İnsanoğlu çiğ süt emmiştir, her türlü davranış beklenebilir…
İster akademisyen olsun, ister siyasetçi, sanatçı, hukukçu, bilim adamı…
İster işçi, ister memur...
İsterse allame-i cihan olsun.
İnsan beşer, bazen şaşar !..
İnsan ruhunun derinliklerinde gizlenen kıskançlık, ego, kendini beğenme, kendini üstün görmek gibi davranış bozuklukları mevki-makam tanımaz.
Ne var ki, akademisyenler gibi entelektüel ve hümanist bakış açısına sahip olduğu varsayılan insanlar tarafından böyle davranışlar görüldüğünde toplumdaki yansıması ve tepkileri daha çok öne çıkıyor.
***
Yaklaşık 20 küsur yıl önce o zamanki adı ile Zonguldak Karaelmas Üniversitesi'nde bir rektörlük seçimi sırasında koskoca prof.ların birbirlerine dümdüz giden küfürlü yazışmaları, çete suçlamaları ve benzeri mail'lerini gazetecilik etiğine uygun şekilde Yeni Adım Gazetesi'nde " Üniversitede mail savaşları" başlığı ile yayınlamış, üniversitede ortalık karışmış, mailler de bıçak gibi kesilmişti.
Demek ki, bu işler eğitim ve mesleki kariyerle ilgili değil…
Tümüyle insan ruhunu, insan psikolojisini ilgilendiren bir durum…
***
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Öğretim Üyesi Arzum Çelik Bekleviç'in, verilen zamlar nedeniyle işçilerle alay edip, alnının teri ile para kazanan insanları aşağılayan paylaşımı kamuoyundan büyük tepki gördü.
Özellikle böyle bir paylaşımın "akademisyen" kimliği taşıyan entelektüel bir insandan gelmesi işçi sendikalarında büyük üzüntüyle karşılandı.
Herkes görevini yapıyor…
İşçiler olmasa onların yaptığı işler, memurlar olmasa onların yaptığı işler, akademisyen olmasa onların yaptığı işler eksik kalacak.
ZBEÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesi'ni düşünelim…
Belki de yüzlerce emekçi (işçi) çalışıyor…
Bir an için onların olmadığını varsayalım…
Hastanenin durumunu düşünün artık…
Kimsenin kimseden bir üstünlüğü yok…
Sadece görevler farklı...
***
Neyse ki, ZBEÜ Öğretim Üyesi Arzum Çelik Bekleviç hatasını çabuk anladı, işçilerden özür dileyerek sözlerini geri aldı.
Özür dilemek erdemdir.
Bir akademisyene yakışan da budur zaten…
Hatadan dönmek, özür dilemeyi bilmek…
Güzel sözlerle kırdığı kalpleri tamir etmeye çalışan bir özür metni…
Umarız ki, ne üniversitemizde, ne de başka bir kurumda bir daha tekrarı yaşanmayacaktır.
Erhan ÇAKMAK