Tüik tarafından paylaşılan rapora göre boşanma oranları Türkiye ‘de hızlıca artış göstermiş…
Tabi ki tüm suç ataerkil düzende kadınlara biçilecektir. (İstisnalar hariç elbet!)
Her kadın yuvasına sahip çıkıyor da, sen neden çıkmadın!
Eskiler neler görmüş, hemen gitmek neden!
Mücadele ruhu yok şimdikilerde!
Gönlü de yok geçinmeye falan da diyorlardı demi biz kadınlar için…
Onları elimizin tersiyle itiyor ve bir göz atıyoruz yazının devamına…
Evliliklerin vaadi nedir sahi?
Nasıl başlar?
Sadakat, sonsuz aşk, mantık birlikteliği, para hırsı, konfor alanı, herkes evleniyor sıra bende düşüncesi, sevdiğini sanma, bir düzen isteği, ebeveyn olma arzusu, tek eşliliği savunma… (ki bunda da artık emin olamıyorum)
Ancak zamanla, gerçek hayatın zorluklarıyla yüzleşiyor insanlar…
Bir çatı altında, iki insanın bir ömür boyu birbirine uyum sağlaması kolay iş değil elbet.
Pürüzler de çıkacak, anlaşmazlıklarda olacak…
Peki, ne oluyor da evliliği bitirme kararı alınabiliyor?
Hangi kırılmalar, hangi pürüzler ilişkileri sonlandırmaya zorluyor?
İlişki terapisti değilim elbet lakin,
Evlilikleri sonlandırmaya iten birkaç sebep sıralayabilirim sizlere…
*İletişim Eksikliği
Sen şimdi işten gelip bana heyecanla yahut öfkeli olsan bile gününü anlatmıyorsan…
İletişimi buradan başlatıp çok daha güzel yerlerde sonlandıramıyorsak,
İyiyi, kötüyü paylaşmayı saçma buluyorsak,
Kahkahalarımızı susturuyorsak,
Sessizliğe sarılıyorsak kapalı kapılar ardında,
Aramızdaki iletişimi de iyice çürütüyorsak,
Sorarım sana,
Karnı doyurup, sevişmenin ardından ayrı odalarda uyumanın faydası ne diye?
*Güvensizlik
Derler ya uyudum diyorsa, uyumuştur.
Soğuk dediyse hava, soğuktur.
Seviyorum, dediyse seviyordur.
Bir insana koşulsuz inanabilmek ne saadet diye…
Bundan sebep evlilikler, sadakat üzerine kuruludur aslında.
Ama bu sadakat yalnızca bedensel değil, duygusal bir bağ da gerektirir.
İlişkilerdeki ilk çatlağı veren de budur, kaybedildiğinde bu bağ…
Bazen bir bakış, bazen bir mesaj, bazen de gizli sırlar çıkınca da ortaya işte...
Saygıyı da kaybettirip, gözden düşürünce de karşındakini…
Sorarım sana,
Karnı doyurup, sevişmenin ardından ayrı odalarda uyumanın faydası ne diye?

*Zamanla Büyümek
Hiç kimse de evlendiği akılda değil kabul edelim…
Geçtikçe günler, daha da büyüyoruz.
Evliliklere de bu büyüme genellikle birbirini anlamama, hatta birbirinden uzaklaşma olarak yansıyor.
Beraber büyüyemediklerinde elbet!
Bir zamanlar birbirini çok seven iki insan, bir bakmışsınız, artık çok farklı iki kişi haline gelmiş.
Değişen insanlar, birbirlerinin eski versiyonları ile hayatlarını devam ettirmeye çalıştıklarında, uyumsuzluk başlıyor ve o evlilik yavaşça sona eriyor.
Bunlar olurken;
Sorarım sana,
Karnı doyurup, sevişmenin ardından ayrı odalarda uyumanın faydası ne diye?
*Romantizmin Sonu
Nasıl da kapılarda bekleyip, üzerine atladığınız günler yok oldu gördünüz mü?
