Aslında kar yağışıyla güzel görüntülerin oluştuğu günlerde ne yazık ki bu güzellikleri yaşayamayan insanların dertlerini paylaşmak durumundayım. Batı Karadeniz coğrafik bir durum nedeniyle heyelanlara müsait bir bölgemiz. Elbette bu durumu bir jeoloji mühendisi gibi nedenleriyle size anlatmam zor. Ancak ben olayın sosyal yönünü ve insanların nasıl bu durumdan mağdur olduklarını aktarabilirim. Kentimizin bir çok ilçesinde ve merkezde yaşanan heyelanların can ve mal kaybına sebep olduğunu görmüştük.
Kent merkezinde, Kozlu’da, Kilimli Gelik beldesinde yaşanan heyelanların genelde her hangi bir mühendislik projesi olmayan konutların bulunduğu nispeten eski binaların etkilendiğini düşünürken son olarak kent merkezinin en popüler mahallesi olan Bahçelievler Sümbül sokakta yolun okulun çatısına doğru kaydığı haberleri geldi. Elbette hemen mahalleyi alarma geçirecek bir tehlike olmadığı ortada ancak tedbir alınmasının gerekliliği net. Burada görev yalnızca yerel yönetimlere atılmamalı. Yaşadığımız kentin bir tasman bölgesi olduğu da unutulmamalı. Yakın tarihe kadar kentin altından gelen patlama seslerinin kaynağını öğrenmiş değiliz. Yıllar içinde TTK nın kömür üretimi yapıp sonra kapattığı galerilerden geldiği düşünülmüştü. Konunun uzmanları dahi “ durum şudur” diye bir analiz yapamadılar. Bizde yaşayıp gidiyoruz. Neyse ki son aylarda benzer bir durum yaşanmadı.
Gelelim evleri heyelana uğrayan insanların asıl sorununa. Geçici olarak evleri boşaltılıp yakınlarının yanına göndermek nasıl bir çözümdür? Hangi aile; bir yakını aileyi kaç gün bakabilir? Geçici olarak bir otele gönderseniz bu mudur çözüm? O faturayı kim ödeyecek? Eski, yeni, kargir, yarı kargir, ahşap veya betonarme olsun bir ev YAŞAM İÇİN gereklidir. Temel ihtiyaçların giderildiği, bir ailenin barınacağı bir konut ayarlanması, kira ise bunun valilik tarafından karşılanması, su-elektrik işlerinin yerel yönetimler tarafından vatandaşa sağlandığı ve aileye gıda yönünden Kızılay ve vakıfların destek olduğu bir yapı tesis edilmelidir. Bu milyonlarca sığınmacıyı “itirazsız” besleyen ülkemiz için sorun teşkil etmeyecektir. Türkiye güçlü bir devlettir. Bunda bir şüphesi olan kendine aynada bir daha baksın.
Haberlere yansıyan her heyelan paylaşımında derin üzüntü duyuyoruz. Mağdur olan insanların çaresizliği yansıyor fotoğraflara. Şu tip açıklamalar bizleri daha da üzüyor. “ Heyelana uğrayan ailelere evlerini terk edin uyarısı yapıldı” …iyi de bu insanlar yazlığı, kışlığı ayrı ayrı olan mali gücü yerinde kimseler mi ki onlar o evlerini terk edip diğer evlerine sorunsuz gitsinler! Zaten başlarını zar zor soktukları bir hane bulmuşlar ve onu da kaybediyorlar. Kışın en şiddetli zamanında nereye nasıl gidecekler? Çok iyi öğrendiğim için rahatlıkla yazabiliyorum, bu tip konularda Zonguldak valisi sayın Osman HACIBEKTAŞOĞLU çok duyarlı davranıyor. Kendisi de bir Karadenizli olduğu için heyelan konusunda bölgemizin nasıl bir sorun yaşadığını çok iyi biliyor. Belediye başkanımız sayın Tahsin Erdem’in de bu tip sorunlar karşısında tüm enerjisiyle çabaladığını gördük.
Ne yazık ki bölgemiz için bu sorun hep olacaktır. Zira böylesine bir coğrafyada bu kaçınılmaz olarak yaşanıyor. Yıllarca Kozlu- Ereğli kara yolunda üst üste yaşanan ve yolun kapanmasına neden olan heyelanları yaşamıştık. O yollar ki mühendislik projeleriyle planlanmış ve ciddi firmalar tarafından inşa edilmişken bu sorunlar yaşandı, elbette derme çatma şekilde ve kıt imkanlarla yapılan barınak tipi evlerin bu tip heyelanlara dayanma imkanı olamaz.
Yalnızca bir avuç insanın kışın ortasında yaşadığı dramları aktarmak için bunları yazdım. Elbette hiç kimsenin böyle bir sıkıntıyı yaşamasını istemeyiz ancak hayatın da gerçekleri yakamızı bırakmıyor.