Sosyal medyada patlayan bir twit, bir anda dikkatleri üzerine çekti.
“Starbucks’a karşı yapılan protestoların asıl amacı, Gazze’ye değil, başka bir şeyeydi. Şimdi anladınız mı?” diye…
Bu hareketin arkasında yatan gerçeğin, bir başka markanın yükselmesine zemin hazırladığını dile getirdiler…
Hangi markanın mı?
Espresso Lab…
Starbucks ‘a olan eylemler, dükkan basmalar, müşterilere hakaret etmeler vs. sadece sosyal medyada yaratılan gerilimden değil, aynı zamanda ticari bir stratejinin sonucuydu…
Amaç herkesin ayağı kesilsin,
Gazze ‘den üzerlerine oynayalım,
Her kahve mermi olmasın ‘dıyı zihinlere kazımaktı…
Mükemmel bir zihin oyunu olarak karşımıza çıktılar, takdire şayan…
…
Markalar, toplumsal meseleleri kendilerine nasıl bir fayda alanına çevireceklerini her geçen gün daha iyi öğreniyorlar.
Özellikle yeni markalar, bu stratejiyi ustaca uygulayarak pazarda yer ediniyorlar!
Espresso Lab, bu yeni nesil pazarlama anlayışının simgesi haline gelirken,
Starbucks’a karşı bir tür “yeraltı rekabeti” yürütüyor herkesin malumu!
Sonuç olarak;
Starbucks, yıllardır küresel pazarda dev bir oyuncu olmanın hakkını veriyor mu, elbette!
Espresso Lab bu pazarda kendine payı fazlaca alacak mı, pek tabi…
Aralarında ki haklı-haksız rekabetten ziyade geçenlerde önüme düşen bi tivitten dolayı yazdım bunları…
Espresso Lab ‘ın, artık yalnızca büyük alışveriş merkezlerinde veya şehir merkezlerinde değil, üniversite kampüslerinde de yer almaya başlayacak gibi görünüyor olmasıydı.
Çünkü, Boğaziçi Üniversitesi kampüsüne Espresso Lab açılacak iddiaları oluştu geçenlerde. Bu bile öğrencileri eyleme geçirmeye yetti tabi J
Espresso Lab böylesi bir girişimlerinin olmadığını söylese de,
Bayilik verdikleri bir kişinin, orayı başka şekilde işleteceğini ima etti bir nevi…
O da gidip de Starbucks ürünleri satmaz hoş, değil mi?
Alttan altta, bayiliğini aldığı ürünleri satar… Neyse,
Yine komplo teorileri ve ben…
…
Türkiye ‘nin her yerine şubelerini açmaya devam eden Espresso Lab ‘ın sahibi kim?, yazmama gerek yok zannımca…
Neyse işte,
Starbucks’a yapılan bu eleştiriler, kısa vadede belki de sadece bir pazarlama hamlesi olarak kalacak…
Uzun vadede ise, değer ve etik anlayışı ile marka sadakati arasındaki dengeyi kurabilenler kazanacak…
Zira tüketici, yalnızca kahve içmek değil, aynı zamanda o markanın dünyasında da bulunmak istiyor.
Tam da bu sebepten, bir markanın yükselmesi, yalnızca ürünle değil, toplumla kurduğu ilişkiyle de doğru orantılı oluyor…
Ne diyelim; dürüst olan, temiz olan, çalışanının hakkını veren, kahvesi güzel olan, müşteri memnuniyeti odaklı olan…
Kısacası her alanda iyi olan kazansın…
Bol kazançlar…