Timurlenk Nasrettin Hoca‘nın bulunduğu şehre, bir fil hediye etmiş.
Fil, şehirde bağ,bahçe ne var ne yoksa silip süpürmüş.
Bununla kalsa iyi, şehirdekiler fili beslemek için ambarda, kilerde ne varsa tüketmişler.
Bakmışlar ki böyle olmayacak, şehrin ağaları hoca’ya gelerek:
Aman hocam, nedir bu filden çektiğimiz, hünkâr seni dinler; hünkârla konuş da şu fil belasını başımızdan alsın.
Hoca; sakalını sıvazlar, bir yol düşünür:
-Hep beraber gidelim Timur’a , bu fil başımıza dert oldu, geri almanızı rica ediyoruz, diyelim.
Hoca önde, ağalar arkada, huzura çıkmak için yola düşmüşler.
Otağın kapısına gelindiğinde hoca, durumu tekrar görüşmek üzere arkasına döner bakar ki, ne görsün, ağalardan eser yok, in-cin top oynuyor.
-Ben yapacağımı bilirim, hem söz verirsiniz hem de kaçarsınız ha! der.
Timur, Hoca’yı huzuruna kabul eder:
-Hayırdır Hoca, yine ne istiyorsun?
Hoca:
-Devletlim, şehrin ağaları beni size ricaya gönderdiler.
Bize hediye ettiğiniz fili bizimkiler çok sevmişler, filin yalnızlıktan canı sıkılıyormuş, ferman buyurursanız yanına bir fil daha isterler.
***
Kıssadan hisse çıkarmak gerek…
Bu hikayenin Alaplı Liman Projesi ile benzer tarafı, başlangıçta “liman isteriz” diye ortaya çıkan Alaplı’nın ekabirlerinin, sonradan kimbilir kimden ürkerek ortadan kaybolmalarından ibaret…
Meydanda sadece Alaplı eski TSO Başkanı İsmail Öztürk kaldı.
Alaplı’nın geleceğine ışık tutan liman projesini “tek başına” savunmaya devam eden ciddi, tutarlı, önemli bir siyasetçi ve iş insanı…
Lider olmak kolay değildir, biraz yetenek, biraz da yürek ister.
Alaplı’da onca STK temsilcisi ve iş insanını bir anda sus-pus eden, “etki” her neyse, Sayın İsmail Öztürk’ü susturamadığı anlaşılıyor.
Eğer o da susarsa, Alaplı “kimsesiz” kalacak demektir.
***
Alaplı Limanı neden bu kadar önemli ?..
Çünkü, Alaplı bir kıyı kentidir.
Limansız kıyı kenti olmaz, olursa abes olur.
Kıyı kentlerinin olmazsa olmazı deniz ticaretidir, deniz ulaşımıdır, ihracattır, ekonomik canlılıktır.
Alaplı’nın geleceği parlaktır, gelişme potansiyeli yüksek bir ilçemizdir, İsmail Öztürk’ün TSO Başkanlığı döneminde temelleri atılan ve bugün ilçenin hayat damarlarından biri haline gelen Alaplı OSB ile sanayileşme yolunda hızlı bir ilerleme kaydetmesi, buna bağlı istihdam sağlanması bekleniyor.
Şehirlerin geleceği “günübirlik” düşüncelerle sağlanamaz, Alaplı’nın bugün bulunduğu noktada kalacağını, fiziki ve ekonomik gelişmenin olduğu gibi duracağını, nüfusun hiç artmayacağını düşünenler için gelecek kaygısı olmaz zaten…
Neyse ki, şimdilerde Alaplı'yı ve ilçeyi gerçek bir liman kenti haline dönüştürecek Alaplı Limanı'nı cesaretle seslendiren yürekli siyasetçiler de çıktı içimizden…
Alaplı’ya, bu şehrin geleceğine geniş ufuklardan bakan, yürekleri Alaplı için çarpan insanlar lazım…
Nasrettin Hoca hikayesinde olduğu gibi, daha yola çıkmadan çil yavrusu gibi dağılanlar değil…
Erhan ÇAKMAK