Geldi konumuz o malum mevzuya; ergenlik. En sıkıntılı en çetrefilli dönem; bizim zamanımız da böyle bir şey yoktu diye çemkirmesin ama kimse. Sizin zamanınızda akıllı telefonda yoktu, şimdi elinizden düşmez oldu. Önceden emekli olanlar bulmacaya sarardılar, bağ-bahçe işlerine falan girişirdiler, şimdilerde alayı sosyal medyada fotoğraf paylaşıyor: Torunumla gezme keyfisi, mangal keyfisi ve niceleri de mevzu bu değil; ergenlik. Literatürde yetişkinliğe geçiş evresi olarak adlandırılır. Bir başka söylemde; çocukluktan yetişkinliğe geçiş evresi. Genelde 12-20 yaş arası dönem kabul görülür; erkeklerde 10-15 yaşlarında kızlarda ise 8-13 yaşları arasında başlar. Tabii artı eksi 1-2 yaş oynayabilir; işin uzmanları daha iyi bilirler.
Bu dönemde çocuklarda hem fizyolojik açıdan hem de duygusal açıdan azımsanmayacak kadar büyük değişimler görülür. Bu değişimlerin olduğu yerde doğal olarak davranışlarda değişiklik gösterir. Bu değişen davranış farklılıklarını anne babalar doğru yorumlamalı ve onları anlayıp ona göre reaksiyon göstermelidirler. Bu sebeple ailenin çocuklarının davranışlarını anlayabilmesi çok önemlidir. İnsan hayatının en önemli dönemidir bu evre, yetişkinlik dönemlerindeki çoğu davranışların altında bu dönemde yaşanılan olumsuzluklar etkili olur. Fiziksel görüntü yetişkin görünümüne geçtiği dönemde bu fiziksel gelişime duygusal değişimlerde eşlik eder. Duygular çok daha yoğun bir şekilde bu fiziksel değişimi destekler. Ergenlikle birlikte gelecek kaygısı denilen olguyla tanışırlar. Ama bu tanışma kişiye, aile yapısına, gelir ve toplumsal seviyeye göre değişiklik gösterir; bu etkenler bazılarının tanışmalarını erteleyebilir.
Bu tehlikeli evrede ergenler aileleriyle pek konuşmazlar ama hal ve hareketleriyle mesaj verirler. Onlar mesaj verirler vermesine ama mesajı anlamak asıl meseledir ve ne yazık ki aileler bu mesajları tam olarak alamazlar. Aileye gönderilen mesajlardan bahsedelim:
Asilik ve Başkaldırı: Burada ergen; otoriteye karşı olur, zorla yaptırılan şeylere karşı çıkar. “Hayatımın kontrolü benim elimde, ben artık çocuk değilim ve kendi kararlarımı kendim veririm.” diye mesaj yollarlar anneye babaya sevgili ergenlerimiz.
Farklı Kıyafetler ve Saç Tipleri: Burada ergen ilk mesaja yakın olsa da ilk mesaja ilave olarak şöyle bir mesaj verir: “ Ben büyüdüm bunu ispat etmeliyim, diğer arkadaşlarım gibi olmalıyım yoksa onlar hala benim büyümediğimi düşünür; belki de beni aralarına almazlar.”
Bunlar en önemli mesajlardandır, bunlara ilave olarak “ Odaya kapanma/kapı kitleme, marka tutkusu, istikrarsızlık – unutkanlık – üşengeçlik ve kendi fikrinin doğru olduğunu kabul ettirme çabası” ekleyebiliriz. Bunların hepsinin temelinde kendini ispat etme, fark edilme, kendini arama, kendini gösterme çabası vardır.
İşte bu kafada olan ergenleri bizler de doğru bir şekilde anlayıp ona göre reaksiyon göstermeliyiz. Aileler de çocuklarımızı devamlı eleştirmek yerine destek olmalıdırlar. Bu dönemde en çok rahatsız oldukları durum eleştirilmektir; bunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Sevgi ve şefkatle yaklaşıp onlara iyi niyetle seni anlamak için yaklaşıyoruz, senle konuşuyoruz ve her zaman sana destek veriyoruz hissini htirmeliyiz onlara. Yetenekleri olduğu konularda sanat olsun spor olsun edebiyat olsun hangi konuda yeteneği varsa onlara doğru yaklaşmalarına da destek olmalıyız. O çetrefilli dönemin daha az sıkıntılı geçmesine destek olur tabii ki de bu yetenekler doğrultusundaki her adım. Son olarak herkese şunu öneriyorum; köşeli jeton kullanmayın ki mesajları direk alın da sekteye uğramadan doğru ağızdan mesajlar alınsın.
Günün Sözü: Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır. – Mustafa Kemal ATATÜRK