Ülkemizde ve ilimizde çok değerli belediye başkanlarımız var.
Halka hizmeti “Hakk’a hizmet” olarak gören, harama el uzatmayan, yetim hakkı yemeyen, devletin malını-mülkünü kendi öz malından mülkünden daha iyi kollayan, şehir emanetini adam gibi taşıyan nice belediye başkanlarımız var.
Onlara selam olsun…
Bir de ZÜBÜK’lükte sınır tanımayan, soyguncu, talancı, üçkağıtçı müteahhitlerin işbirlikçisi, peşkeşçi belediye başkanları var.
Yolsuzlukları ortaya çıktıkça yargı huzurunda hesap vermeye devam ediyorlar.
Bunları zaman zaman düzyazı halinde yazıyoruz ama, şiir diliyle anlatmak bazen daha etkili oluyor.
O yüzden bugünkü yazımızı şiir diliyle yazıp, haramzede belediye başkanlarına gönderme yapalım…
Arif olanlar anlasın artık…
Şu yalan dünyadan gelip geçenler
Ekmeğini yiyip, suyun içenler
Yarın mezarında biter dikenler
Yedin içtin, çalıp çırptın ne oldu
Belediyeyi soymuşsun bir kuru soğan gibi
Kırk haramiler ile etmişsin düpedüz talan gibi
Haram ile doyup doyup acıkan gibi
Yedin içtin, çalıp çırptın ne oldu
Geçirmişsin başına siyaset küllahını
Almışsın yetimlerin-öksüzlerin ahını
Kefeninde cep yoktur görürsün ahvalini
Yedin içtin, çalıp çırptın ne oldu
Müteahhide "yüz" verdin, "elli"sin kendin aldın
Angara'da, İstanbul'da otellerde dolandın
Memlekete dönünce hep dürüstlük tasladın
Yedin içtin, çalıp çırptın ne oldu
Senin için kalleştir, p..çtir dediler
Onda adamlık arama "hiç"tir dediler
Yediği haramları taşıması güçtür dediler
Yedin içtin,çalıp çırptın ne oldu
Her nefes ölümü tadacak sırası vardır
Bu dünyada yırttı isen "sonrası" vardır
Sırat Köprüsü'nü geçmek çetindir, zordur
Yedin içtin, çalıp çırptın ne oldu
(Erhan ÇAKMAK)