İlk gençlik yıllarımızda Çatalağzı'nda sağlam bir arkadaş grubumuz vardı…
O zamanlar arkadaşlıklar, dostluklar böyle pamuk ipliğine bağlı değildi, harbi arkadaşlık, vefa ve güven duygusu vardı.
O tarihlerde beldede kurulan pazar günlerinde eski pikap türü araçları ile çenesi kuvvetli satıcılar tarafından bağıra çağıra satış yapılır, " Çakı çakmak, ayna tarak " hediyesi üç kuruşa, beş kuruşa …
Haliyle satıcının etrafında yoğun bir kalabalık oluşur, herkes merakla satıcının söylediklerine odaklanırdı.
Beldede kötü lakaplı, kötü huylu 70 yaşlarında biri vardı…
Sokak jargonunda "fortçuluk" olarak tanımlanan eylemin hastasıydı.
Pazar günlerinde, satıcının etrafında toplanan kalabalığın yanına sokulur, gözüne kestirdiği birinin ardına yanaşır, sürtünerek "icraatta" bulunurdu.
Bizim arkadaş grubumuzda sağlam boksör arkadaşlarımız vardı. Kilimli'den boks antrenörü Şakir Hoca'nın öğrencileri…
Biz durumu bildiğimizden, uzaktan izlerken boksör arkadaşlarımızdan biri her defasında o sapık herifin arkasına yanaşır, aslında hiç öyle bir niyeti olmadığı halde, yaptığı ahlaksızlığı kendisine hatırlatmak için hikayeden fortçuluk yapardı.
Durumu anlayan yaşlı tacizci, sağına-soluna bir de ardına baktıktan sonra hızla ordan uzaklaşırdı.
Şimdilerde, bayan personelini taciz eden belediye başkanının marifetlerini duydukça, "tacizciyi taciz eden " o boksör arkadaşım geldi aklıma…
Hiç kimsenin böyle bir temennisi yok, herkes yaptığından-ettiğinden hukuk karşısında sorumlu olmalı, herkes hakkındaki iddiaların hesabını yargı huzurunda vermeli...
Bizim düşüncemiz, anlayışımız, hukuka ve adalete saygımız bunu gerektiriyor.
Bu sadece eski günlerden aklımıza takılan bir düşünce...
Tacizci belediye başkanını taciz etseler, ne düşünürdü acaba ?..
Yaptığı ahlaksızlığın farkına varır mıydı?..
Azıcık utanır da, arlanır mıydı?..
Hiç sanmıyoruz…
Huylu huyundan vazgeçmez çünkü…
O yüzden belediyenin bayan personelini risk altında kalmaktan bir an önce kurtarmak gerekiyor.
Erhan ÇAKMAK