Öyle bir il ki,

En düz yeri deniz sanki…

Engebeli coğrafya anlayacağınız, her yer bayır, merdiven…

Alışık olsan dahi nefes nefese çıkarsın Zonguldak’ın bayırlarını…

Bide bu memleketi 80’li yıllar öncesinde hayal edin…

Ev yaptırmayı, eşya taşımayı, madenden kömür çıkarmayı, erzak götürmeyi

düşünün…

Yol yok, araç yok, vagon yok, raylı sistem yok…

Bu yoklukta,

Nasıl bulmuş, nasıl akıl etmiş, yada doğal seçilim sonucu çiftleştiklerini görmüş

de,

‘biz bu hayvanı binek olarak kullanalım’ı kim demiş olabilir diye düşünmekten

kendimi alamıyorum…

Ve bu çiftleşme sonucu ortaya çıkan hayvanın;

Uçurum, patika, dağ, bayır demeden devrilmeyen yegane hayvan olduğu…

Az yemek yediği, çok ses çıkarmadığı, yorulmak nedir bilmemesi ve mayına

basmadığı iddia edildiği…

Devrilmesi, yorulması ve yaşlanmasının çok zor olduğu,

Gücüne ve zekasına ayrı ayrı hayranlık duyulası…

Velhasıl kelam öyle bir hayvan işte ki…

Annesinin asaleti ve güzelliği

Babasının zekası ve inadı bir araya gelerek dünyaya gelmiş;

Katır!...

Erkek eşek ile dişi atın çiftleşmesi sonucu ortaya çıkan, bir daha üreyemeyen

hayvan…

Rivayet odur ki;

*Hz. Süleyman’ın ateşine odun taşıdığı için cezalandırıldığı…

Üreyememesinin sebebinin bu olduğu…

Bir karikatür aklıma geldi, bilir misiniz?

At arabasıyla yolculuk eden Orhan, yanından geçen arabaya şaşkınlıkla bakar ve

onun Google’ın sürücüsüz arabası olduğunu öğrenir…

Ardından katır dile gelir;

“-Önce bizden kurtuldular şimdi sıra sizde Orhaannn!

Çember daralıyor Orhaannn! “ diye…

Gelişen teknolojiye karşı ayakta kalması beklenemezdi zaten bu mesleğin…

Amma velakin bu kadar da unutulmuş olması hüzünlendirdi…

Hoş araç ve benzin fiyatlarından sebep, tekrar o şaşalı günlere dönülür mü

derseniz, an meselesi derim…

Ülkenin ekonomik hali belli neticede...

Konuya dönmek gerekirse,

Başta Karadeniz Bölgesi olmak üzere kullanılan bu katırlar,

Nice insana ekmek kapısı olmuş…

Malına mal kattırmıştır…

İşte bu güçlü ve zeki hayvanı,

Coğrafyanın engebesinden sebep,

Zonguldaklılar da seve seve kullanmışlar…

Madende kömür çıkaran kadrolu katırlar…

İnşaat malzemesi taşıyan emekçi katırlar…

Ve bu katırları sermaye yapan katırcılar…

Katırcılar…

Zamanın en çok aranan isimleriydiler,

Merak ettiğim,

Yıllar öncesi bu hayvanlar üzerinden para kazananların şuan ne yaptığı?

Geçmişte mesela,

Kıymet verdiniz mi o katırlarınıza?

Moraliniz bozukken sohbet ettiniz mi?

Acıdınız mı hiç?

Şefkat gösterdiniz mi?

Yoksa eski insanlarda daha çok olan, nedenini bilemediğim gaddarlıkla,

Vurdunuz mu?

Acımasızca davrandınız mı?

İşiniz bitince sattınız mı?

Akıbetini takip etmeden…

Yada kasaba mı verdiniz, sucuk olsun diye…

Kafamda deli sorular…

Umarım hayvanları geçinme aracı olarak kullananlar merhametle

yaklaşmışlardır…

Yok korktuğum gibiyse,

Yeriniz en dipte olsun…

Varsa cehennem...

Son olarak;

İnsanoğlu anne tarafını mı yoksa baba tarafını mı sever düşünür dururum çok…

Elbette kişiden kişiye değişiklik gösterir,

Fakat hayvanlar aleminden katırlar için sonuç hep aynıdır!

Anne tarafı!

Neden mi?

*Katıra baban kim diye sorduklarında, dayım attır cevabını verirmiş de ondan (: