Cumhuriyetin ilk ili Zonguldak.
Bugün  yani bir nisan, yıldönümümüz .
Zonguldak’ın gururu ve onuru.
Her yıl herkes atlıyor bu olayı…
Her 1 Nisanlarda işi gücü bırakıyoruz,
Birbirimize şaka yapmaya çalışıyoruz…
Neymiş… 1 Nisan şaka günüymüş!
Oysa ki 1 Nisan  biz Zonguldaklılar için çok önemli bir gün, çünkü Zonguldak’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Vilayeti olarak 1 Nisan 1924 yılında çıkarılan bir kanunla İl olduğu tescil edildi.
Biraz tarihine bakalım Zonguldak’ın…
Zonguldak Karadeniz kıyısında Üzülmez deresinin denize ulaştığı kesimde yer alır. Zonguldak adının menşei hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte bu hususta yaygın olarak kabul edilen iki farklı görüş vardır. Birincisine göre İlkçağ’daSandraka/Sandarake adıyla bilinen köy benzeri bir yerleşme yeri Zonguldak’ın ilk çekirdeğini oluşturur. Sandarake adını Sadra çayından (Zonguldak çayı) almıştır. İkincisine göre yörenin sazlık ve bataklık olmasından dolayı burayı niteleyen “zongalık/zungalık/zungurak” kelimeleri zamanla Zonguldak’a dönüşmüştür. Ereğli, Bartın ve Amasra gibi tarihî geçmişi 3000 yılı aşan yerleşim birimlerinin ortasında yer almasına rağmen Zonguldak, kömür madeninin bulunması ve işletmeye açılmasıyla birlikte ortaya çıkmış bir şehirdir. Şehrin gelişmesini sağlayan Ereğli kömür madenlerinin hangi tarihte ve kimin tarafından bulunduğuna dair kesin bilgi yoktur. Bir arşiv belgesinde Ereğli kömür madenlerinin II. Mahmud döneminde keşfedildiği ve Abdülmecid’in saltanatı döneminde “cevher ihracatı”na başlandığı belirtilmektedir. Kömür madeninin varlığı kamuoyunda Cerîde-i Havâdis gazetesinin 30 Temmuz 1840 tarihli bir haberiyle duyulmuştur. Bu haberde Osmanlı topraklarında yapılan aramalar sonunda çok yerde “yanar taş”a rastlandığı, Karadeniz sahilinde Ereğli’ye yakın yerde bulunan kömür yataklarında mühendislerin İngiltere ve diğer yerlerden gelen yağlı ve dayanıklı taş kömürü cinsine tesadüf ettikleri belirtilmekteydi. Ereğli ve çevresinde kömür madenlerinin kumpanya şeklinde işletilmesi amacıyla 1841’de bir işletme şartnâmesi hazırlandı ve Ereğli Kömür Madeni Kumpanyası adıyla altı hisseli bir şirket kuruldu. Şirkete 1846’da Sultan Abdülmecid de ortak oldu. Madenin idaresi, Kırım savaşı yıllarında İngiliz ve Fransız donanmalarının kömür ihtiyaçlarının karşılanması için İngiltere’ye bırakıldı. Savaşın ardından madenin yönetimini Osmanlı Devleti tekrar üzerine aldı. 1865’te Bahriye Nezâreti’ne bağlanan maden idaresi 1908’e kadar bu nezâretçe yönetildi. Nezâret 1867’de Dilâver Paşa’yı Ereğli Ma‘den-i Hümâyun nâzırı tayin etti; Dilâver Paşa, aynı yıl yapılan bir düzenlemede maden idaresiyle birleştirilen Ereğli kazası kaymakamlık görevine de getirildi. Ereğli kazasının mülkî idaresi ve malî işleri de Bolu ve Viranşehir sancaklarından ayrılarak Bahriye Nezâreti’ne bağlandı. Kömürün giderek önem kazanması ve yeni kumpanyaların faaliyeti üzerine (Karamanyan Kumpanyası, 1883; Courtgi Kumpanyası, 1885; Ereğli Şirketi, 1896; Sarıcazâdeler, 1900) o sırada bir köy görünümündeki Zonguldak’ın durumu değişmeye başladı. Zonguldak ve Kozlu madencilerin yerleştiği köyler haline geldi.
1880’lerden itibaren, maden havzası içinde yer alan Zonguldak veya Kozlu köylerinden birinin müstakil nahiye merkezine dönüştürülmesine çalışıldı. Ancak bu girişimlerden 1899 yılına kadar bir sonuç alınamadı. Zonguldak liman ve rıhtımının inşası amacıyla 1896’da kurulan Fransız sermayeli Ereğli Şirketi’nde çalışan Fransızlar için Fransa’nın 1899’da Zonguldak’a konsolos tayin etmesi buranın mülkî idaresinde değişiklik yapılmasını tekrar gündeme getirdi. Zonguldak bu yıllarda Kastamonu vilâyeti Bolu sancağı Hamidiye kazasına bağlıydı. Konsolosun Zonguldak köyünde ikamet etmeye başlaması üzerine girişim daha da hızlandırıldı. Kastamonu valiliği DahiliyeNezâreti’ne başvurarak Ereğli kazasına bağlı Zonguldak ve Kozlu köylerinin 4-5000 civarında nüfusa sahip olmasına rağmen buralarda mülkî idare teşkilâtı bulunmaması yüzünden çekilen zorluklardan söz etti ve Zonguldak yahut Kozlu köylerinden birinin nahiye merkezi yapılmasını önerdi.
