Geçenlerde bi makale düştü önüme…
Hotel Restaurant, Konaklama ve Gastronomi Haber Ajansı’nda yıllar önce kaleme alınmış…
Zonguldak ile hiçbir bağlantısı olmayan biri, burayı araştırıyor, yemeklerini inceliyor ve…
Burası yalnızca
Madenci şehri olmamalı…
Buraya yalnızca
Batı Karadeniz’in bir ili denmemeli…
Burası için yalnızca
İlk vilayet olduğu söylenmemeli…
Buraya yalnızca
Merdiven şehri denilip geçilmemeli…
Zonguldak çok başka…
Burası,
Bir “Vegan Şehri” olmalı… diye tatlı tatlı veryansın ediyor adeta…
Tabi bizler bir büyükbaşı yiyebilecek kapasitede olunca algılayamıyoruz ilk başta dediklerini…
Vegan, Zonguldak, Gastronomi… Üçü de çok başka birbirinden sanki…
Oda bunu hissettiğinden, veriyor dünyadan örnekleri…
Vegan gastronomileri ile ünlenen Vancover, Torino, Bankok şehirlerini…
Neden Türkiye’ninvegan şehri Zonguldak olmasın ki?
…
Onca sebze yemeğinin yoğunluğunu fırsata çeviremediğimiz için bence bi oturup düşünmeliyiz!
Bu konuda bizlere ön ayak olamayan Özel Sektörler, STK’lar, Yerel Yönetimler, Ticaret Odaları ve Bülent Ecevit Üniversitesi…
Oturup düşünme sırası bizde, faaliyete geçme sırası ise sizde…
Gastonomlar, Turizm uzmanları, Sosyologlar, profesyonel tur operatörleri ve otelcilerden bir ekip oluşturup nasıl organize olunacağını anlatmamıza gerek yok sanırım!
O koltuklarda olduğunuza göre sistemin nasıl ilerleyeceğini bilecek durumdasınızdır…
Yıllar önce bunu dile getirmiş bir beyefendi var…
Ve hiç yol kat edilmemiş…
Ne diyeyim ki…
Top sizde! Bu şehri Vegan Şehir yapabilmek adına eminim ki herkes taşın altına elini koyacaktır…
Sonrasında ise,
Gelen turist yapacağın festivalinde; yemeklerini tadacak, yöresel ürünlerini alacak, konaklayacak, gezecek, ilçelerine, müzelerine uğrayacak, eğitim madenine inecek… ve çok dahası…
Ve sen bir girişimle, tüm dünyada sosyal medyanın da gücünü alarak reklamını yapmış olacaksın…
Neyse umarım kulaklara küpe olur…
Ben şöyle bi vegan yemeklerimizin hayalini kura durayım…
“Zılbıt otu, Pırasalı Mancar, Mancar, Malay, Kabuklu Fasülye, Cizleme, Kızılcık Çorbası, Uğmaç Çorbası, Çöpele, Gardlaç, Cevizli Kömeç, Sütlü Armut, Kabaklı Börek, Cevizli Dolma, Beyaz Baklava, Diken Ucu, Doruk, Keşkek, Sirken Otu, Ebegümeci…”
Unuttuğum var ise hatırlatın lütfen…
Ve son olarak;
Bizlere yıllar öncesi böyle bir hazineye sahip olduğumuzu fark ettiren ve izlenecek yolu gösteren Orhan Genceli beye teşekkürlerimi iletiyorum nezdinizde…