ZONGULDAK SPOR marka OLMALI !

   Yaşı Ellinin üstünde olanlar o günleri iyi hatırlar. Zonguldak; 1970/80 li yıllarda, ülke genelinde bir marka şehirdi. Ancak buna etken olan kurumlarımız ve ligi domine eden bir takımımız vardı. TTK , GMİS, Amelebirliği, MTA, çeşitli kurumların bölge müdürlükleri hep şehrimizde bulunduğundan güçlü bir kent yapısına sahipti.

  Futbol takımları küçük şehirlerde ! lokomotif görevini yaparlar. İmkanları kısıtlı olan bu kentlerde insanların umutlarını kimi zaman kentsel gelişimi o takım üzerinden gördüklerini pek çok kez gördük. D.Ç. Karabük spor süper ligde olduğu dönemlerde Karabük ülke gündeminde sürekli yer alıyordu. Y.Malatya Spor yine süper ligde oynadığı dönmelerde en sansasyonel kentlerimizden biri değil miydi* Şimdilerde kadro oluşturmakta dahi zorlandıklarını futbolseverlerden başka duyan oldu mu? Üstelik Malatya; G.Doğu şehirleri arasında en büyük olanlarından biri iken. Buradan şu anlam çıkarılmasın, bir takım bir kente SEVİYE ATLATIRMI* Elbette hayır. Tek başına bunu REAL MADRİD dahi yapamaz.

   Bir kente seviye atlatmak en başta o kentin siyasilerinin baş rollerde olmalarıyla başlar. Bakan çıkarırsın, Meclis başkanı kentin bağrından çıkan biri olur, Ankara da güçlü lobin olur. Ankara da çeşitli dairelerde üst düzey bürokratlar sizin isimlerinizden bazıları olur. Kentin güçlü iş insanları olur. Büyük şirketlerin kente yatırım için yerel yöneticilere gün aşırı talebi olur/olmalı! Yerel basın ciddiye alınacak çapta olacak. Kentsel sorunları muhtarlara değil yerel medyaya anlatabilmelisiniz. Sorunların çözüleceğine inancınız tam olacak. Elbette bu arada kentin takımı da MARKA bir TAKIM yapılacak. Arkasında dağ gibi duran bir kentin varlığını o takıma transfer olan futbolcu ve antrenör de hissedecek.

  Emeklisinden esnafına, gazetecisinden iş insanına, bürokratından siyasilere herkes ortak bir amaç için elbirliğiyle destek olup takıma YENİLMEZ bir ARMADA havası sağlayacak.

  Yoksa genç ve yeni bir takımı 2-3 hazırlık maçında olumsuz sonuçlar aldı diye baştan silip atmak taraftar kimliğiyle değil, dedikoducu bohçacı teyze mantığıyla izah edilebilir.

  Uzun yıllar önce stadyum kapısında beleş girmeyi bekleyenlerin, stada alınmayınca “yönetim istifa” diye naralar attıklarını az mı görmüştük! Üstelik bilet fiyatı 10 lira iken( kapalı tribün) . İşin bilet fiyatıyla alakası olsa 1 paket sigara parasına 1 futbol maçı izlemek kime İFLAS ettirecek bir hamle olarak gelebilir?

   Onlarca gencimizin alt yapısında gelecek kovaladığı takımları korumak, destek olmak ve onu başarıya taşımak yalnızca sportif olay gibi algılanıyorsa siz hayata oldukça MATERYALİST açıdan bakıyorsunuz demektir, siz en iyisi dağa bayıra gidip gömü arayın, bakarsınız hayatınıza uygun bir VOLİ vurursunuz!

  Ben o alt yapılarda pırıl pırıl gençleri gördüğümde gözlerimin içi gülüyor. Bazı arkadaşlarımın evlatları da o alt yapılarda çok kıymetli hocalar eşliğinde çalışıyor. Onlarla sohbet ettiğimde geleceğe olan inancım kuvvetleniyor. İnsanoğlu yaşadığı hayat boyunca geride anlamlı biz İZ BIRAKAMADIYSA ( tapulardan , yüklü İBAN lardan bahsetmiyorum/onlar iz değil ailenize bırakacağınız servettir) boşa yaşamış demektir. 100 yıl önceki bu kentin en zengin adamını hatırlayan var mı?