Ereğli'de, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli'ye hakaret ettiği iddiası ile Türk Metal Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Ziya Odabaş hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunan, MHP Ereğli İlçe Başkan Yardımcısı Haluk Çep'in aracına mermi ve tehdit notu bırakılması olayında dikkat çeken soru işaretleri bulunuyor.
Sanki biraz eğreti, kurgulanmış gibi, biraz "senaryo" gibi duruyor.
İki başlık halinde özetlemeye çalışalım…
1- Bu tür tehdit olaylarında kişinin aracına veya bulunduğu mekanın hemen fark edilecek bir bölümüne mermi bırakılması kullanılan bir yöntemdir. Genellikle tek mermi bırakılır. Bu olayda 4 mermi bırakılması tehdidi güçlendirmek amacına yönelik olabilir. Bu yöntem "mafyavari" bir yöntem olarak tanımlanır.
Ancak mermi ile birlikte tehdit edenin veya ettirenin kimliğini alenen belli edecek şekilde "tehdit notu" birakılması eşyanın tabiatına aykırı blr durumdur.
2- Anılan tehdit notunda Yusuf Ziya Odabaş adının baş harflerinden oluşan ( YZO ) harflerinin boldlanarak (koyulaştırılarak) verilmesi ile bu tehdidin Yusuf Ziya Odabaş tarafından gönderildiği şekilnde bir algı oluşmasını sağlamaya yönelik olarak görülebilir.
Yusuf Ziya Odabaş'ın böyle bir yöntem kullanması veya kullandırması, açıkça kişinin kendini ihbar etmesi anlamına gelir ki, bu durum sadece "tehdit" olayını değil, "hakaret" olayını da üstlendiği anlamına gelir.
Yusuf Ziya Odabaş, kendi kendini ele vermek için böyle bir yöntem uygulamış olabilir mi?..
***
Bu soru işaretleri üzerinde düşünürken, Ereğli'den sözüne çok güvendiğim bir arkadaşımı aradım, olayla ilgili bilgi almak istedim.
Bizdeki soru işaretlerinin aynısı onda da bulunuyor.
Özetle şöyle söyledi :
" Yusuf Ziya Odabaş güçlü ve etkili bir adamdır. Ereğli'de kendisine yakın olanlar ile uzak olanlar vardır, bunun ortası yoktur. Ben uzak olanlar arasındayım. Ancak bu benim, önyargılı olmamı gerektirmez. Yusuf Ziya Odabaş, bir tehdit notunda adının kullanılmasınına izin verecek kadar saf birisi değildir, kendi kendini neden ihbar etsin?"
Önyargısız, objektif bir bakış açısı…
O zaman akla şöyle bir soru daha geliyor…
Bu olayda asıl hedef Haluk Çep değil de, Yusuf Ziya Odabaş olabilir mi?..
Haluk Çep'in aracına bırakılan tehdit notunda, okuyan herkesin kolayca çözebileceği bir şekilde Yusuf Ziya Odabaş adının ( Y Z O ) şeklinde ilan edilişi işin içinde "başka hesaplar" olduğunu gösterebilir.
Bu tehdit olayı Yusuf Ziya Odabaş'a gönderilmiş bir "mesaj" olabilir mi?..
Ereğli'de "mafyavari " yöntemlerle faaliyet gösteren bazı gruplar olduğu biliniyor. Bu gruplardan herhangi birisi Yusuf Ziya Odabaş'a atfen " Bizimle temasa geç, aksi halde başına böyle şeyler gelir, tehdit olayı senin üzerinde kalır" gibi bir kurgu hazırlanmış olabilir mi?..
Bu ihtimal dahilindedir.
Tehdit olayının aydınlatılması, bu yöndeki soruların doğru yanıtlarının bulunmasına bağlı görünüyor.
***
Hakaret olayına gelince…
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a ve ülkemizin saygın devlet adamı MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'ye, ne Yusuf Ziya Odabaş'ın, ne de herhangi birisinin "hakaret" etmeye cüret etmesi asla kabul edilemez, bunu sadece gazeteci hassasiyeti ile değil, aynı zamanda "vatandaş" hassasiyeti ile de kabul etmek, görmezden gelmek, önemsiz göstermek düşünülemez.
Hakaret haberini, Cumhuriyet Savcılığına verilen suç duyurusunu esas alarak Yeni Adım'da özel haber olarak ben yayınladım.
Haber Yeni Adım'dan yerel ve ulusal basına yayıldı, konu şu anda yargı aşamasında bulunuyor.
Biz gazeteci ve vatandaş olarak görevimizi yaptık, bundan sonrası yargının-mahkemenin işidir.
İddiaları inceler, varsa tanıkları dinler, hukukun, yasaların öngördüğü şekilde kararını verir.
Biz, yargıya intikal etmiş bir konuda haddimizi aşarak kendimizi savcı ve hakim yerine koyup hüküm verecek durumda değiliz.
Konuyla ilgili yeni ve somut bilgi ve belge ortaya çıkmadıkça, herkes yargı kararını beklemek durumunda…
Erhan ÇAKMAK