kahraman olur.
Hayattaki en büyük tehlike, çok fazla önlem alabilmenizdir. Sahili gözden kaybetme cesaretini gösterinceye kadar, okyanusu geçemezsiniz. Hayatınız daha iyi olacaksa, risk almak zorundasınız. Büyük başarılar, büyük riskler barındırırlar. Büyümek için en iyi zaman, başka kimselerin risk almaya cesaret edemediği zamanlardır. Böyle zamanlarda risk almak, hedefe ulaşmanın en güvenli yoludur. Ne demişler; “Bundan yirmi yıl sonra yapmadığınız şeylerden dolayı, yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız. Demir alın ve güvenli limanlardan çıkın artık… Rüzgarları arkanıza alın, araştırın, hayal edin ve keşfedin.”
Yaşadığınız şehri değiştirmek mi istiyorsunuz, değiştirin. İstifamı etmek istiyorsunuz, edin. Yeni bir iş mi kurmak istiyorsunuz, kurun. Okuduğunuz okulu, kendinizi ait hissetmediğiniz o saçma bölümü bırakmak mı istiyorsunuz, bırakın. Boşanmak mı istiyorsunuz, boşanın. Topun başına geçip o penaltıyı atmak mı istiyorsunuz, atın. O ameliyata girmeniz mi gerekiyor, girin. Bir kıza veya oğlana yürümek mi istiyorsunuz, yürüyün. Sevdiceğinizin cevabından emin olmadığınız halde, herkesin içinde evlenme mi teklif etmek istiyorsunuz, edin. Zirvenin hazzını yaşamak mı istiyorsunuz, tırmanın. Kırkınıza merdiven dayadınız, hala bir araba mı almayı düşünüyorsunuz, alın. Alın gitsin tüm riskleri. En kötü ihtimalle ne olabilir ki?
Zaten bir gün ölmeyeceğiz mi?
Sevdiğim söz: “Asıl risk, ishal olduğunu bile bile kalabalık bir ortamda osurma riskini göze almaktır.” – Anonim
Tavsiye belgesel: Prenses Diana’nın Kayıp Sırları
Konu hakkındaki düşüncelerinizi aşağıdaki e-mail adresine veya instagram hesabına yazabilirsiniz. Diğer görüş ve önerileriniz için de yazabilirsiniz.
e-mail: [email protected]
İnstagram: b.bulut09