Az sonra size anlatacağım anı; kendini tanımaktan çok mutlu olduğum rahmetli Av. Namık Torna’dan dinlediğim ve birlikte güldüğümüz ancak günümüze ders çıkarılması gereken ciddi bir olaydı.
“Süleyman dedi, Namık abi, SHP merkez ilçe başkanıyım. 1989 yılı,26 Mart,Yerel seçimler var o gün, karşımızda çok güçlü bir aday olan( ANAVATAN Partisinden) Zeki Çakan, DYP’den yine kentte ağırlığı olan Ali Uzun ( sayın Uzun O seçimi 205 oy farkla kaybetmişti), yine büyük bir isim DSP’den aday olan merhum Hüseyin Öztek ve bizde sevgili Yüksel abiyle ( AYTAÇ ) katılmıştık. Zor geçmesi herkes tarafından beklenen bu seçimi kazanmamız çok güç görünüyordu. Önceki seçimi kazanmış olan Anavatan partisi yine iddialı olduğundan o partiye ilgi büyüktü. Biz ise seçimlere iyi hazırlanmamıza rağmen partiye fazla ilgi yoktu. Seçim akşamı evde yemeği yedikten sonra sandık sonuçlarını almak için parti il/ilçe binasının olduğu binaya gittim. Elbette gelen ilk sonuçlara göre SHP yalnızca kentimizde değil bir çok büyük şehirde önde görülüyordu. ZONGULDAK kazanılırsa bu büyük bir başarı olacaktı. İktidarda ÖZAL yani ANAVATAN Partisi var. SHP o seçimlerde birinci parti olmuştu. Neyse, ben arabamı park etmeye çalışırken parti binasının önündeki büyük kalabalık dikkatimi çekti. Daha seçim sonuçlanmamış, uzak mahallerden gelecek oylar ne alemde bilmiyoruz. Kalabalığı yara yara merdivenlerden çıkmaya çalışıyorum. Fakat neredeyse kimse beni tanıyıp yol vermiyor, “ beyler bir müsaade edin lütfen” diyorum fakat oralı olan yok. Herkes bulunduğu merdiveni kaybetmeme hevesinde, “ kardeşim sende erken gelseydin” diyen dahi oldu ancak kimsenin benim İLÇE BAŞKANI olduğumu bilmediğini anladım. Yahu arkadaşlar bırakın bari odama geçeyim de sonuçları tam olarak doğru dürüst bir alabileyim, diyorum ama ne merdivenlerde ne de parti ilçe binasının olduğu koridorda tek bir partiliye rastlamadım. Eğer onlardan birileri olsa yardım edecekler ve odamı açıp gireceğim. Bin bir güçlükle başkan odasına ulaştım ( parti açık ama kendi odam kitliydi elbette). Seçim sonuçları daha sonra geldi ve DYP nin önünde seçimleri kazanmıştık. Çok sevinçliydik. Fakat ilk sevinç ve coşkuyu ne yazık ki kendi partililerimle değil, benim İLÇE BAŞKANI olduğumu dahi bilmeyen yüzlerce isimle kutladık. İlerleyen saatlerde partililerde binaya geldiler ama onlarda partiye girmekte zorlanmışlardı ! “ ….
Evet güzel ülkemizde başarının sahibi çok olur ama ne hazin ki, o başarıda asıl emeği olanlar, partisi için mücadele edenler, o merdivenlerde saf kapmak için savaş verenler kadar itibar görmezler.
Bugün tüm C.H.P. li belediyelere de sanırım benzer yanaşmalar olmaktadır. Zira ülkemizde” biz zaten atadan babadan CHP liyiz “ muhabbetleri sık duyulmakta.
Siz seçim sonuçlarını birde kaybedenlerle konuşun bakın size neler anlatılacaktır. Dün yanında gezmeyi, seninle selfie çektirip FACEBOOK una koymayı marifet sayanların seçimden hemen sonra sırra kadem basmaları, bir anda diğer kanada geçip aslında “biz zaten hep buradaydık” demeleri nasıl inciticidir. Nasıl bir ruh haline sokar kaybedenleri acaba? Seçimi kaybettiğine mi üzüleceksin, insanların vefasızlığına mı ?
Seçimi kazananlara bir DOST TAVSİYESİ vermemiz lazım; “makamlar, mevkiler gelip geçicidir. Gerçek olan kötü gününüzde yanınızda olanlardır. Yoksa İKTİDARCILAR başka kayığa binip giderler, siz limanda tek başınıza öyle lök gibi ortada kalırsınız. Hadi hepinize hayırlı maceralar …