Evliliklerin heyecanı, zamanla sorumluluklarla değişiyor işte.
Çocuklar, işler, ev işleri derken, çiftlerin birbirlerine ayıracak zamanı azalıyor.
Ve bir gün bir bakıyorsunuz, ilk baştaki o "aşk"ın yerini, sadece ortak sorumluluklar almış.
Evlilik, iki insanın birlikte yaşadığı bir iş arkadaşlığına dönüşmüş.
Yorgunum kelimesi dilimize de pelesenk olunca,
Romantizm de elveda diyor…
Sorarım sana romantizm ve şefkat de bitmişken,
Karnı doyurup, ruhsuz sevişmenin ardından ayrı odalarda uyumanın faydası ne diye?
*Farklı Hedefler ve Hayaller
Evlilik, iki insanın ortak hayallerini paylaştığı bir yolculuk değil mi allasen?
Eee şimdi bir kişi, kendi yolunda ilerlerken, diğerinin hayalleri çok farklı bir yönde ilerlemeye başladığında olması gereken nedir?
Destek değil mi, pek tabi!
Lakin biri kariyerine daha çok odaklanırken, maalesef diğeri aile hayatına odaklanmaya başlıyor.
İşte bu farklar, yıllar içinde büyük çatlaklara dönüşüyor.
Eğer iki insanın ortak bir gelecek hayali yoksa, birbirinin yanında kalmak anlamını yitiriyor haliyle.
Neticede evliliğin temeli, birlikte bir gelecek inşa etmeye dayalı değil midir?
Ama hayaller ayrı yönlere kayarsa, o ilişki de çöküyor işte anlayın…
Bundan sebep, sorarım sana;
Karnı doyurup, sevişmenin ardından ayrı odalarda uyumanın faydası ne diye?
Sonuç olarak…
Evliliklerin bitmesinin ardında sadece bir sebep yok, birden fazla neden bir araya geliyor ve ilişkiler yavaşça yok olmaya başlıyor.
Her iki tarafın da birbirine değer verip, sağlıklı iletişim içerisinde birbirine zaman ayırmaları ve en önemlisi de birlikte büyümeyi başarmaları sonucunda da mutluluk kaçınılmaz oluyor…
Bahsedilenlerden bazıları eksik olunca da, boşanma, bir çözüm olmaktan çok, kaçınılmaz bir son oluyor!
Neticede artık kadın yeter diyebiliyor!
Mutluluğun anahtarının, her zaman başkalarının beklentilerinde değil de, kendi içinde taşıdığını biliyor!
Kadın ekonomik olarak güçlü olmuş, olmamış bir yere kadar…
Kadın pes edince, yorulunca ve artık yeter deyince kaçınılmaz sonu hazırlıyor!
Buraya kadar okuyanların; sakın ola, peki ya hakaret, şiddet, psikolojik şiddet, bağımlılık vs durumların olduğu evliliklerden neden bahsetmedi, bu sebepler boşanmaya neden değil mi ki diye düşünmenizi istemem!
Zira böyleleriyle saniye zaman kaybetmeyin!
Bunlara aile olmanın zevkini asla tattıramazsınız! Anlamazlar!
Düzelmeyeceklerdir! Kendinizi kandırmayın!
Hadi tanıştınız diyelim…
Karpuz değiller ki kesip içine bakabilesiniz…
Sadece etrafıyla iletişimine bakın…
Annesine, kız kardeşlerine olan davranışlarına…
Öfke kontrolüne…
Trafikte, sosyal mecrada takip ettiklerinde, çevresinde fazlaca sinyaller bulabilirsiniz…
Alelade erkekleri baba yaparak soylarını devam ettirmeyin…
Sonra evladınızı kullanarak can yakmaya çalışıyorlar, yolları ayırdığınızda…
Bugünün de önemine binaen…
Tüm emekçi kadınlara…
Günümüz kutlu olsun!...