Aslında bir çok konuda fabrika ayarlarına geri dönmeliyiz. Siyasette, eğitimde, sağlıkta, tarımda, hayvancılıkta, dış politikada, iç işlerinde, vergi adaletinde, hukuk düzeninde, basın yasasında ve birkaç konu başlığında “ fabrika ayarlarına geri dönmemiz” gerekiyor. Bu yazının konusu ZONGULDAK’IN FABRİKA AYARLARINA GERİ DÖNMESİ …
 Kent statüsüne geçişi Cumhuriyetle başlayan ilk şehir. Yani yüz yıllık bir kentiz. Onurlu, çalışkan, cesur ve özverili insanların ülke ekonomisine değer kattığı bir şehir olarak her zaman bu yönüyle anılan bir kent olmanın tarif edilmez gururunu taşıyoruz. Elbette her kentimiz ve kent insanımız çok değerli ve anlamlı. Zaten sorun da burada başlıyor. Her zaman iftiharla bahsedilen bir kent niye hala patinaj yapmakta. Niye uzun yıllar öncesine özlem duyar haldeyiz? Ekonomik olarak ilk 7 kentin arasında olan konumdan ilk 50 ye varan bir düşüş neyle izah edilebilir? Nüfus bakımından 2 milyona ulaşması beklenen seviye ( Bartın ve Karabük’le birlikte) hedefin % 50 gerisinde! Batının göç şampiyonu olmak ZONGULDAK’a yakışıyor mu? Allahtan elimizde FİLYOS Projesi var yoksa yandı gülüm keten helva …
 Burada fakir edebiyatı yapıp kentin talihsizliğine dair bir hicviye yazmak derdinde değilim. Bağcıyla işimiz yok, amacımız bağdan üzüm yemek. Üreten Zonguldak’a, özverili kent halkına yakışır şekilde üzüm yemek.
  Bir kentin çıkış aradığını, yeniden eski günlerine dönmek istediğini o kentin dinamikleriyle, halkın tepkisiyle ve sessiz çığlıklarıyla duyarsınız ve anlarsınız.
 Bu emeğin kenti yeniden fabrika ayarlarına dönmeli. Elbette kentin gerçekleri ve hangi alanlarda üretim imkanları olduğunu unutmadan en rasyonel yol haritası çizilmeli. Çok değil bu mantıkla devam edersek en fazla 10-12 yıl sonra az bir kapasitesi olan, bir mesleği bir özgünlüğü olan gençler kentten ayrılacak ve Zonguldak hem emekli hem yaşlı kenti olacak.
 Bu konuda tüm sorumluğu bir kesime verip biz ne yapalım elimizden ne gelir hatasına düşmeden 1970 lerin gıptayla bakılan kent haline gelmeliyiz.
 Çıkış yolu olarak şunu söyleyebilirim, daha önce yapıldıysa yine yapılabilir. Elli yıl önce bu başarıldıysa yine olmaması için hiçbir olumsuz etken yok. Yeter ki kentin bu isteğini her mecrada dile getirebilelim.