1899’da kaza merkezi haline getirilen Zonguldak, Hamidiye kazasının kurulduğu 1887 yılına kadar Ereğli kazasına bağlı kaldı. Bu tarihten itibaren 1899’a kadar Hamidiye kazasına bağlandı. Kaza, Ereğli’ye bağlı Devrek ile Bartın’a bağlı Çarşamba nahiyelerinin birleştirilmesiyle oluşturuldu, merkezi de Devrek nahiyesiydi ve Hamidiye kazasına 172 köy ve mahalle bağlıydı. Zonguldak kazası yirmisi Ereğli’den, kırk dokuzu Hamidiye kazasının Çarşamba nahiyesinden ayrılan altmış dokuz köyle kuruldu. Merkezi de Zonguldak olan kazanın ilk kaymakamı Süleyman Nahîfî Bey, ilk belediye başkanı ise ElbasanlıMehmed Lutfi Bey’di. 1321 r. (1905) tarihli Kastamonu Vilâyeti Salnâmesi’ne göre Zonguldak merkezde 250 hâne, bir hükümet konağı, bir postahane, bir cami, iki kilise, bir hastahane, üç han, 120 dükkân, beş otel ve dört adet fabrika mevcuttu.
Ereğli Şirketi’nin faaliyetinin genişlemesiyle birlikte kasabada yabancıların sayısı arttı. 1903’te Zonguldak’ta 2400 civarında yabancı yaşıyordu; bunlardan 192’si İtalyan’dı. Yabancılar Ereğli Şirketi’nin liman ve rıhtım inşaatında mühendis ve işçi olarak çalışıyordu. Ereğli Şirketi, 1893 tarihli mukavelenâme ile Yanko Yoannides Bey’e verilen Zonguldak liman ve rıhtımının yapımı için 1896’da kuruldu. Şirket, Zonguldak liman ve rıhtımı ile demiryolu hatları inşası yanında kömür madeni ocağı işletme hakkı da aldı. Fakat zamanla kömür işletme meselesi yüzünden yetkililerle anlaşmazlığa düşünce Zonguldak Limanı’nın resmî açılışı II. Meşrutiyet sonrasına kadar ertelendi. II. Meşrutiyet’in ardından Zonguldak’ın içinde bulunduğu maden bölgesi Ereğli Havza-i Fahmiyyesi diye adlandırıldı. Burası Zonguldak’ın merkezi ile Kilimli, Kozlu ve Ereğli kazaları dahilindeki Kandilli ve Çamlı mevkilerinden oluşuyordu. Ereğli merkezinde kömür çıkarılmamasına rağmen madenin idare merkezi 1908 yılına kadar burada kaldı. Madenin idarehanesi 1908’de Kozlu’ya ve 1910’da da Zonguldak’a taşındı.
I. Dünya Savaşı’nda madeni yönetmek için Harp Kömür Merkezi adıyla askerî bir idare kuruldu ve başına bir Alman subayı getirildi. Osmanlı Devleti, düşman kuvvetlerine ait savaş gemilerinin Zonguldak’a saldırılarını önlemek amacıyla düşman gemilerinin bombardımanı sonucunda meydana gelecek zararın Osmanlı sınırları dahilinde faaliyet gösteren bu devletlere ait kurumlardan tazmin edileceğine dair karar aldı (11 Mart 1915). Ancak şehir, 1915 yılının sonbahar aylarından itibaren Karadeniz’de dolaşan Rus donanması tarafından bombalandı. Bu sebeple şehirde yaşayan halkın ve maden işçilerinin iâşelerinin karşılanması için yardım gönderildi. 19 Mart 1917’de maden ocakları ile Zonguldak Limanı’nın idaresi için askerî komiserlik tesis edildi. Mondros Mütarekesi’nin ardından İtilâf Devletleri, Harp Kömür Merkezi yerine merkezi İstanbul’da bulunan İtilâf Devletleri Kömür Komisyonu’nu kurdular. Fransızlar maden bölgesini ellerinde tutmak amacıyla ilk defa 8 Mart 1919’da Zonguldak’a asker çıkardılar ve zamanla askerlerini takviye ettiler. Bu hadise Millî Mücadele düşüncesini uyaran bir etki yaptı. 8 Haziran 1920’de Ereğli’ye asker çıkaran ve alınan tedbirler sonucu 18 Haziran’da şehirden çekilmek zorunda kalan Fransızlar aynı gün Zonguldak’ı işgal ettiler. Emekli yüzbaşı Ethem Bey başkanlığında Müftü İbrâhim Efendi, Nihat Osman, fen memuru Ali Rıza ve dava vekili Hüseyin beylerden oluşan Zonguldak Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti faaliyetine başladı. Gösterilen direniş karşısında Fransızlar 21 Haziran 1921’de Zonguldak’tan ayrılmak zorunda kaldılar.
Zonguldak 1 Haziran 1920’de mutasarrıflık haline getirildi. Cumhuriyet döneminde 1 Nisan 1924’te Ereğli, Bartın ve Devrek Zonguldak’a bağlanarak Zonguldak il yapıldı; böylece Cumhuriyet’in ilânından sonra kurulan ilk il olma unvanını kazandı. 
Ve İl oluşumuzun 97. Yılını da 1 Nisan’da kutlamamız gerekirdi ama dediğim gibi kutlayamadık, işi şakaya verdik…
Cumhuriyetin ilk ili Zonguldak kutluyorum.
Kutluyoruz.
Nice yılarla.
Nice yaşlara.
Hatırlatalım istedim.
Dedim.
Nokta