Zonguldak Havaalanı…
Bostancılar Dağı'nın eteklerinde kurulmuş bu havaalanı, halen devam etmekte olan traji-komik bir hikayedir aslında…
Bostancılar Dağı'nı, Cenab-ı Allah inşa etti…
Bu soru kimsenin aklına geliyor mu, bilmiyorum…
Peki, dağın dibine havaalanını kim inşa etti?..
Bir inşaat firmasıdır herhalde…
Ancak, bu havaalanını inşa edene değil, "ettirene" bakmak gerekmiyor mu?..
Müteahhit, ya da inşaat firması yapacağı işten kazanacağı parayı bilir, önünde koskoca dağ varmış, uçuş güvenliğini tehlikeye düşürüyormuş, görüş mesafesini engelliyormuş gibi konular umurunda olmaz…
Zonguldak Havaalanı’nın inşa edildiği tarihlere dönüp bakmak gerekiyor.
Siyaset ve ticaret “alanında” kimler varsa, bu havaalanının göz göre göre Bostancılar Dağı’nın dibine inşa edilmesinde onlar vardır herhalde…
O döneme ilişkin söyleyelim…
El insaf !..
Hiç mi “mühendislik” yoktu ?..
Mühendisler “milimetrik” hesap yapar, böyle büyük bir “hesap hatasını” değil mühendisler, alaylı bir inşaat ustası bile yapmaz.
O halde…
Hesap hatasına değil, o dönemin siyaset ve ticaret “alanına” bakmak gerekir.
***
Vali Bektaş, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle basın mensupları ile bir araya geldi, bu toplantıda Zonguldak Havaalanı ile ilgili çok net sözler söyledi..
Özetle, “ Pansumanla uğraşmaya gerek olmadığını, Zonguldak’a uçuş güvenliğini riske atmayacak uluslararası normlarda yeni bir hava alanı inşa edilmesi gerektiğini” söyledi.
Öyle ya…
Koskoca dağ “traşlamakla” biter mi?..
Kes, babam kes !..
Traşla, babam traşla !..
Bostancılar Dağı’nın iyice düzlenmesi ve uçuş güvenliğine uygun hale gelmesi için kimbilir kaç bin kamyonun, kaç milyon ton hafriyat taşıması gerekiyor?
Yazık değil mi?..
Günah değil mi?..
Uçup giden devletin, yani milletin parası değil mi?..
Dağın dibine havaalanı inşa ettirenler, omuzlarına Bostancılar Dağı kadar büyük bir vebal aldıklarının farkına vardılar mı acaba?..
Bir siyaset emekçisi
Saadet Partisi Zonguldak İl Başkanı Sadık Kar, görevini Burak Erol’a devretti, SP’de yeni bir dönem başladı…
SP Genel Merkezi’nde yapılan istişareler sonucunda gerçekleşen bu görev değişimi sonrasında Sadık Kar “parti müfettişliği” görevine atandı.
Hayırlı-uğurlu olsun !..
Sadık Kar, kelimenin gerçek anlamı ile bir “siyaset emekçisi” olarak görev yaptı, büyük bir özveri içinde 9 yıl boyunca il başkanlığı görevini layıkı ile yerine getirdi.
Bunu inkar eden olursa, nankörlük etmiş olur.
En zor koşullarda, büyük ekonomik sıkıntılar içinde partisini kongreden kongreye, seçimden seçime görevini hiç aksatmadan hazırlayan Sadık Kar, doğru-dürüst, temiz siyasetçi imajını da hiç kaybetmedi.
Siyasi partilerin oy oranlarını toplum psikolojisi belirler, Sadık Kar, partisinin minimum oy oranına sahip olduğu dönemlerde siyasi görüşünü en somut, en temiz ve en iddialı biçimde savunarak, idealist kimliğinden hiç vazgeçmedi.
Siyasete emek verdi, yürek verdi, il başkanlığı görevinde hoş bir seda bıraktı.
Önemli olan da bu değil mi zaten?..