Gazetede bir haber…
" Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci 1.8 milyon liraya lüks BMV satın aldı"
Peki, kimin parası ile…
Elbette sendikanın…
Yani, üyelerin, yani emekçilerin…
" Yok artık !" demekten başka söylenecek söz gelmiyor aklımıza….
-----
Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı'nın eski para ile yaklaşık 2 trilyonluk lüks aracı diğer bazı sendika başkanları için "örnek" oluşturabilir.
Mesela, Hakan Yeşil…
Koskoca Genel Maden-İş Genel Başkanı…
" Aynı arabadan ben de isterim" diye tutturursa ne olacak ?..
Neyse ki Hakan Yeşil öyle birisi değil…
Son derece mütevazı, maden işçisinin parasını gözü gibi koruyan, sendikanın parasını çar-çur etmeyen, öyle bazı sendika başkanları gibi "uçuk" maaş ve harcırah almayan, işçilikten gelip, işçi gibi yaşayan bir sendika başkanı…
Gerçi, Zonguldak'ta da lüks mekanlarda, ekabir meyhanelerinde su gibi rakı içip, içtiği rakının parasını bile sendikaya fatura eden, sonra hayali faturalar üzerinden kendisine ek gelir (!) sağlayan, sonra da attığı zaman mangalda kül bırakmayan, sendikanın mali sıkıntılarından söz eden, haktan-hukuktan, emek mücadelesinden dem vurup ahkam kesen sendika başkanları olduğu iddia edilir ama, bunlara inanmayalım…
Tevatürdür, tevatür...
***
Bu lüks araba sevdası sadece sendika başkanları ile sınırlı değil galiba…
Bazı belediye başkanları da aynı "hastalığa" tutulmuş görünüyor.
Kürsülerde, meydanlarda "enkaz devraldığını" söyleyip, belediye başkanlığı makamlarını ağlama duvarına çeviren bazı belediye başkanlarının da "trilyonluk" makam araçları almakta geç kalmadıkları anlaşılıyor.
Hani, derler ki, bu ne perhiz, bu ne turşu !..
Nasıl olsa, para ya sendikanın, ya da belediyenin kasasından çıkıyor.
Ne diyelim ki…
Şairin söylediği gibi…
" Yiyin efendiler, yiyin…
Bu han-ı iştiha sizin"
Hiç olmazsa ağlamayın, hiç olmazsa haktan-hukuktan söz etmeyin bari !..